Büyüdüm/Küçüldüm

Çocuk eğitimine dair her yazı her kitap ufkumuzu açıyor. Yeni şeyler öğrenmenin hazzı, hatalarımızı fark edip bunları terk etmenin mutluluğu tarif edilemez; fakat bu sırada bir gerçeklik tam karşımıza dikilmiş duruyor: Öğrendiğimiz bilgileri pratiğe dökememek… Duvara tosluyoruz işte o anda. Bocalıyoruz. Ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Bunun sebebi, öğrendiklerimizi içselleştirecek zamanımızın olmamasıdır. Okuyoruz, anlıyoruz, unutuyoruz… Hem de hızlıca. Ya da biz yapmamız gerekeni biliyoruz; ama “Ne derler?” korkusundan, itibara toz kondurmama aşkından, bildiğimizi uygulayamıyoruz.

Tüm bunlara iki şey çözüm olabilir: Hatırlatıcılar ve itibarımız yerine evladımızı düşünmek…

Her birimiz kendi nefsimizi hesaba çekerek itibarımızı mı yoksa evladımızı mı daha çok düşündüğümüzü kontrol etmeli ve gerekeni yapmalıyız. Böylelikle çözümün yarısını gerçekleştirmiş olacağız.

Peki, nedir çözümün diğer yarısı olan “Hatırlatıcı”?

Hatırlatıcı, öğrendiğimiz bilgileri ister sembollerle ister kısacık, iki kelimelik emir kipinde kurduğumuz cümlelerle yazıya dökmek ve onu görünür bir yere asmaktır. Bir de belli aralıklarla yazdıklarımızın başına geçip onları okumaktır.

Örnek üzerinden ifade edecek olursak çocuklar yedi yaşına kadar hayalle gerçek arasındaki farkı bizim kadar ayırt edemez. Hikâye anlatır ve bunları “gerçek” gibi görürler.

İşte bu bilgiyi “Hayal kurar!” veya “Hayalleri yalan değildir!” şeklinde kodlayabiliriz. Daha sonra bu notları görünür bir yere asıp belirli aralıklarla tekrarladığımızda unutmayacak ve böylece çocuğumuzun abartısını yalancılıkla itham etmeyeceğiz inşallah.

Öyleyse bundan sonra çocuk eğitimi ile alakalı her ne okursak okuyalım altını çizerek değil, “not” alarak okuyalım.

Şimdi gelelim yedi yaş özelliklerine:

Yedi yaş “akıl çağı”dır. Nedenler, niçinler, evren, yaşam, ölüm hakkındaki soruların arttığı bir dönemdir. Tüm bu meraklı sorular daha küçükken de sorulmuştu; fakat cevaplar sınırlıydı. İşte şimdi her şeyi daha iyi anlayabileceği bir zaman diliminde! Öyleyse ebeveyn bu soruları yanıtlamalı ve çocuğunun seviyesini göz önünde bulundurarak ona uygun cevap vermelidir. ”Uygun cevap nedir?” diye sorarsanız Özkan Öze’nin, gerek Allah gerek ölüm gerek de Peygamberlerle alakalı sorulan tüm sorulara cevap vermemizi kolaylaştıran kitaplarını tavsiye ederiz. Tüm cevaplar orada…

Bu dönemde beynin sözel bölümleri gelişir. Dil daha etkin şekilde kullanılır. Çocuk kolayca öğrenir.

Kelime hazinesi zenginleşir.

Çocuk artık espri ve iğnelemeleri anlamaya başlar.

Beynin ön frontal bölgesi (irade merkezi) daha da gelişir.

Bu yaşta daha az benmerkezci düşünmeye başlar, yani “O, benim!” “Vermem!” “Paylaşmam!” evresi gitgide azalır. Bunu desteklemek için rol model olmaya özen göstermeli; başkalarını düşünmeyi, bunun insana ne kadar da iyi geldiğini yavrularımıza göstermeliyiz.

Mantık kurma ve olaylara başka açılardan bakma yeteneği kazanır.

Akıl ve niyetle hareket etme kabiliyeti kazanır; yani önceden daha dürtüsel davranırken, her aklına geleni yaparken şimdi yavaş yavaş düşünceleri eler; ancak hâlâ ahlak ve ahlaksızlık kavramları sorunludur. Hata yapar.

İyiyi yapmayı arzular. Birinci, en iyi, mükemmel olmak ister. Kötü davrananları eleştirir; fakat aynı hatayı kendisi de tekrarlayabilir. Zira büyümüştür; ama hâlâ küçüktür.

Bağımsız olmak ister. Bu sebeple eşyalarını kendisinin hazırlamasına, ne giyeceğini seçmesine imkân tanıyalım.

Başarmayı sever. Ev işlerinde bu özelliğini kullanıp yapabileceği ve biraz da zor olan işleri yapmasını isteyelim. Kendisini sınamış olacaktır. Ayrıca evin işlerine dahil olmak, onda “aileye ait olma” yani “aidiyet” hissini de pekiştirecektir.

Okula başlama ve okuma yazma öğrenme yaşıdır. Öğrendikleri, evde pekiştirilmelidir.

Bu dönemde çokça dalgın veya unutkan olabilirler. Eşyalarını sürekli unutabilirler. Hatırlatmakla yetinilmelidir. Ne demiştik: Yedi yaşındaki çocuklar büyümüştür; ama hâlâ küçüktür.

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver