Şeytanizm

 

Uygarlıklar tarihi yazarlarına göre, 3500 yıllık yazılı tarihin sadece çeyrek asırlık kadar bir bölümü savaşsız geçmiştir. Batılıların tasnif ettiği yazılı tarihe göre durum böyle…

Âdem aleyhisselam ile başlayan insanlık tarihi boyunca kesintisiz olarak kanlı savaşların yaşandığını söylemek mümkün değildir. Ancak kesin bir şekilde diyebiliriz ki; insanlık tarihi boyunca hiçbir şekilde kesintiye uğramayan şey, hak ile batıl arasında süregelen mücadeledir. Mücadelenin başlangıcı da, azgın şer güçlerin ilk atası olan şeytanın, yüce Allah’a isyan edip O’na itaatten yüz çevirerek Âdem’e düşmanlığını ilan etmesidir.

Şeytan, insanın apaçık düşmanıdır. İnsanın içinde bulunan kötü düşünce ve arzuları körükler, köpürtür, coşturur ve kendince uygun bir kıvama getirince de tahtını onun kalbinin orta yerine kuruverir. Artık o kalpte ve o kalbi taşıyan âdemoğlunda, hâkimiyet-i şeytaniye hüküm sürecektir.

Bu durum, fert olarak bir insan için geçerli olduğu gibi insanlardan müteşekkil farklı teşkilat ve organizasyonlar için de geçerlidir. Şeytana teslim olmuş fert veya topluluk için; dostluk, düşmanlık, barış, savaş, ticaret, siyaset, yani hayatla ilgi her ne varsa o saatten sonra şeytanın saptırmaları, korkutmaları, kuruntuları, ilkesizlikleri, aldatmaları ve emrettikleri istikamette düzenlenip sürdürülecektir.

Şeytanizm, bu tür topluluklar ve ben-i Âdem suretindeki biyolojik varlıklar için, bir çeşit mayadır. Bunlar sahip oldukları bilgi ve birikimleri, eğitimlerini ve yeteneklerini, mensubiyetlerini ve ilişkilerinde kullanarak bu şeytanizm mayasından olabildiğince büyük kötülükler üretmenin canhıraş çabası içindedirler. Kişisel, partisel ve örgütsel ihtiraslarıyla kendi çevrelerinde öyle bir zulümat/karanlık hâlesi oluştururlar ki, kullukta bulundukları şeytanın gölgesini, uzayın namütenahi boşluğu zannederler.

Şeytanizm, tarih boyunca birçok kapta, kalıpta zuhur etmiş, insanlık tarihinde insana ve insanlığa en büyük zararı vermiş ve ağır bedeller ödetmiş olan bütün tağutların ve tağutî düzenlerin müşterek kılavuzudur.

Şeytanizm, tevhid bağı çözüldükten sonra kılavuzsuz kalan, Tih çölünde onlarca yıl şaşkınca dolaşan İsrailoğulları gibi yolunu şaşıran, aşağılık kompleksine sürüklendiği için yüz yıldır baş kaldırmayan, Bedir’i, Kadisiye’yi, Hıttin’i, Ayn Calut’u ve daha nice parlak zaferleri hatırlamayan, ümmet olmak izzetinden sıyrılarak ulus ulus ve kabile kabile parçalara bölünmeye mahkûm edilmeye çalışılan Müslümanların, bir daha çıkmamak üzere itildikleri gayyâ-yı zillettir.

Şeytanizm; başı İblis, ortası Nemrut, Firavun ve Ebu Cehil, bugün itibariyle sonu da Obama, Merkel ve Hamaney ile Ortadoğu’daki çetelerinden oluşan tarihsel bir şer ve şirk eksenidir.

Şeytanizm, doğulardaki ve batılardaki güç ve iktidarını işte bu karanlık odaklar koalisyonunun necis iş birlikleri ile yeryüzünde tahkim edip yaymaya çalışmaktadır.

Şeytanizm, tevhid davetinin ve muvahhidlerin cihadının olduğu her devirde, azgınlığını ve taşkınlığını arttırarak dostlarını, kullarını, askerlerini ve yardakçılarını kendi yolunda savaşmaya yöneltir, teşvik eder ve onlara şeytani bir haz tattırır.

Şeytanizm, bağlılarını ve takipçilerini herhangi bir hukuki, insani ve ahlaki ilkeler çerçevesine uymak yükümlülüğüyle sınırlandırmaz. Her halükârda kendisine kulluk edenler için şeytanizmin en cezbedici yönü de budur. İlkesizlik, ahlaksızlık, vicdansızlık ve içerisinde insana ve insanlığa dair hiçbir şeyin olmadığı oldukça geniş bir hareket alanı sunar onlara.

Şeytanizm; kendisini müdafaa etmeyi dahi düşünemeyecek kadar sosyal sorumluluk gereği yardım faaliyetleriyle meşgul olan mazlumları, saklamaya gerek duymadığı Siyonist-Haçlı kiniyle linç ederek öldürüp, Mecusi-Zerdüşt atalarının intikam hırsıyla iğrenç bir barbarlık ve vahşet sergiledikten sonra öldürdükleri mazlumları ‘suçlu provakatör’ olarak ilan ederek her zamanki gibi koyun postunda görüntü vermeyi becerebilen kocamış madrabazların temel felsefesidir.

Şeytanizm; tabilerinin, şeytanın karakter ve itikadi zürriyeti olduğunu görmek için harlı tandırdan yeni çıkmış ve zifiri karanlığın bir parçası gibi duran mücrimlere özgü o suratlarına bakmak bile yeterlidir. Alınlarının tam çatında ‘Şeytanın kulu’ diye yazar. Müslümanlar bu yazıyı çok iyi okurlar ‘ümmi olanları da dahil’…

Şeytanizm, dün Hitler’in propaganda makinası Goebbels’in akla ziyan tezviratlarıyla maharetini göstermekteyken, bugün Ortadoğu’nun ‘minnoş Stalin’ görünümlü sırıtkan ve kırıtkan siyaset fahişelerinin ahlaksız propagandalarıyla köpük gibi daima üstlerde ve kabarık görünümlerinin yanıltıcı yansıtıcısıdır.

Şeytanizm; mesele Ehli Sünnet Müslümanlar olunca, yeryüzünde bulunan ve sayılmayacak kadar çok olan şirk dinlerine ve sapkın ideolojilerine mensup olup birbirlerinin hevasını ilah edinen insan sıfatlı tüm biyolojik varlıkların, aynı hiza ve istikamette ictima olup ortaklaştıkları, örümcek ağında da zayıf çürük bir ittifakın temel referans kaynağıdır.

Şeytanizm; gayrimeşru ilişki yaşayan, ‘ev kadını’ görünümündeki fahişe gibi her türlü ahlaki ilkelerden mahrum bir şekilde İslam’ın azılı düşmanları ile tahminlerin çok ötesinde dostluk kurup işbirliği yapan, Ehli Sünnet Müslümanların beldelerinde kullanmak üzere dindaşları Nusayrilere her gün uçaklar dolusu bomba ve mühimmat sevkiyatında bulunan, Siyonist İsrail çete devletinin bekasıyla ilgili ciddi endişe duyduklarını açıkça ilan eden Ortadoğu’yu, Safevi-Rafızi emelleri doğrultusunda yeniden şekillendirmek için bütün gücünü seferber eden Hamaney ve yoldaşlarının sarıklarının altında gizledikleri ‘şey’dir.

Şeytanizm; aşağılanmış ve küçük düşürülmüş bir halde tarumar edilmesi gereken, küresel tağutların, Müslümanlar aleyhine ifsat ve istihbarat şubeleri gibi kullandıkları uluslararası teşkilatların, prensip ve nihai hedeflerinin yol haritasıdır.

Şeytanizm; tevhidin, Batılı ve Doğulu düşmanlarının savaş medyalarında karşısında bir kez dahi tutunamadıkları cihad ruhunu sindirmek, zayıflatmak, entrikalarla başka mecralara itmek, uzaydaki uydularıyla, gökyüzündeki uçaklarıyla, ada büyüklüğündeki savaş gemileriyle, karadaki zırhlılarıyla, atlı ve piyade haramileriyle vahşice saldırıp tamamen yok etmek emelinin ve stratejisinin ta kendisidir.

Şeytanizm; İslamcılıktan geçinen birçok ekran vaizi ile köşe kadısını ekrandan yahut köşesinden, İslam’ın zirvesi olan cihad farizasını yerine getiren muvahhidlerden söz etmeden önce muhataplarını en evvel, ‘onlar’dan olmadığına ikna etmek amacıyla neredeyse soy kütüğünü çıkarıp yetmiş parende attırarak türlü müptezellikler yaptıracak kadar adamın damarlarında tazyikle akan kana karışmış toksin gibidir. Kişinin itikadını zehirlemekle kalmaz, menhecini ve mürüvvetini de sıfırlayıverir.

Şeytanizm; dünya üzerinde egemen güç olduktan sonra işgal, istila, savaş, yıkım, göç, kan ve gözyaşından başka insanlığa hiçbir şey getirmeyen Amerika ve her daim eteğinin kıyısında saf tutan Avrupa’nın kibir, ihtiras ve azgınlıkla teçhiz edilmiş yeni ‘Haçlı ruhu’dur.

Şeytanizm; Suriye ve Irak’ta Müslümanların bulduğu bölgelerde atıldıktan sonra dahi yüzyıllarca sürecek sakat doğumlar, kanser gibi ağır hastalıklar ve sayısız ölümlere neden olacak Uranyumlu bombaları kullanma cüreti gösterebilen Haçlıların ve Arap körfezindeki ‘tasmalı’larının medya illüzyonlarıyla gözlerden uzak tutulmaya çalışılan ‘savaş ahlaksızlıkları’dır.

Şeytanizm; kelamın ve kalemin sözünün geçmediği yer ve zamanlarda Nebevi menhec üzere daha ileri davet usulleri ile yüce Allah’ın dininin hâkimiyeti için canlarını ortaya koyan ensar ve muhacir muvahhidlere karşı ‘demokrasi ve laiklik’ tugaylarından oluşturulan, çok renkli fakat çok da ahlaksız bir şirk koalisyonudur.

Şeytanizm; İslamcılığı uzun yıllar sürülebilir bir iktidar aracı kılıp, sırtını kendilerini Müslüman zanneden kitlelere dayamışken, muvahhidlere karşı uluslararası küfür koalisyonu güçlerinin vahşice saldırılarına yardım ve yataklık etme kıvraklığını gösterebilen yerli tağutların iflasa mahkûm politik manifestosudur.

Şeytanizm, başta demokrasi olmak üzere tüm beşerî-hevai ideolojilerin ana rahmidir.

Zillet ve hezimet, şeytanizmin asla değişmeyen akıbetidir.

Allah’a hamd, Hidayete ulaştıran, kitap ve zaferlere vesile olan, kılıçla gönderilen efendimiz Muhammed’e salât ve selamlar olsun.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver