Oyun, çocukların dünyayı algılamalarını, hayal ile gerçek dünya arasında köprü kurmalarını sağlayan en önemli süreçlerden biridir. Bir çocuğun sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişebilmesi için nasıl iyi beslenmesi, özbakım ihtiyaçlarının karşılanması gerekli ise aynı şekilde oyun yolu ile olayları anlamlandırmayı öğrenmesi, fiziksel ve ruhsal gelişimini destekleyeceğinden önem taşımaktadır.
Geçtiğimiz hafta kısa bir giriş yaptığımız yazımızı birkaç akademik veri ile destekleyerek Oyunun çocuğun gelişimine etkilerinden bahsedelim.
Oyunun çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerine katkısı tartışılmazdır. Çocuklar oyun oynarken;
Küçük ve büyük kaslarını kontrol etmeyi,
Vücut ve el-göz koordinasyonunu sağlamayı,
Beş duyularını kullanmayı,
Kazanma ve kaybetme duyguları ile başa çıkabilmeyi,
Kurallara uygun davranabilmeyi,
Sıralarını beklemeyi ve dolayısıyla istekleri erteleyebilmeyi,
Yaş ortalamasına uygun sürelerde dikkatlerini odaklayabilmeyi,
Arkadaşlarla ilişki kurmayı,
Farklı duygu ve düşüncelere sahip olduklarında nasıl davranmaları gerektiğini; başka bir deyişle akademik ve sosyal hayatta onlar için gerekli olan becerilerin neredeyse hepsini oyun süreci içinde bizzat deneyimleyerek öğrenirler.
Oyun terapisi dediğimiz anne baba ile oynanan, ebeveynin sadece çocuğun komutlarını yerine getirdiği, gücü tamamen çocuğa verdiği oyunların kazançları ise;
Duyguları ve düşüncelerini daha iyi ifade ederler.
Güvenli ve kabul edici oyun ortamında sorun çözme becerilerini geliştirirler.
Özkontrollerini geliştirmeyi öğrenirler.
Gerçek hayatta yaşadıkları olayları hayali oyunlarla canlandırarak çözüm bulmaya çalışırlar.
Anne babaya duygusal olarak daha yakın hissederler. Bununla birlikte;
Boşanma sonrası adaptasyon zorluklarını,
Kardeş kıskançlığını,
Travmalar ve istismarları (fiziksel, duygusal, cinsel),
Uyku bozukluğunu,
Kaygılar ve korkularını (fobiler ve tikler),
Konuşma bozukluğu ve seçici dilsizlik (sessizlik)sorunlarını,
Ailevi yaşantıdaki değişiklikleri (ölüm, taşınma vb.),
Okula başlama ve uyum sorunlarını (davranışsal problemler),
Ders çalışma ve okuma problemlerini,
Kronik sağlık problemlerini,
Akran zorbalığının etkilerini bu yolla tedavi ederler.
Oyun oynarken çocuk yaşadığı bir olayı tekrar deneyimler. Yüzmekten mi korkuyor? Hemen hayali bir sahne kurar ve oyuncak bebeğini sahile götürerek yüzdürür, defalarca dalış yaptırır. Belki ilk seferde çözemez sorununu fakat zamanla oyuncak bebeği aracılığıyla ve yanında ona eşlik eden, yaptıklarını aynalayan, duygularını yakalayıp dillendiren ebeveyn aracılığıyla bu korkusunu yenebilir.
— Baba bak arkadaşım denize atlıyor.
— Hımm… Denize atlıyor.
— Evet yüzecek. (Oyuncak figürü sözde denize bırakır bu sırada ebeveyn onun yaptıklarını sözel olarak aynalar.)
— Arkadaşın denize atladı. Şimdi yüzüyor. Derinlere daldı. Şimdi çıktı. O gerçekten bunu nasıl yapacağını biliyor. Tekrar daldı. Nefesini uzun süre tuttu. Hımmm o gerçekten bu konuda yetkin. Kendini çok iyi hissediyor. Şimdi kurulandı. Havlusunu kenara bıraktı. Dinleniyor. Yüzmek ona çok iyi geldi.
Ebeveyn çocuk ne yaptıysa onu dile getiriyor. Ne eksik ne fazla… Ve onun yüz ifadesinden, hislerini öğrenmeye çalışıp bunu da dille ifade ediyor. İşte oyun terapisi buna deneyimleme diyor.
İlk Yorumu Sen Yap