Soğuk Algınlığı ve Grip

 

Bütün hamdler, bizi tüm ümmetlere şahit kılan Allah’a subhanehu ve teâlâ mahsustur. Salât ve selam nübüvvet ile şereflenenlerin aleyhimusselam ve onlara uyup, yolundan gidenlerin üzerine olsun.

Dünyada en sık görülen ve birbirinin aynısı sanılan ama aslında farklı iki ayrı hastalığı olan soğuk algınlığı ve grip hakkında bilinmesi gerekenleri değerlendireceğiz, biiznillah…

Grip ve soğuk algınlığı arasındaki fark basit tanımla; grip ağır bir klinikle seyreden bir hastalıktır. Soğuk algınlığı ise daha hafif geçirilmektedir.

Soğuk algınlığında burun tıkanıklığı/akıntısı, hapşırık ve hafif halsizlik ön plandayken, gripte ise; inatçı ve hızla başlayan ateş/titreme ve kas ağrısı şikayeti vardır. Ateşin inatçı olmaması ve öksürüğün kuru olması sıklıkla bize hafif bir soğuk algınlığı geçirdiğimizi gösterir. 39o ateş, balgamlı öksürük ve genel durumun kötü olması ise gribin en belirgin belirtileridir. Üşütme belirtileriyle beraber, eklem ağrılarının hastayı yataktan doğrultamayacak kadar şiddetli olması bize hastalığın grip olduğunu düşündürür.

Grip; influenza adlı virüslerin sebep olduğu viral bir hastalıktır. Grip ağır geçirildiği veya ilerlediği zaman nefes darlığına, solunum güçlüğüne ve öldürücü zatüreye yol açabilir. Soğuk algınlığı ise genellikle sinüzit ve orta kulak iltihabı gibi daha basit komplikasyonlara neden olur.

Domuz Gribi

İnfluenza virüsünün A, B ve C olarak üç anatipi ve çok sayıda alt tipi vardır. A tipi hem insanları hem de domuz, kuş, ördek, fok, at ve benzeri hayvanları enfekte eder. B tipi yalnızca insanları enfekte eder. Domuz gribi olarak bilinen grip, influenza A’nın H1N1 alt tipidir.

Domuzun solunum yolları yapısında insan, kuş ve domuz gribi virüsleri için reseptörler vardır. Domuz gribi virüsleri genellikle domuzları enfekte eder, ama bazen tür engelini aşıp insanları enfekte edebilir. Geçmiş yıllarda domuz gribi virüsü insanlar arasında bulaşma göstermiş, ama bunlar küçük salgınlar halinde sınırlı kalmıştır.

Domuz gribi ilk kez 2009’da dünyanın birçok yerinde salgın yapmıştır. Bu yılda ölümle neticelenen vakalar yaşandı. Mevsimsel grip virüsü sürekli mutasyon geçirerek her grip sezonunda yeni bir kimlikle karşımıza çıkmaktadır, aynı şekilde domuz gribi de (aynı anda domuzlarda birkaç tip influenza virüsünün olmasına bağlı veya laboratuarlarda yapay üretilen) küçük mutasyonlar geçirerek farklı tiplere girmiştir. Bu da domuz gribini mevsimsel grip kategorisinde değerlendirmeye sebep olacaktır.

Domuz gribi gerçekten toplumda oluşan algı kadar öldürücü müdür? Risk grubundaki (65 yaş üstü, 2 yaşından küçük, kronik karaciğer/böbrek hastalıkları vb.) ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde virüs bulaştıktan sonra hastada solunum, kalp veya sistemik bir tutuluma bağlı ölüm görülebilir. Bu aslında sadece domuz gribine has bir durum değildir. Genel olarak grip, düşkün durumda olan ve bağışıklık sistemi zayıf olanlarda bu şekilde ağır tablolarla sonuçlanmakta ve çoğu durumda ölümle neticelenmektedir.

Hastalık sürecinde bağışıklık sisteminin güçlü olması gerekiyor. Bunun için de sağlıklı beslenme ve uyku düzeninin sağlam olması çok önemli. Dozunda egzersiz yapılmasının yanı sıra stres kontrolü de bağışıklık sistemini güçlendirir. Grip hastalığında antibiyotik kullanılmaz çünkü grip bir virüstür. Virüslere antibiyotikler hiçbir şekilde etki göstermezler. Özel olarak vitamin de almak gerekmez. Sebze ve meyvelerden alınan vitaminler genelde yeterli olur. İnfluenza A tipi grip olduğu tespit edilip aynı zamanda hastanın da genel durumu ağır ise doktor tavsiyesiyle buna yönelik bir ilaç kullanılabilir. Yoksa ana tedavisi istirahat, dinlenmek ve destekleyici tedavi uygulamaktır. Ihlamur ya da adaçayı içerek bu hastalık engellenemez. Ancak hastalığa eşlik eden boğaz ağrınız varsa bu tür içecekler sizi rahatlatır. Grip hastalığı olan bir kişi yatarak istirahat etmeli, 40o uzun süre düşmeyen bir ateşi olursa ateş düşürücü almalıdır. Ayrıca bol bol su ve (çorba, portakal, mandalina gibi) sıvı içecekler almalıdır. Durumu kötüleşirse muhakkak hekime başvurmalıdır. Çevremizdekilere bulaşmasını önlemek için öksürürken, hapşırırken ağız ve burnu mendille veya kolumuzla kapamalı, içinde istirahat edilen oda sık havalandırılmalı, eller sabunla en az 1 dakika boyunca yıkanmalıdır.

Grip olan anneler emzirmeyi kesinlikle kesmemelidirler, bebeğe bulaştırmamak için maske takmalı (evde mevcutsa) ve özellikle 6-8 aydan küçük bebeklerin enfekte olma ihtimalinin yüksek olduğu mevsimlerde çok sık öptürülmemeye ve yakın temastan uzak kalınmaya dikkat edilmelidir. Emziremeyecek kadar hasta olan anne, pompa ile sütünü bir biberona sağıp bebeğine vermelidir.

Sonuç;

Herhangi bir bulaşıcı enfeksiyonun salgın hâlini almamasını sağlamaya çalışmak Müslüman’ın dikkat etmesi gereken bir konudur. İmam Buhari’nin rivayet ettiği hadiste Abdurrahman ibn Avf Rasûlullah’ dan sallallahu aleyhi ve sellem işittim ki; “Veba hastalığının (bulaşıcı hastalık) bir yerden çıktığını işittiğiniz zaman oraya gitmeyiniz. Hastalık sizin bulunduğunuz yerde vaki olursa ondan kaçmak için sakın o yerden dışarı çıkmayınız. (başkalarına bulaştırmayın).”

Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver