Vitaminler -3

Hamd, Allah’a subhanehu ve teâlâ; salât ve selam, Rasûlü Muhammed’e sallallahu aleyhi ve sellem olsun.

Vitaminleri suda ve yağda eriyebilme özelliğine göre iki gruba ayırmış, suda eriyen B ve C vitaminlerini değerlendirmiştik. Bu yazımızın konusunu yağda eriyen vitaminler (A,D,E ve K vitaminleri) oluşturmaktadır.

Suda eriyen vitaminlerin fazlası idrarla atılabilmekte iken yağda eriyen (A,D,E,K) vitaminler ise karaciğer ve yağ dokusunda depo edilmektedir. Depo edilen bu vitaminlerin aşırı dozlarda alınması vücutta bir takım illetlerin oluşmasına sebebiyet verir. ADEK vitaminlerinin vücutta depo edilmeleri hasebiyle ilaç formu kullanılacağı zaman dozun ayarlanmasına ihtiyaç duyulur. Dozun ayarlanması vitaminlerin kandaki miktarlarına bakılarak, vücudun ihtiyacı olan miktarın tespit edilmesi ile yapılabilir. Bunun için de kan tahlili yaptırılmalıdır.

A Vitamini

A vitamini eksikliği genelde beslenme yetersizliğine bağlı oluşur, bundan dolayı daha çok kötü beslenme şartlarının olduğu ülkelerde sık gözükmektedir. Eksikliğine bağlı belirtiler geçici olabileceği gibi kalıcı hasarlarla da sonuçlanabilir. Her yıl Afrika’da 250.000 çocuk A vitamini eksikliği sebebiyle kör olmaktadır.

A vitamini emilimini engellediği için sindirim sisteminde oluşan enflamatuar hastalıklardan Crohn hastalığı veya çölyak hastalığı gibi durumlarda, aynı zamanda şeker hastalarında ve alkol alanlarda da A vitamini eksikliği görülebilmektedir.

A vitamini görme duyusu üzerinde çok önemli bir rol oynamaktadır. A vitamini gözde bulunan ve ışığı tanıyan proteinlere bağlanarak az ışıklı ortamlarda görmemizi sağlar. Eksikliğinde gece görememe hastalığı oluşur. Aynı zamanda göz yeterli nem üretemez ve göz kuruluğu oluşur. Göz kuruluğuna bağlı gözde ülser oluşur ve ilerlemiş ülser körlükle sonuçlanır.

Eksikliğinde bağışıklık sistemi zayıflar; akne, kuru ve kolayca yaralanan cilt, kepekli ve kuru saçlar da A vitamini eksikliğinde görülen durumlardır.

A vitamini içeren maddeler sırasıyla; karaciğer, pul biber, havuç, kuru kayısı, kavun, kırmızıbiber ve yeşil sebzelerde bulunmaktadır.

D Vitamini

‘D vitamini ve Güneş’ adlı yazıda D vitaminini daha önce detaylı bir şekilde kaleme almıştık. D vitamini, genel olarak dünyada eksikliği en sık görülen vitamindir. Eksikliğinin giderilmesinin en cazip yolu ise ampul formunun kullanılması ve ondan sonra D vitamini içeren gıdaların tüketilmesi ile olur. Vücutta bir hormon gibi çalıştığını ve neredeyse tüm sistemlere etki ettiğini vurgulamıştık.

E Vitamini

Özellikle tahıllar olmak üzere, ıspanak, lahana ve marul gibi yeşil sebzelerde bulunur. Ayrıca zeytin yağı, ceviz, fındık, soya fasulyesi, kırmızı et, yumurta sarısı, patates, domates ve muz, kivi gibi meyvelerde de bol miktarda bulunur. Bir avuç fındık yetişkin bir insanın günlük E vitamini ihtiyacını büyük oranda karşılar.

E vitamini bağışıklık sistemini harekete geçiren bir antioksidandır. Cilt üzerinde de olumlu etkileri bulunmakta ve ayrıca kanda bulunan iltihabı kurutucu etkisi de vardır.

E vitamini aynı zamanda kan sulandırıcı etkisi ile de bilinir. Düzenli kan sulandırıcı ilaç kullanan kişilerde veya kan sulandırıcı kullanması tehlike arz eden kişilerde basit bir vitamin olarak görülüp kullanılmamalıdır.

E vitamini, günlük alınabilen dozu kişiye göre farklılık göstermektedir. Günlük dozun aşılmaması için hekim kontrolünde kullanılmalıdır.

K Vitamini

K vitaminin yeşil sebzelerde bol miktarda olması ve bağırsaklarda üretilebilmesinden dolayı eksikliği nadiren görülür. Uzun süre antibiyotik kullanımı sonrası, damardan beslenen hastalarda veya uzun süren açlık durumunda da K vitamini yetmezliği gelişebilir.

E vitaminin aksine ‘K vitamini’ kanın pıhtılaşmasını sağlar. K vitaminin kemik sağlığında da önemli rol oynadığı gösterilmiştir, kemiklerde bulunan osteokalsin proteini K vitaminine bağlı oluşur. K vitamini alan kişilerde pıhtılaşmada artma olduğundan kan sulandırıcı ilaç kullananlarda dikkat etmek gerekmektedir.

Yeni doğan bebeklerde ilk hafta içinde K vitamini eksikliğine bağlı kanamalar olabilir genelde annenin gebelik süreci antibiyotik ve epilepsi ilaçları kullanımlarında olur. Bu her bebekte mutlaka olacak anlamına gelmemekle beraber nadir görülen bir durumdur.

Rutin olarak her yeni doğan bebeğe topuğun birinden hepatit B aşısı diğerinden de K vitamini yapılmaktadır. Bu her ne kadar basit bir vitamin gibi görülse de aslında görüldüğü gibi basit bir durum değildir. Allah’a subhanehu ve teâlâ eksiklik izafe edermişcesine kanın yoğunlaştırılmaya çalışılması kesinlikle birtakım zararları beraberinde getirmektedir. Çünkü fıtraten daha olgunlaşmamış bir organizması olan bebek 1-2 hafta içerisinde bağırsaklardan K vitaminini kendisi üretebilmektedir.

Hasılı

Görüldüğü gibi vitaminler, kullanmakta olduğumuz ilaçlarımızla etkileşim göstererek ilacın etkinliğini artırma veya azaltmaya sebep olabilmektedir. Tüm bunları dikkate alarak vitaminlerin tüketilmesi gerekir.

Vitaminleri yeterli almanın en iyi yolu dengeli beslenmek ve farklı gıdaları tüketmektir. Farklı gıda tüketmek çeşitli vitaminleri ve mineralleri almamız açısından çok önemlidir. Bu şekilde beslenen bir kişinin ilave vitamin-mineral almasına gerek kalmaz.

Bazı durumlarda ise ilave vitamin ilacı almak gerekebilir. Ancak yüksek dozda alınan bazı vitaminler (ADEK) vücutta depo edildiğinden zararları olabilmektedir. Bu nedenle vitaminler gelişigüzel kullanılacak ilaçlar değildir.

Vitamin eksikliğinde sağlık sorunları zamanla ortaya çıkar; başlarda yorgunluk, halsizlik veya başka şikâyetler görülür. Bir sonraki aşama bedensel rahatsızlıktır, hatta vitamin eksikliği giderilmezse bazen ölümle sonuçlanabilecek ciddi hastalıklar dahi ortaya çıkabilir.

Vitamin ilaçları son kullanma tarihine bakılmaksızın raf ömürleri çok daha kısadır. Güneş, hava, nem gibi maruz kalınan durumlar ilacın yapısını bozabilmektedir. Özellikle mega, ultra, hiper gibi isimleri olan vitaminlerin aşırı dozları olabileceğinden rastgele kullanımlarından uzak durulmalıdır.

Özellikle her meyvenin kendi mevsiminde ve organik hâliyle tüketilmesine dikkat edilmelidir. Köy yumurtası ve tereyağını düzenli olarak kahvaltıda tüketmek, bol su içmek ve az yemek sağlıklı yaşamanın en sade yoludur.

“İki nimet vardır ki insanların çoğu bunlar hususunda aldanmıştır, kıymetini takdir edip onları değerlendirmekten mahrumdur. Bu iki önemli nimet; sağlık ve boş vakittir.” (Buhari)

Allah subhanehu ve teâlâ verdiği tüm nimetlerin kıymetini bilip şükrünü eda edebilmeyi bizlere nasip etsin.

Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver