Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…
Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,
18. Ay
- Tutunarak/Yardımla merdivenden çıkar.
- Yardımsız sandalyeye çıkabilir.
- Oyuncağını taşıyarak yürüyebilir.
- İki ila dört küpü üst üste koyar.
- Topu, karşısındaki kişiye atabilir.
- Resimleri tanır ve adlandırır.
- On kelimeyi anlar ve kullanır.
- Sorulduğunda iki üç organı işaret edebilir.
- Yemeğin tümünü yardımsız yiyebilir.
- Giysilerini, çoraplarını, eldivenlerini çıkarabilir.
Bebek on sekizinci ayına geldiğinde artık merdiven inip çıkmak için gereken kasları gelişmiş, denge merkezi aktifleşmiş ve sağ sol koordinasyonu kazanmış durumdadır; destekle merdiven inip çıkmaya hazırdır. Merdiven çıkmak, inmekten daha kolaydır. Kullanılan kasın türü ve gereken denge sebebiyle merdiveni inmek her zaman daha zordur.
Oyuncağını, gücü yettiği doğrultuda kendisi taşımalıdır. Ebeveyn, çocuğun taşıyabileceği oyuncakların sorumluluğunu üstlenmemeli, çocuk kendi oyuncağını taşıma, getirip götürme, sahip çıkma konusunda teşvik edilmelidir. Çocuğun yaşına uygun sırt çantaları edinilebilir.
On beşinci ay civarında bir küpü üst üste koyarak oluşmaya başlayan yüdakseklik algısı, on sekizinci ayda iki ila dört küpü üst üste koyabilme becerisiyle gelişmeye devam eder; iki yaşına geldiğinde ise dört ila altı küpü üst üste koyabilir. Küpleri üst üste dizerek yüksek kuleler yaptıktan sonra kuleyi devirmek, yani yüksekliğini alçaltmak en sevdiği oyunlardan birisidir. Çocuklarda kavramlar çoğu zaman zıddıyla beraber gelişim gösterir. Önce “yüksek” ve “daha az yüksek” olarak farkındalık oluşur, sonrasında daha az yüksek olan şeylerin “alçak” olduğu çocuk tarafından algılanabilir. “Yüksek” kavramı gelişirken aynı zamanda “alçak” kavramı da karşılaştırmalı olarak öğrenilmeye başlanır. Normalde iç içe geçebilen, ters çevrildiğinde kule gibi üst üste dizilebilen bardak tipi, basit, plastik oyuncaklar, gelişimi destekleyecektir.
Çocukların gelişimine göre oyun şekilleri değişkenlik arz eder. Oynadığı oyuncaklar da yaş dönemine göre farklılık gösterir. Arkadaşlarıyla oynama, kurallı oyun oynama, role girerek hayalî oyun oynama… gibi çeşitli oyun şekilleri vardır. Oynanan oyun da çocuğun gelişimine katkı sağlar. Çocuklar ilk zamanlar uzun bir süre “sırt sırta” oyun oynarlar. Sırt sırta oyun çağındaki çocuklar, birbirlerine sırtlarını dönerek kendi oyuncaklarıyla kendi başlarına oynarlar. Sırt sırta dönem ileride “karşılıklı oyun” dönemine geçiş yapar. Karşılıklı oyun döneminde çocuklar birbirleriyle oyun oynamaya başlar. Bu dönemde çocuğun yaşına ve gelişimine göre değişen; oyuncak paylaşımı, kurallı oyun, rol paylaşımı, amaçlı oyun, taklit ederek oynama görülür. İleride başlayacak olan “karşılıklı oyun” evresinin ilk adımları bu aylarda atılmaya başlanır. İki kişinin karşı karşıya geçip, topu, arabayı… birbirlerine atma oyunları on sekizinci ayda başlar. Başlarda çocuk topu attığında topun kendisinin olmaktan çıkacağı endişesine kapılıp topun peşinden gitse de karşı tarafın da topu ona atmasıyla, bunun karşılıklı “giden ve geri gelen” oyuncak oyunu olduğunu kısa zamanda ayırt eder.
Karşılıklı top oyunu başladığında paylaşma duygusu da oluşturulmaya başlanmalıdır. Paylaşmak teşvik edilmeli, ancak çocuğa ısrar edilmemelidir. Paylaşma konusunda çocuk önceleri isteksiz olabilir, paylaşması beklenen oyuncağa “yegâne oyuncak” muamelesi yapabilir. Paylaşmak zamanla ve desteklendikçe öğrenilen bir kavramdır. Adım adım alıştırılabilir, ilk başlarda “oyuncağın tamamen karşısındaki kişinin olması” yerine, “oyuncağın kendisinin olduğu ama oynamak için ödünç verilebileceği ve daha sonra geri alınacağı” konusunda çocuk telkin edilebilir. Oyuncak geri geldikçe, paylaşmaya olan isteksizlik azalır. Oyuncaksız dönemde çocuğun başka şeylerle oyalanabilmesi, mevcut oyuncağın vazgeçilmez olmadığını öğretir. Burada şu noktanın vurgulanması gerekir. Çocuk, bazı dönemlerde bazı oyuncaklara takılıp kalabilir. Oyuncağı amacı dışında sürekli yanında taşıyabilir, her işini o oyuncakla yapmaya başlayabilir, her oyununda o oyuncağı kullanıyor olabilir. Paylaşmayı öğretmek için bu oyuncaktan başlanmaması daha uygun olur, zira ters tepki yapabilir; paylaşması istendiğinde agresif davranışlar sergileyebilir. Ebeveynler bu konuda daha dikkatli olmalıdır.
Ödünç vermek ve paylaşmak öncelikle ebeveyn çocuk arasında başlamalı, aylar içinde çocukta güven geliştiğinde diğer çocuklar arasında paylaşım/ödünç verme olmalıdır.
Ödünç almak ve paylaşmak, toplumsal yaşamın bir parçasıdır ve karşılıklı yapılan bir eylemdir. Çocuk, bireysel yaşamdan toplumsal yaşama geçiş göstermeye başlar. Bu noktada diğer çocuklar ve diğer ebeveynler de devreye girer. Bir ailenin, çocuğunu, paylaşmak ve ödünç vermek konusunda eğittiği kadar, diğer ailenin de ödünç aldığını geri verme konusunda çocuğunu eğitmiş olması gerekir ki toplumsal ilişkilerde denge kurulabilsin. Yoksa kavramları yeni öğrenmeye başlayan çocuklar arasında gerilim yaşanması kaçınılmaz olur. Paylaşmak kavramı; ödünç vermek, ödünç almak, tamamen paylaşmak, ödünç aldığını, yani emaneti muhafaza etmek gibi birçok alt başlık içerir. Bu başlıklar da yeri geldikçe yavaş yavaş öğretilebilir ve yaşarken uygulanması için teşvik edilebilir.
Daha öncesinde, “Öğreniyorum” kartlarından kavramları, eşyaları, nesneleri öğrenen çocuk, artık resimleri gördüğünde kendisi tanıyabilir ve adlandırmaya başlayabilir.
Kelime dağarcığı önceki aylara göre daha da gelişmiştir ve gelişmeye de devam edecektir. Özellikle ilk üç yaşta duyulan kelimelerin çokluğu ve çeşitliliği, çocuğun öğrenme başarısına hayatı boyunca direkt etkili olan önemli bir faktördür. Bu konuda çocuklarımızla bol bol sohbet etmeli, onlara kitap okumalı ve konuşmalarını destekleyerek sabırla dinlemeliyiz, “neden” ve “nasıl” gibi sorular sormalarını onaylamalı ve doğru cevaplarla merakını gidermeliyiz.
Vücudundaki organların isimlerini ve kısaca görevlerini öğrenmeye başlar. Daha sonra gelecek olan benlik duygusunun öğrenilmesi için ön adımlardır.
Bu evrede insan vücuduyla ilgili kartlar, oyuncaklar, maketler, resimler daha ön plana çıkabilir.
On sekiz aylık bir çocuğun, yemeğinin tamamını yardımsız yemesi, “çatal kaşık kullanarak tabağındakini bitirmesi” demek değildir. Eline verilenlerin tamamını yardımsız yiyebilir. Daha önceden elindeki salatalığın, avuç içindeki kısmını yiyemeyen, hep aynı tarafı dişleyen, bir başkasının çevirmesine, yiyeceği kısmı düzeltmesine ihtiyaç duyan çocuk bunları artık kendisi yapabilir. Bu aylarda çocuk, dökmeden yemeye alıştırılmaya çalışılabilir. Etrafa saçma döneminin yavaş yavaş kaybolması beklenir. Bu evre, iki yaş civarında gelecek olan çatal ve kaşıkla yeme evresinin ön adımıdır.
Daha önceden giyinme ve soyunmasına yardım edilen çocuk bu aylarda giysilerini kendisi çıkartmaya başlar. Eldivenlerini, çoraplarını çıkarmayı öğrenir. Anneler bu evrede çocuğun kıyafetlerini kendisinin çıkartmasını desteklemeli ve daha pasif kalmalı, çocuk daha aktif olmalıdır.
2 Yaş (24 Ay)
- Koşar.
- Yardım almadan iki ayağıyla merdiven iner, çıkar.
- Kalemle daire ve enine çizgi çizer.
- Kitap sayfalarını çevirebilir.
- Bildiği objelerin resmini gösterir.
- Dört ila altı küpten kule yapar.
- Çatal ve kaşığı tutar.
- İki üç kelimelik kısa cümle kurar.
- “Sen, ben” kavramlarını kullanabilir.
Koşmak, yürüme eyleminin daha seri hareketlerle, peş peşe ve dengeli hâlde yapılmasıdır. Yürüme eyleminde tam beceri sağlayan çocuk koşmaya başlayacaktır. Artık yakalamacılık oyunlarının başladığı yaşlar gelmiştir.
Denge ve sağ sol uyumunun iyice gelişmesiyle merdivenleri yardımsız inip çıkabilir.
Kulenin yüksekliği önceki aylara göre biraz daha artar.
Daha önceden çocuğun dinleyici, ebeveynin okuyucu olduğu kitap okuma şekli, iki yaşla birlikte kitap sayfalarının çocuk tarafından çevrildiği, resimlerin dikkat çektiği ve tanındığı, kitabın birlikte okunduğu döneme geçiş gösterir. Çocuk, kitap okumaları esnasında pasif konumdan aktif konuma geçer. Ebeveynler için bir kitabın okunup bitirilmesinden ziyade, çocuğun kitabın sayfalarını çevirdiği, dikkatini çeken noktalar üzerinde detaylı durulduğu, çocuğa sorular sorarak sohbet edildiği bir kitap okuma şekli, çocuğun beyin gelişimine daha fazla destek olur.
Çocuk bu dönemde kelime döneminden cümle dönemine geçiş gösterir. Kelimelerin art arda, sıralı ve kurallı bir şekilde bir araya gelmesiyle cümle kurduğumuzu göz önüne alırsak; kelime dağarcığı, cümle bilgisi, konuşma dili özellikleri ön plana çıkar. Cümlelerin düzgün olması için çocukla birlikte düzenli kitap okunmalıdır.
Bu okumalarda kitap sayfalarını çocuğun çevirmesine izin verilmeli, kitaptaki resimleri çocuğun tanıması ve isimlendirmesi sağlanmalıdır. Kitap, resimler, karakterler hakkında çocuk kısa cümleler kurmak için teşvik edilmeli. Çocuğa “neden” ve “nasıl” sorularıyla yol gösterilmelidir.
İleriki yaşta gelişecek olan benlik duygusunun bir diğer ön adımı da bu yaşlarda “sen” ve “ben” kavramlarının öğrenilmesiyle atılır. Bu yaşta “ben yaptım, şimdi sıra sende” şeklinde sırayla aynı işlerin yapılması, bir oyunun “bir sen, bir ben” şeklinde ebeveyniyle oynaması çocuk için faydalıdır.
Daha önce yemeğini yardımsız yiyebilen çocuk, artık araçlarla yemeyi öğrenmeye; çatal ve kaşık tutmaya başlar. Bu konuda ince motor becerileri gelişir. Bu dönem, sağ elle yeme alışkanlığı kazandırılması gereken dönemdir.
Kalemi tutabilen çocuk, iki yaşında daire ve enine çizgiler çizebilir. Çocuğun çizimleri sürekli desteklenmelidir. İki yaşındaki çocuktan belli amaçlar doğrultusunda resimler yapması beklenmemelidir. Çocuğun çizdiklerine bakarak, anlamsız karalamalar olduğu düşünülebilir. Aslında çocuk kalemle çizebildiği tek şeyi çiziyordur. Hem kazandığı motor becerisini geliştiriyor hem de bir sonraki motor becerisine hazırlık yapıyordur. Kalemi elinden alıp ona güzel resimler yapmak doğru olmaz, çocuğun yapabildiği kadarını desteklemek ve materyal sağlamak yeterlidir.
Sonraki sayıda görüşmek dileğiyle…
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.
İlk Yorumu Sen Yap