Müjdeler Olsun Size !

 

Karların dağlarda eriyerek seller misali toprağa yürümeye başlaması gibi Nebevi övgüye mazhar olmak gayesiyle Bilad-ı Şam’a akın akın akan yiğit muvahhidler…

Mecusi artığı Nusayri’lerin en büyük hamisi ve Ahzabu’ş Şia’nın büyük şiası ile yardakçılarına karşı İslam’ı ve ümmetin izzetini canları pahasına müdafaa ederek ateşler çakıp saçanlar…

Kalbi Allah’a yönelmiş her biri ferd, Rabbani menhec üzere menziller kateden cemaatler, malıyla ve canıyla Allah yolunda dur durak bilmeden harıl harıl koşturanlar…

İçerisinde bulundukları camia tarafından kalplerine zerkedilip pompalanan korkularla yüreklerindeki cesaretin kırılmasına izin vermeyerek kuvvetli bir dirayet gösterenler…

En büyük endişesinin Allah’ın davası olması gerektiğinin şuurunda olup, üzerinde koyu bir tahakküm kurmaya çalışan hormonlu yapıların ilham ettiği her türlü yapay endişelerden uzak kalanlar…

Ümmeti ümmet yapan öz değerlerinden uzaklaştırarak asıl’dan koparan, devedeki tüy adedince mebzul miktardaki fasit görüş, ideoloji, grup, hizip, merci gibi engelleri ayıklayıp bertaraf edebilen basiret sahipleri…

Ne üzerine olacağı belli olmayan bir ‘vahdet’ naifliğine kapılanları tevhid davetinin zihinlere berraklık ve ruhlara dinginlik veren sarsıcılığıyla uyandırmaya çalışan tevhid münadileri…

Tevhid daveti karşısında katılaşan kalplerin sadra şifa merhem gibi güzel ahlak ve hilm ile yumuşaması için gayret gösteren dava erleri…

Tağuti düzenlerde şirk sisteminin onay verdiği, nitelikleri belirlenmiş ve akredite edilmiş ‘Gönüllü Tağut Adayları’ arasından, devam edegelen tahakkümü sürdürecek yeni tağutlardan yüz çeviren doğru sözlü salih müslümanlar…

Allah’ın emri olan tesettürü, Allah’ın yetki ve otoritesini gasp eden her renkten tağutların şirkini setretmek için kullananlara buğzeden mütesettir anneler, bacılar…

Marufla amel eden, kötülükten uzak duran, hayra çağırıp nefsini koruyan muslih müminler…

Dünyayı ahirete tercih etmeyenler, heva ve hevese uymayanlar, sapkın ve saptırıcı önderlere itaat etmeyenler ve her konuda bir görüş belirtip nefsini tartışmalara hedef kılmayanlar…

Allah yolunda bir günlük ribatın başka yerlerde geçen bin günden daha hayırlı olduğu şuuruyla ‘Hayye ale-l cihad!’ çağrısına icabet edenler….

Fisebilillah, cihad yolunda yürüyüp de başından ayakkabısına kadar bulandığı tozlar ile cehennem dumanının kesinlikle bir araya gelmeyeceği muştulanan mücahidler…

Biri Allah subhanehu ve teâlâ korkusundan ağlayan, diğeri de Allah yolunda nöbet tuttuğu için kendisine cehennem ateşinin asla dokunmayacağı gözlerin sahipleri….

Evinde oturduğu halde Allah subhanehu ve teâlâ yolunda cihad edenlere mali destek ve yardımda bulunarak, her bir liraya karşılık yedi yüz kat ecir alan dünyanın en karlı ticaret erbabı cömert Müslümanlar…

İlk önce bağışlayanlardan, cennetteki yerini görenlerden, Feza-i Ekber’den (Kıyametin dehşetinden) emin olanlardan, başına; dünya ve içindekilerden daha değerli olan yakuttan bir taç giyenlerden, yetmiş iki (ceylan gözlü) huri ile evlendirilenlerden ve akrabalarından yetmiş kişiye şefaat etme hakkı verilenlerden olmak isteyen, Kerim olan Allah’ın kulları…

Cihad meydanında tek başına kaldığı halde küfür ordusuna karşı savaşmaya devam ederek şehit olup Aziz ve Celil olan Allah’ın kendisinden hoşnut olarak meleklere: “Kuluma bakın! Katımda olan mükafatı arzulayıp (azabımdan da) sakınarak savaş alanında kanını akıttı” diye buyurarak methettiği fedailer…

Devenin sütü memelerine inecek bir süre dahi olsa Allah’ın izniyle kendisine cennetin vacip olmasına kifayet edecek kadar Allah yolunda cihad etmek izzetine ulaşan bahtiyarlar…

Bağışı bol Rabbimizin hoşnutluğuna ve cennetlere ulaşmada yürünecek yolun, kılıçların gölgesiyle gölgelendiği şuurunda olup gereğini yapan kalender muvahhidler…

Allah yolunda bir mücahidi techiz edip geride kalan çoluk çocuğunun da ihtiyaçlarını karşılayarak bizzat cihada katılmış gibi sevap kazanan Ebu Bekir radıyallahu anh yürekli güzel insanlar…

Şirk, küfür ve zulmü ortadan kaldırıp yüce Allah’ın dinini tüm yeryüzüne hakim kılmak için cihad etmeden veyahut cihada niyetlenmeden ölmeyi bir tür münafıklık olarak telakki eden hulus-i kalp sahibi Müslümanlar…

Asrımızda gittikçe yaygınlaşan bir tür ‘itikad kanseri’ demokrasi ve diğer şirk ideolojilerini tanıyıp onlardan uzaklaşan, iyne alışverişi yapmaktan ve banknotlara esir olmaktan kaçınan özgür ruhlu serfiraz müminler…

Dinini asalet, takvayı şeref ve güzel ahlakı da hasenat olarak görüp cesaretleriyle cihad meydanlarının ziyneti olan serdengeçti mücahidler…

Şer’an mazur oldukları için mücahidlerin her yürüyüşünde, katettikleri her mesafede ve harcadıkları her kuruşta pay sahibi olan muhlis kardeşler…

Her biri cennet bahçesi olan zikir halkalarında yahut her oturup kalktığında, yürüdüğünde, yattığında ve cihad meydanında düşmanla karşılaştığında dahi dili daima Allah’ın zikriyle ıslak olan diri kalp sahibi müferridler (Allah’ı çokça ananlar)…

Kendisine rahmet kapılarını açan, düşmanlarından kurtaran, rızkı bollaştıran, Rabbe yakınlaştıran ve ibadetin ta kendisi olan duaya, asla reddedilmeyecek cihad meydanlarında ve en sıkıntılı anlarında yapışan ümmetin medar-ı iftiharı cihad yurdu sakinleri…

Etrafı beton, demir ve beni âdem suretindeki et-kemik yığınlarıyla sarıldığı halde bütün hücreleriyle, an be an alıp verdiği soluklarıyla, hasret duyguları ve dualarıyla mücahidlerle beraber ovalarda gezinip dağları tırmanan, nehirlerle akıp dimdik vadileri aşan, sokaklara dönüp caddelere taşan Yusuf’un aleyhisselam mahpus ve mahzun yarenleri…

Canberra’dan İstanbul’a, Türkistan’dan Amerika’ya, Celalabad’dan Mogadişu’ya, Özbekistan’dan Libya’ya dünyanın birçok ülkesinden tevhid davası uğruna vakitlerini, mallarını, ilimlerini, tecrübelerini ve hayatlarını Aziz ve Celil olan Allah’a takdim etmek için cephelere koşan iman ve şecaat timsali yiğitler…

Sabrederek, mükafatını umarak, kaçmayarak, sağlam bir iman ile düşmanla karşılaşıp Allah’ın vaadini doğrulayarak, savaşıp şehid olduktan sonra cennette şehitliğin yüksek mertebesini gördüğü için dünyaya on kere dönüp her seferinde de öldürülüp şehid olmaya iştiyak duyan aziz İslam bahadırları..

Allah’ın zimmetinde ve himayesinde olmak, kabir fitnesinden ve cehennem azabından korunmak, merhamet olunup bağışlanarak en güzel selam ile hoş karşılanıp müjdelenmek isteyen; gözleri Nebiler yurduna dikilmiş müştak gönüller…

Toplumu kuşatan şirk ve küfürden yüz çevirip muvahhid olarak göklerin ve yerin yaratıcısı Allah’a yönelerek her türlü söz ve davranışlarını, namazını, ibadetlerini, varlığını ve hayatını Vahidu’l Kahhar olan Allah’ın davasına adayan serendaz müslümanlar…

Allah’ın subhanehu ve teâlâ vaatlerine karşı kendisine değer biçip Allah düşmanlarına karşı direniş ve hücum gücüyle büyüklüklerini ortaya koyarak Peygamber’e sallallahu aleyhi ve sellem ve sıddıklarla yoldaş olmaya namzet yirmi birinci yüzyılın asalet nesli…

Müjdeler olsun size.

Müjdeler olsun.

Kardeşlerim…

Bize bağışladıklarından ötürü Allah’a hamd, efendimiz Muhammed’e sallallahu aleyhi ve sellem, pak ehlibeytine, seçkin ashabına ve “.. Allah’tan yardım ve yakın bir fetih…” (61/Saf, 13) ile müjdelenen mücahidlere selam olsun…

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver