Çocukluk Aşıları ve Hastalıkları

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve selam, âlemlere rahmet olarak gönderilen Muhammed’in üzerine olsun.

Bu yazımızda, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) ülkelerin enfeksiyonlarla karşılaşma potansiyellerini göz önüne alarak önerdiği(!) ve Sağlık Bakanlığı’nın da bu doğrultuda uygulamakta olduğu, gebeliğin 4. ayından başlayıp, ilkokul dönemine kadar devam eden ve ücretsiz olarak uygulanan aşı takvimini ele alacağız.

Bu aşı takviminde, anne karnından başlayarak tüm aşıları zamanında yapılmış 1 aylık bir bebek toplam 36 doz aşıya maruz kalmış olur. Aşılardan bazıları tek başına verilirken bazıları da kombine edilmiş halde 3’lü, 5’li karmalar şeklinde verilmektedir.

Önemsiz zannedilse de aşıları vurulurken çocukların yaşadıkları korkular, onlara psikolojik bir travma yaşatmaktadır. Düzenli aralıklarla yaşadıkları travmalar sonrası çocukta korku, anne/babaya güvensizlik gibi durumlar bilinçaltlarına işlenmiş olur.

Bu aşılar; Hepatit A (2 doz), Hepatit B (3 doz), Verem (1 doz), Difteri (4 doz), Boğmaca (4 doz), Tetanoz (6 doz), Polio (6 doz), H. İnfluenza B (4 doz), Pnömokok (4 doz), Kızamık (1 doz), Kızamıkçık (1 doz), Kabakulak (1 doz) ve Suçiçeği’dir (1 doz).

Bu aşılar, +2° ile +8° ısı aralığı dışında kendi özelliklerini koruyamaz ve tamamen bozulurlar.

Bu ısı aralığında kalmalarını sağlamak için ‘soğuk zincir’ sistemi kullanılır.

Soğuk zincir sistemi, aşıların üretiminden kişiye uygulanıncaya kadar sürekli onu uygun şartlar ve ideal ısıda tutan insana ve malzemeye ihtiyaç duyar.

Soğuk zincir malzemeleri:

  • Aşıların nakledilmesinde kullanılan kaplar (özel yapım aşı nakil kapları ya da koliler)
  • Nakliye araçları
  • Termometreler ve ısı izlem-kayıt cihazları
  • Soğuk odalar, buzdolapları veya derin donduruculardır.

Her buzdolabının o andaki sıcaklığını rutin olarak ölçen termometre ve yedek termometreye ihtiyaç vardır. Ancak bu yeterli değildir. Termometrelerin doğru çalışması düzenli denetleniyor mu, istenen ısıya ayarlanabilen -(+)2° / (+)8°- dijital ekranlı derin dondurucular kullanılıyor mu ve aşılara bakmakla yükümlü hemşire veya personelin dondurucunun kapağını unutup açık bırakmasına veya mesai saatleri dışında yaşanan elektrik kesintileri gibi durumlara ne derece dikkat ediliyor?

İşte aşıların bozulmamasını sağlamak bu kadar çok hassasiyet gerektiren bir durum iken, bu soğuk zincir sisteminde iştirak eden insanlar, malzemeler, ortamın şartları ne kadar güvenilir?

Aşılarla olan meselemiz, elbette ki soğuk zincirin kırılmasına dair endişelerimizin olması değildir. Aşılar sütten çıkmış ak kaşık dahi olsalar, böyle hassas ve her an bozulmaya yüz tutmuş olmaları bile onlardan sakınmak için yeterli bir gerekçedir.

Aşılarla ilgili ilk yazıda da belirttiğimiz gibi; aşılarla ilgili uzun dönemde güvenli olup olmadıklarını test eden deney ve çalışmalar yapılmamaktadır. 5 gün ila 2 hafta gibi oldukça kısa bir dönemi kapsayan deneylerde test edilen aşıyı olmuş denekler, başka bir aşı vurulmuş deneklerle karşılaştırılmaktadır. Teknik olarak deneylerde aşısız bir grupla karşılaştırılma yapılması gerekir. Bizzat aşı üreticileri tarafından ya doğrudan yapılmakta ya da dolaylı olarak yönlendirilmekte olan bu tip deneylerde tam olarak hangi protokollerin takip edildiğini kesin olarak bilmek güçtür.

Merck İlaç Ecza ve Kimya Tic. A.Ş. firması eski çalışanlarından Scott Cooper, satış temsilciğini yaptığı firmanın üretmiş olduğu aşıları şu an 24 yaşında olan çocuğuna doğumundan beri hiç yaptırmadığını ve çocuğunun yaşıtlarından çok daha sağlıklı olduğunu itiraf ediyor. ( https://www.youtube.com/watch?v=7YVPkCQxqz4)

Aynı ilaç firmasının (Merck) üst düzey biyokimyagerlerinden Kurt Romondt, evinde gizli bir uyuşturucu laboratuvarı ile tecavüz hapı olarak da bilinen bir hapın hammaddesini üretmek suçu ile 18 Haziran 2015 tarihinde yakalanıyor. ( http://www.dddmag.com/news/2015/06/merck-biochemist-arrested-charged-running-ghb-lab-his-home)

Aşılar ve Hastalıkları

Hepatit B

Allah’ın subhanehu ve teâla bize büyük nimeti olan bebeklerimizin doğumundan hemen sonra, aldıkları ilk nefesleriyle beraber onlara vurulan ilk aşı, Hepatit B aşısının ilk dozudur. İkinci dozu, bebeklerin doğumundan 1 ay sonra, üçüncü dozu da 6. ayın sonunda yapılmaktadır.

Hepatit B aşısı; karaciğerin viral enfeksiyonu olan Hepatit B virüsüne (HBV) karşı korunma gerekçesiyle uygulanmaktadır. Hepatit B aşısını adeta ilk kanser aşısı olarak lanse etmeleri, bilimsel geçerliliği sorgulanması gereken, oldukça yanıltıcı bir promosyon taktiği olmaktan öteye geçememektedir.

Bu HBV vücuda nasıl bulaşır? Vücutta neler yapar? Görülme riskleri nelerdir? İnşallah tüm bu sorulara cevap bulduktan sonra bu aşının ne kadar gerekli/gereksiz olduğunu daha iyi anlamış olacağız.

Hepatit B virüsü bulaşma riskinin yüksek olduğu durumlar;

Hepatit B virüsü (HBV) kan youluyla ve cinsel yolla yayılır,

Hepatitli kan ve kan ürünleriyle temas ve transfüzyon (kan nakli),

Hepatitli kanın iğne, enjektör, bisturi, sonda, endoskop vs. kullanımı sonrası temas olması,

Hemodiyalize giriyor olmak (böbrek yetmezliği olan),

Damardan uyuşturucu kullanımı,

Ağız veya diş cerrahisi geçirirken kullanılan malzeme,

Akupunktur, dövme, kulak delme, traş, diş fırçası, manikür; bu virüsün bulaşma yollarındandır.

Virüs bulaştıktan sonraki ilk 6 aylık döneme akut HBV, 6 aydan sonraya ise kronik HBV denir. Hastalık bulaştıktan sonra belirtileri arasında gribi andırabilecek hâlsizlik, iştah kaybı, bulantı, kusma, düşük ateş, ishal, kas ve eklem ağrısı bulunur. Hepatit B virüsü bulaşan kişilerin ancak yaklaşık %20’sinde tanının konulmasını sağlayan en belirgin belirti, ciltte ve gözlerde sarılık görülür. Sarılık 3-10 gün sürer. Destekleyici ve belirtiye yönelik tedavi uygulanır; burada önemli nokta, çoğu kez 4-8 hafta içinde enfeksiyondan iyileşmenin tamamen sağlandığıdır.

Bazı hallerde bu hastalığı kapmış kişiler virüsü taşıdıkları halde bu belirtilerin pek azını, hatta hiçbirini göstermez. Akut Hepatit B genellikle birkaç ay içinde vücuttan kendi kendine temizlenir. Çoğu hastanın hastane yatışı gerekmez ve %95’i tamamen iyileşir; hastalığa karşı ömür boyu bağışıklık kazanmış olurlar.

Hastalığı kapanların %50’si belirti geliştirmez; iyileşerek ömür boyu bağışıklık kazanır (bu kişiler hastalığı geçirdiğini bile fark etmez),

Hastalığı kapanların %30’u sadece grip benzeri belirtilerle hastalığı tamamen atlatır; ömür boyu bağışıklık kazanır,

Hastalığı kapanların %20’si Hepatit B tanısı almalarına neden olacak belirtileri (bulantı, kusma, sarılık, artmış karaciğer enzim değerleri) gösterir, yani kendini doktora gidecek kadar hasta hisseder,

Belirti geliştiren bu %20’lik kesimin %95’i hastalıktan tamamen iyileşir; ömür boyu bağışıklık kazanır.

Sonuç olarak, Hepatit B geçirmiş kişilerin yalnızca %5’ten az bir bölümü, kronik taşıyıcılık durumuna geçer. Bunların ise:

%75’i (toplam Hepatit B’li hastaların %3.75’i) belirtisiz ve aktif olmayan enfeksiyonla yaşamlarını sürdürür.

%25’i (toplam Hepatit B’li hastaların %1.25’i) karaciğer rahatsızlığı ve kanser geliştirir; bu rahatsızlıklar ise bulaştıktan 10 ila 30 sene sonra baş göstermektedir.

Anne babalara Hepatit B için verilen mesaj şudur: ‘Korunmasız (aşısız) bebekler, hastalığa yakalandıkları takdirde karaciğer yetmezliği geliştirebilir ve ölebilirler.’

Düzeltilmesi gereken bir diğer yanlış önermeyi de şöyle izah edebiliriz; Anne herhangi bir şekilde taşıyıcı değilse ve bebek HBV taşıyan kanla perkütan yolla (ciltten iğne ile) temas etmemişse HBV’nin bebeğe bulaşma riski yok denecek kadar azdır.

Hepatit B’nin; kişilerin sağlık durumları gözetilmeksizin ulusal çapta, riskli gruplar haricinde özellikle yenidoğanları aşılamayı gerektirecek bir sağlık sorunu olmadığını tüm veriler de göstermektedir.

Hepatit B kapmış kişilerin %80’i belirtisiz veya çok hafif belirtilerle bu hastalığı atlatıyor ve doğrudan bağışıklık kazanıyorken, %20’lik kısım olan ve hastalığı biraz daha ağır geçirenlerde asıl sorun, beslenme zaafiyeti ve buna bağlı olarak gelişen bağışıklık sistemi zayıflığıdır.

‘Selenyum eksikliği’nin Hepatit B enfeksiyonu ve karaciğer kanseri riskini büyük ölçüde arttırdığı bilinir. Çin’de toprağının selenyum bakımından fakir olduğu bilinen şehirlerdeki deneklerin diyeti selenyumla desteklendiğinde viral Hepatitlere ve karaciğer kanserine karşı önemli ölçüde koruma sağladığı tespit edilmiştir. Çin’de yapılan bir diğer çalışmada da şöyle denilmektedir: ‘Epidemiyolojik çalışmalar, toprakta düşük selenyum içeriğinin yöresel olarak yüksek Hepatit B enfeksiyonu ile ilişkisini ortaya koymaktadır.’

Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde yapılan toprak ve ürün analizlerinde de selenyum eksikliği ortaya konulmuştur; benzer şekilde İspanya ve Yunanistan, Avrupa’da selenyum eksikliğinin en fazla olduğu ülkelerdir. Türkiye HBV enfeksiyonu açısından orta endemisite gösteren bir ülke olmasına rağmen, Hepatit B enfeksiyonun yüksek endemisite gösterdiği Çin’de selenyumla ilgili yapılan çalışmalar (Çin’de yapılan çalışma: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2484394) basit bir gıda takviyesiyle enfeksiyonun büyük oranda önlenebileceğini ortaya koymuşken, Türkiye’de yetkililerin doğrudan ulusal bir aşılamaya geçmesi ve halkı bu tip bilimsel bulgulardan haberdar etmemesi, son derece düşündürücüdür.

Hepatit B aşısının içeriği;

Tüm aşıların içerisindeki maddeler, dört grupta toplanabilir:

Antijenler (aşılarda kullanılan ana bileşen olup mikropların zayıflatılmış hâli ya da hastalık yapıcı organizmanın fragmanı)

Besiyeri/Büyüme ortamı (Virüslerin üretilebilmesi için bir besiyerine ihtiyaç vardır)

Koruyucular (Genelde kullanılan Thimerosal -cıva-) ve antibiyotikler (En sık kullanılan Neomisin)

Adjuvanlar (Antijen salınımını yavaşlatarak, antijen sunan hücrelerin antijeni alma kapasitesini artıran maddelerdir. Aşılarda en sık kullanılan adjuvan; alüminyumdur.) (Alüminyum tuzları şeklinde)

Süspansiyon sıvısı (Tüm bunları bir arada tutup enjekte etmek için kullanılır.) ( Aşı üreticisi Sanofi Pastuer’in aşı kitabı)

Hepatit B aşısının piyasa adı Engerix B aşısıdır. Aşının kutusunda bulunan prospektüsünde;

Eksipiyan listesinde (adjuvan): Alüminyum hidroksit, Polisorbat 20 ( Temizlik ve kişisel bakım ürünlerinde kullanılan ve toksik/zehir etkisi olan bir yağ çözücüdür.)

Besiyeri/büyüme ortamı: Maya hücrelerine veya Chinese Hamster yumurtalık hücrelerine yerleştirilerek üretilir. ( Aşı üreticisi Sanofi Pastuer’in aşı kitabında) (Engerix B güncel prospektüsünden çıkarılmış, en son gördüğüm 2014’ün başlarına kadar yazılıydı. Niye çıkarıldığıyla ilgili bir bilgim yok ama zararlı olduğu kanaatinden sonra aşının içeriğinden çıkarıldığını iddia edenler var. Öyle ise eğer, şimdiye kadar bu aşıdan uygulananlar göz ardı edilerek hiçbir açıklama yapılmaksızın çıkarılmıştır. Üstelik Hepatit A prospektüsünde ise, aşının içeriğinde Polisorbat 20 hâlen yazılmaktadır.)

Seyrek görülen yan etkileri: Bulantı/Kusma, karaciğer fonksiyon testlerinde anormal değerler, kas ve iskelet sistemi ağrıları,

Çok seyrek görülen yan etkileri: Paralizi (Felç), Nöropati (sinir hasarı), Multipl Skleroz (MS), Ensefalit, Ensefalopati (Beyin Hasarı), Trombositopeni (Karaciğerde trombosit yetmezliği), Vaskülit (Damarda hasar) gibi istenmeyen etkileri görülebilmekte.

Aşı vurulmadan aşılar hakkında hiç bilgilendirilmeyen ebeveyne aynı zamanda aşı sonrası istenmeyen etkiler (ASİE) genelgesi hakkında yani istenmeyen etkilerin rapor edilmesi ve kayıt altına alınması ile ilgili de herhangi bir bilgi verilmemektedir. Aşıdan sonra aile hiçbir şekilde gelişebilecek olası durumu bildirip, tespit edemeyecektir. Durum Avrupa ve Amerika’da böyle değil, aksine mağdurlar aşı üreticilerini mahkemelere verip, milyonlarca dolar tazminat almaktadırlar. (http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-6694/asi-sonrasi-istenmeyen-etkiler-genelgesi.html)

Hepatit B aşısı ve diğer aşılarla ilgili ilaç prospektüslerinde ciddi reaksiyonlar minimize ve hatta inkâr edilse de, dünyanın dört bir yanındaki tıp ve bilim dergilerinde yayımlanmış pek çok bilimsel çalışma (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1754158/ *http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1663612/?page=1) ve FDA’ nın Aşı Sonrası İstenmeyen Etkiler Sistemi’ne (ASİE/VAERS) sıklıkla bildirilen şikâyetler ( https://vaers.hhs.gov/data/index) tüm bunları ve başka birtakım rahatsızlıkları da teyit eder niteliktedir.

Hepatit A

Hepatit A aşısının ilk dozu bebeğin 18. ayında, ikinci dozu ise 24. ayın sonunda uygulanmaktadır. Bu aşı da karaciğerin viral enfeksiyonu olan Hepatit A virüsüne (HAV) karşı yapılır. Bu virüs, oral-fekal yolla (tuvalet sonrası ellerin yeterince temizlenmemesi nedeni ile), kişiler arası temasla, virüs bulaşmış su veya bu suda yıkanmış yiyeceklerle bulaşır. Çiğ veya az pişmiş yiyeceklerden bulaşır. Risk grubunda olanlar ise; çocuk bakıcıları, yuvalar, bakım evleri (kalabalık ve sürekli birlikte yaşam), mesleki maruziyet (sağlık personeli), canlı HAV virüsü ile çalışan laboratuvar personelleri…

Hepatit A aşısının piyasa adı; ‘Havrix Ped’dir.

Havrix Ped prospektüsünde ( http://www.ilacprospektusu.com/ilac/78/havrix-ped-720-mcg-1-enjektor); formaldehit ( Formaldehit: Proteinler ile suda çözünmeyen bileşikler meydana getirdiğinden, zehirlidir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Formaldehit), alüminyum hidroksit ve Polisorbat 20 (temizlik ve kişisel bakım ürünlerinde kullanılan ve toksik/zehir etkisi olan bir yağ çözücüdür) dikkat çeken içeriklerdendir.

Besiyeri/Büyüme ortamı: İnsan hücresinde çoğaltılmıştır (Kürtaj edilmiş bebeğin dokusu kullanılır.)

Hepatit A virüsü bulaşan hastada oluşan belirtiler;

Özellikle çocuklarda tamamen belirtisiz olabilir. Erişkinlerin dörtte üçünde ise belirti vardır ve bunlar birkaç gün sürer.

HAV enfeksiyonuna özgü olmamakla beraber şunlar görülür:

Gözlerde sararma

İdrarda koyulaşma

Hâlsizlik

İştahsızlık

Bulantı, kusma

Karın ağrısı

Ateş

Bulaşıcılığı, belirtiler çıkmadan bir hafta önce ve hastalık dönemi boyuncadır. Belirti olmayan kişilerde virüs, dışkı ve vücut çıkartıları ile bulaşabilir. Dünyada viral enfeksiyonların en sık ve hafif geçirilenidir. Dünya genelinde yılda 1.5 milyon insan bu enfeksiyona yakalanmaktadır. Hepatit A virüsü karaciğerde kronikleşmez ve hastalık iyileştikten sonra ömür boyu bağışıklık kazanılmış olur. Enfekte olmuş hastaların % 50’sine yakın bir kısmında hastalığın bulaştığı hiç fark edilmemekte ve hastalanmadan (belirtisiz) geçirilmektedir. Diğer hastalar ise yukarıdaki belirtilerden birini veya birkaçını aynı anda yaşayabilir, çok nadir hâllerde ise hasta, karaciğer yetmezliğine girebilir. Bu durum daha çok alkoliklerde, karaciğerde başka nedenlerden dolayı harabiyet olanlarda görülmektedir.

Özellikle bebeklerin altlarını değiştirdikten sonra daha hijyenik olması ve bebeğin enfekte olmaması için, annelerin itina ile ellerini yıkamaları tavsiye olunur. Çocuklarda tuvalet eğitimine dikkat edilmeli ve yiyecekleri iyice yıkanmalıdır.

HAV enfeksiyonu genel itibariyle iyiye gidiş gösteren bir hastalıktır. Bu nedenle hastalığın kendisine özgü bir tedavi yaklaşımı yoktur. Tedavi, hastanın dinlenmesi ve hastalık bulgularının olduğu dönemde uygun diyetle beslenmesinden ibarettir.

Engerix B prospektüsünde; Engerix B’nin gebelikte kullanımı ile ilgili yeterli bilgi mevcut değildir. Bununla birlikte bütün inaktif viral aşılarda olduğu gibi fetusa zarar vermesi beklenmemektedir. Engerix B gebelik döneminde kesin bir nedenle gereksinim duyulduğu durumlarda olası avantajları, fetüse olan olası risklerinden fazlaysa kullanılmalıdır. ( http://www.ilacprospektusu.com/ilac/78/engerix-b-20-mcg-1ml-1-flakon)

Havrix Ped prospektüsünde, Havrix aşısının gebelikte kullanımı ile ilgili yeterli bilgi mevcut değildir. Bununla birlikte bütün inaktif viral aşılarda olduğu gibi fetusa olan riski yok denecek derecede azdır. Havrix, gebelik döneminde ancak kesin bir nedenle gereksinim duyulduğu durumlarda kullanılmalıdır.

Dikkatinizi şu yazılana çekmek isterim:

Öncelikle gebelikte bebeğin gelişimi üzerinde etkisi değerlendirilmemiştir deniliyor, ardından hiç çalışma yapılmadığını belirttikleri böylesi önemli bir durumu hiçbir ilmî dayanak olmaksızın, tüm inaktif viral aşılar gibi bebeğe riski yok denecek kadar azdır deniyor.

Eğer gebelikte kesin bir nedenle gereksinim duyulursa, ‘Bebeğe riski yok denecek kadar azdır’ deyip sonra da ‘Gereksinim duyulduğu durumlar’ deniyor yani kısaca en ufak bir avantaj dahi, ‘yok denecek kadar az olan risk’in yanında tercih edilsin denmiş oluyor. Peki gerçekten durum bu kadar basit ve masum mu?

Amerika’da, gebelerde Hepatit A ile kombine Hepatit A+B aşılarının yan etkilerinin takip edildiği bir çalışma yapılıyor. ( http://www.ajog.org/article/S0002-9378(13)02247-3/abstract?rss=yes)

Bu aşılar gebelikte ne kadar güvenli(!) diye yapılan bu çalışmaya gönüllü katılan gebe kadınlar, hangi akla hizmet böyle bir riske girmişler anlaşılır gibi değil.

Burada dikkatinizi çekmek istediğim önemli nokta, Aşı Yan Etki İzleme Sistemi (VAERS)’nin pasif izlem sistemi olduğu, yani geri bildirimlerin tamamen gönüllülük esasına göre yapıldığıdır.

Hekimlerin çoğunlukla yan etkileri aşıya bağlamama eğilimi malumken, zaten CDC (Amerika Hastalık Kontrol Ve Koruma Merkezi) ve FDA’in (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) de kabul ettiği gibi bu sisteme, aşı reaksiyonlarının ancak %1’i, en iyi ihtimalle de %10’u bildirilmekte.

Çalışmanın izlem sonuçları:

VAERS; bu aşılanmış gebe kadınlardan 139 istenmeyen etki (İE) bildirimi alıyor; bunlardan %5’inde (yani 7 kişi) ağır reaksiyon gelişiyor; anne veya bebek kaybı yaşanmıyor.

Deneye katılanların 65’inde (%46.8’inde) istenmeyen etki yaşanmıyor.

Hepatit A ve Hepatit A+B aşılaması sonucunda hamilelikle ilgili ortaya çıkan en belirgin sonuç düşük oluyor ve 15 gebede (%10.8) görülüyor.

Bir diğer sonuç kürtaj; 10 gebede (%7.2) anne veya bebeğin ileride yaşayabileceği tıbbi sorunlar nedeniyle gebelik kontrollü şekilde sonlandırılıyor.

Gebelerin 7’si (%5’i) ise prematüre (erken) doğum gerçekleştiriyor.

Bunun dışında, gebelerin 3’ünde idrar yolları enfeksiyonu, bulantı, kusma görülüyor.

Ve annesi gebelikte Hepatit A aşısı almış 1 bebekte ameli (bebeğin doğuştan bacaksız olması) görülüyor.

Peki, bu bulgulardan bize aşıları dayatanlar, hekimler/bilim adamları ne sonuç çıkarıyor?

‘Bu VAERS bildirimlerine göre Hepatit A veya Hepatit A+B aşısı olmuş gebelerde veya bebeklerinde öyle endişe uyandıracak bir İE görülmemiştir.'(!)

Önceleri gebelere hiçbir aşı yapılmazken şimdi çoklu ve kombine aşılar bu en hassas döneme yığılıyor. Düşünün, gebelere cıva dolu grip aşısı, tetanoz aşıları, boğmaca, difteri aşıları ve şimdi de Hepatit A ve Hepatit B aşıları öngörülecek! Amerika’da yapılıyorsa elbette Türkiye de peşinden gidecek.

Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver