Sorun Çözme Becerileri

Hayatın her alanında pek çok problemle karşı karşıya kalınmaktadır. Kimi insan küçük sorunları çözmeye çalışırken kimileri de çok daha büyük sorunların üstesinden gelmeye çalışır. Herkesin sorunlar karşısındaki tepkisi ve onları nasıl çözmeye çalıştığı farklılık gösterir. Bazen bu sağlıklı yollarla bazen de sağlıksız bir şekilde yapılabilir. Sağlıksız yollarla bunu yapan kişiler, sorun çözme noktasında başarısız olurlar. Çünkü genelde konuşmayarak, küserek veya kaçarak problemleri çözmeye çalışırlar. Bazen de problem çözmeye dair yetersiz bilgiden kaynaklı olarak çözüme ulaşmak zorlaşır. Sorunlarla karşılaşıldığında bireyler bu sorunlara karşı üç yaklaşım stili benimsemektedir:

1. Kaçınan stil: Bu yaklaşıma sahip kişiler sorunla karşılaştıklarında erteleme, pasiflik, hareketsizlik gösterirler. Problemi çözme cesareti gösteremezler ve çözümü kendisi dışında başka birine yüklerler.

2. Dürtüsel/Dikkatsiz stil: Bu yaklaşımda kişi aktiftir, bir şeyler yapmaya çalışır. Fakat soruna dair az bilgisi bulunduğu ve aceleci bir tavırla hemen çözüme ulaşmaya çalıştığı için sistematik ve sağlıklı bir çözüm yolu ortaya çıkmaz. Dikkat etmeden, bildiği birkaç çözüm yolunu denemeye çalışır.

3. Rasyonel sorun çözme stili: Bu yaklaşımı benimseyen kişiler diğer iki stile göre problemleri daha kolay ve sağlıklı bir şekilde çözerler. Acele etmeden, problemi anlayıp değerlendirerek ve sorun çözme basamaklarını uygulayarak çözüm için stratejiler bulmaya çalışırlar.

Soruna nasıl yaklaşıldığı, çözüm sürecinde önemli bir yere sahiptir. Yaklaşımda yaşadığımız problem, sorunu çözebilme becerisini de olumsuz etkileyecektir. Yapılan araştırmalarda sorun çözme becerileri iyi olan kişilerin, diğer kişilere göre psikolojik sağlamlıklarının daha iyi olduğu bulunmuştur.[1] Bu açıdan sorun çözme becerilerimizin iyi olması, bir dayanıklılık göstergesidir. Ve birçok çalışma incelendiğinde de sorun çözme becerisi ve psikolojik sorunlar arasında ilişki olduğu saptanmıştır. Örneğin, depresyon için yüksek risk grubunda olan bireylere sorun çözme eğitimi verilmesi sonucunda depresyon puanlarında önemli ölçüde azalma görülmüştür.[2] Aynı şekilde okullarda uyum güçlüğü yaşayan çocukların sorun çözme becerilerinde yetersiz olduğu bulunmuştur.[3] Sorunlarla baş edebilmeyi öğrenmek ve onları sağlıklı bir şekilde çözebilmek iyi oluş hâlimize katkıda bulunan bir beceridir.

Sorunla karşılaşıldığı zaman öncelikle bu süreci ikiye ayırmak gerekir:[4]

1. Soruna Yönelme Tarzı

Sorunla karşılaşıldığı ânda bilişsel, duygusal ve güdüsel tepkiler devreye girmektedir. Bu tepkiler, sorun çözme aşamasını etkilemesi yönünden önemlidir. Sorunun nasıl algılandığı, sorunla ilk karşılaşmada verilen tepkiler, sorunu çözme isteği, kendini sorun çözme noktasında yetkin görme gibi birçok konu sorun çözümü üzerinde etkilidir. Temelde iki şekilde soruna yönelme gerçekleşmektedir:

a. Olumlu sorun yönelimi: Bu yönelimdeki kişiler sorunla karşılaştığında onu çözebileceğine inanır. Kendisinde bu yetkinliği görür ve çözme noktasında isteklidir.

b. Olumsuz sorun yönelimi: Böyle bir yönelime sahip olanlar ise baştan sorunu çözemeyeceğine dair atıfları olan bireylerdir. Problemi asla çözemeyeceklerini ya da çok fazla zorlanacaklarını düşünürler. Kendisinde sorunu çözebilme yeteneğinin olduğunu düşünmezler ve birçoğu sorunu çözmeye yeltenmezler.

Bu kısımda olumsuz bir yönelime sahipsek ikinci kısma geçmek mümkün olmayacaktır. Çünkü bu olumsuzluk hâli sorunu olduğundan daha büyük ve içinden çıkılamaz bir hâlde görmeye sebep olacaktır. Bu sebeple problemler karşısında olumsuz yönelime sahip kişiler öncelikle neden böyle bir yaklaşıma sahip olduğunu tespit ederek bakış açısını düzeltmeli ve olumlu bir hâle getirmeye çalışmalıdır.

2. Sorun Çözme Aşamaları

a. Tanımlama: Sorunu çözmek için sorunu iyi algılamanın önemli olduğunu söylemiştik. Öncelikle bu aşamada içinde olunan problemi tanımlamak gerekmektedir. Sorunu tanımlama adına şu sorular sorulabilir: “Sorun ne? Sorun ne zaman ortaya çıktı/çıkıyor? Sorun nerede ortaya çıkıyor? Sorunda kimler rol oynuyor?” Bu tip sorular sorunu sınırlandırma ve tanımlama adına faydalı olacaktır. Bu sayede sınırlandırılan problemin çözümü de kolaylaşacaktır.

b. Hedefleri belirleme ve çözüm yolları üretme: Sorunu belirledikten sonra bu sorundan kurtulmak için hedef belirlemek gerekir. Hedefler, kişilerin potansiyellerine uygun olmalıdır. Çünkü potansiyel olarak ulaşılamayacak bir hedef, başarısız olma ihtimalini çoğaltacaktır. Aynı şekilde belirlenen hedef daha düşükse de potansiyeli tam olarak kullanmayı engelleyecektir. O sebeple kendi potansiyelimize uygun hedefi belirlemek önemlidir. Sonrasında da aklımıza gelen çözüm yolları üzerine düşülmelidir. Bu seçenekler noktasında doğru yanlış, mantıklı mantıksız demeden tüm ihtimaller göz önünde bulundurulmalı ve gerekirse not edilmelidir. Akla gelen hiçbir fikir saçma olarak nitelendirilmeden değerlendirmeye alınması gerekir.

c. Uygun çözüm yolunu seçme ve uygulama: Çözüm yolları düşünüldükten sonra bu yollardan bizi hedefe ulaştıracak uygun bir çözüm seçilmelidir. Üretilen çözüm yollarından hedefe ulaştırma noktasında en iyi seçenek çift sütun tekniğinden yararlanılarak yarar zarar analizi yapılarak seçilebilir.[5]

Yararları (Avantajları)Zararları (Dezavantajları)
  
  
  

En avantajlı çözüm yolu belirlendikten sonra uygulama aşamasına geçilir. Kişi seçtiği yol üzerine çalışır. Uygulama ânıyla ilgili denemeler yapması, zihninde canlandırması faydalı olabilir. Eksikliklerini fark edip düzeltme ve heyecanını düzenleme noktasında katkı sağlar.

d. Uygulamanın gözden geçirilmesi: Bu aşama, kişinin belirlediği çözüm yolunu uyguladıktan sonra kendi değerlendirmesini yaptığı kısımdır. Seçilen çözüm yolu işe yaradı mı, ne kadarı düzeldi, ortadan kalktı mı gibi noktalar değerlendirilir. Bu noktada somut bir sonuç ortaya koyabilmek adına yüzdelik değerler üzerinden değerlendirme yapılabilir. Sonuçta hâlâ sorun çözülmediyse ve problem devam ediyorsa hangi aşamada hata yapılmış olabileceği veyahut seçilen çözüm yolunun uygun olup olmadığına bakılmalıdır. Sonrasında hata yaptığımız kısmı düzelterek veya farklı bir çözüm yolu deneyerek tekrar çözüme ulaşmak için aşamaları takip etmemiz gerekir.

Sorun çözmeyi öğrenmek hayatımızı kolaylaştıracak bir beceridir. Hayatta aktif rol almayı, motivasyonumuzu, özgüvenimizi ve psikolojik sağlamlılığımızı önemli ölçüde olumlu olarak etkileyebilme gücüne sahiptir. Ve bu beceriye sahip insanlar, genelde grup olarak yapılan işlerde yük olan değil sorumluluk alıp yükü hafifleten insanlar olarak karşımıza çıkarlar. Özellikle bu yönüyle günümüz toplumunda en çok ihtiyaç duyulan becerilerden biridir. Beceri olması sebebiyle öğrenilebilir ve geliştirilebilirdir. Yeter ki sorunlara bakış açımızı değiştirip çözüm için bir adım atabilelim…

Selam ve dua ile…


[1]. Dumont, M., & Provost, M. A. (1999). Resilience in adolescents: Protective role of social support, coping strategies, self-esteem, and social activities on experience of stress and depression. Journal of Youth and Adolescence, 28(3), 343-363

[2]. Spence, H.S., Barrett, P.M., Turner, C.M. (2003). Psychometric properties of the Spence Children’s Anxiety Scale with young adolescents. Anxiety Disorders, 17(6), 605–625

[3]. Shapiro, L. D. & Watson, A. (2000). Using the Theory of Planned Behavior to Induce Problem Solving in Schools. Negotiation Journal 16(2):183-190

[4]. Nezu, A. M., & Nezu, C. M. (2001). Problem solving therapy. Journal of Psychotherapy Integration, 11(2), 187–205

[5]. Burns, D. D. (2018). İyi Hissetmek – Yeni Duygudurum Tedavisi. İstanbul: Psikonet Yayınları

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver