1. Ünite: Zaman ve Mekân Açısından Kur’an’ın Nüzulu ile Alakalı Meseleler -3

 

Allah’a hamd, Rasûlü’ne salât ve selam olsun…

Zemzemi, bundan önceki bölümlerde Ulumu’l Kur’an’a has olan bazı meseleleri zikretmişti. Bu bölümde ise, altı ünite ve bunların altında toplanmış olan elli beş bölümü anlatmaya başlayacak. Bu yazımızda birinci ünitenin birinci ve ikinci bölümünü incelemeye çalışacağız. Bunlar Mekki ve Medeni ayetler meselesidir.

Zemzemi der ki:

العِقْدُ الأَولُ: ما يَرجعُ إلى النُّزُولِ زَماناً ومكاناً

وهو اثنا عَشَرَ نوعاً

الأولُ والثاني: المكيُّ والمَدنيُّ

 ١٧ مَكِّيُّهُ ما قَبْلَ هِجْرَةٍ نَزَلْ … والمَدَنِيْ مَا بعدها، وإِنْ تَسَلْ

١٨ فَالمَدَنِيْ أَوَّلَتا القُرْآنِ مَعْ … أَخِيْرَتَيْهِ، وكذا الحَجُّ تَبَعْ

١٩ مائِدَةٌ، مَعْ مَا تَلَتْ، أَنْفَالُ … براءَةٌ، والرَّعْدُ، والقِتَالُ

٦٠ وتَالِيَاها، والحَدِيْدُ، النَّصْرُ … قِيامَةٌ، زَلْزَلَةٌ، والقَدْرُ

٦١ والنُّورُ، والأَحْزَابُ، والمُجَادِلَةْ … وَسِرْ إلى التَّحْرِيْمِ وَهْيَ داخِلَةْ

٢٢ وما عَدا هَذا هُوَ المَكِيُّ … على الَّذي صَحَّ بهِ المَرْوِيُّ

1. Ünite: Zaman ve Mekân Açısından Kur’an’ın Nüzulu ile Alakalı Meseleler

Bu on iki bölümden oluşmaktadır.

Birinci ve İkinci Bölüm: Mekki ve Medeni

17. O’nun (Kur’an’ın) Mekki olanları hicretten önce inenlerdir.

Medeni ise, hicretten sonra inendir. Şayet sorarsan;

18. Medeni; Kur’an’ın ilk iki suresi (Bakara ve Âl-i İmran) ile birlikte,

Son iki suresi (Nas ve Felak), aynı şekilde Hac Suresi buna tabidir.

19. Maide, ondan sonra gelen (Nisa), Enfal,

Berae (Tevbe), Rad, Kıtal (Muhammed),

20. (Kıtal’den) sonra gelen iki sure (Fetih ve Hucurat), Hadid, Nasr,

Kıyamet, Zelzele (Zilzal), Kadr,

21. Nur, Ahzab Mücadele,

(Mücadele’den) Tahrim’e doğru ilerle, o da (Tahrim de) buna dahildir.

22. Bunun dışında kalanlar Mekki’dir,

Rivayet edilenlerden sahih olanlara binaen.

Şerh

Birinci ve İkinci Bölüm: Mekki ve Medeni

Yukarıdaki beyitlerde Zemzemi, Mekki ve Medeni’nin tanımını yapmış ve Medeni sureleri zikretmiştir. Bu konularla beraber bu bölümde dört meseleye değinilecektir:

1. Mesele: Mekki ve Medeni’nin tanımı.

2. Mesele: Zemzemi’nin Medeni olarak zikrettiği sureler.

3. Mesele: Mekki ve Medeni Sureleri tespit etmenin yolları.

4. Mesele: Mekki ve Medeni’yi bilmenin faydaları.

1. Mesele: Mekki ve Medeni’nin Tanımı

• Zemzemi dedi ki:

(مَكِّيُّهُ ما قَبْلَ هِجْرَةٍ نَزَلْ … والمَدَنِيْ مَا بعدها) ‘Mekki olanı hicretten önce inenlerdir. Medeni olanlar ise, hicretten sonra inenlerdir.’

Âlimler Mekki veya Medeni ayetlerin tanımı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Bu konuda üç görüş vardır:

1. Görüş: Mekki, hicretten önce; Medeni ise, hicretten sonra inen sure veya ayetlerdir. Hicretten sonra Rasûllullah Mekke’de iken nazil olan sureler de Medeni olarak isimlendirilir. Bu görüş Ulumu’l Kur’an konusunda çalışmaları bulunan eski âlimlerin cumhuruna aittir. Son dönemde âlimlerin üzerinde karar kılmış olduğu görüş budur. Bu âlimlere göre ölçü, hicrettir.

Örneğin; Tarık bin Şihab’ın, Ömer’den aktardığına göre;

أَنَّ رَجُلًا، مِنَ اليَهُودِ قَالَ لَهُ: يَا أَمِيرَ المُؤْمِنِينَ، آيَةٌ فِي كِتَابِكُمْ تَقْرَءُونَهَا، لَوْ عَلَيْنَا مَعْشَرَ اليَهُودِ نَزَلَتْ، لاَتَّخَذْنَا ذَلِكَ اليَوْمَ عِيدًا. قَالَ: أَيُّ آيَةٍ؟ قَالَ: (اليَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِينًا) قَالَ عُمَرُ: قَدْ عَرَفْنَا ذَلِكَ اليَوْمَ، وَالمَكَانَ الَّذِي نَزَلَتْ فِيهِ عَلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَهُوَ قَائِمٌ بِعَرَفَةَ يَوْمَ جُمُعَةٍ

“Yahudilerden biri ona şöyle dedi: ‘Ey müminlerin emiri! Sizin kitabınızda okuduğunuz bir ayet biz Yahudiler topluluğuna inmiş olsaydı, o ayetin indiği günü bayram edinirdik’. Ömer sordu: ‘Hangi ayet?’ Yahudi cevap verdi: ‘Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’dan razı oldum.’ ”  Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Biz bugünü ve bu ayetin Peygambere indirildiği yeri biliriz. Bu ayet Peygamber Arafat’ta ayakta beklerken Cuma günü indirildi.”

Bu rivayete göre, Maide Suresinin 3. ayeti Peygamber Arafat’ta iken, yani, Mekke’de veda haccını yaparken inmiştir. O zaman bu ayet hicretten sonra Mekke’de inmiştir. Ancak bu ayet Medeni bir ayettir.

Medeni bir sure olan Muhammed Suresinin 13. ayeti Veda Hacc’ında yani, Rasûlullah Mekke’de iken indirilmiştir. Fetih suresi ise, Hudeybiye antlaşması dönüşü Mekke ile Medine arasında indirilmiştir. Enfal Suresinin birçok ayeti Bedir bölgesinde inmiştir. Bunlar hicretten sonra indirildiği için Medeni olarak isimlendirilir. Bu konuda Kur’an’ın nazil olduğu mekâna değil, hicretten önce mi yoksa sonra mı indirildiğine itibar edilir.

• Racih olan görüş budur. Çünkü bu tanım; bir kural olarak bütün ayetlere tatbik edilebilir ve oluşması muhtemel sorunları ortadan kaldırır. Bu özelliğinden dolayı da bu görüş, âlimler arasında meşhurdur.

2. Görüş: Bazı âlimler Mekki ve Medeni ayetlerin indiği yere nisbeten belirlenmesi gerektiğini söylemişlerdir. Aynı zamanda bu âlimler Mekke civarına yakın olan Arafat, Mina, Hudeybiye gibi yerleri Mekke’ye; Bedir ve Uhud gibi yerleri ise Medine’ye dahil etmişlerdir. Yani, bir ayet Mekke ve civarında inmişse, ona Mekki; Medine ve civarında inmişse, ona Medeni denir. Bunun hicretten sonra veya önce olmasına itibar edilmez. Örneğin, yukarıda aktardığımız Maide Suresi 3. ayet bu âlimlerin yanında Mekki’dir.

• Bu görüş tercihe şayan bir görüş değildir. Çünkü bu görüşe göre Mekke, Medine ve civar bölgelerinin dışındaki yerlerde inen ayetlerin bir yere nispet edilmesi sorunlu bir hâle gelmektedir. Mesela, Allah şöyle buyurur:

وَسْئَلْ مَنْ أَرْسَلْنا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رُسُلِنا أَجَعَلْنا مِنْ دُونِ الرَّحْمنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ

“Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor, Rahman’dan başka kulluk edilecek ilahlar var etmiş miyiz?”

Bu ayet İsra gecesinde Peygamber göğe yükseltildiği zaman indirilmiştir. Bu görüşe göre, bu ayetin mekân olarak bir yere nispet edilmesi mümkün değildir.

3. Görüş: Bazı âlimler Mekki ayetlerin Mekke ahalisine hitap eden ayetler olduğunu; Medeni ayetlerin ise, Medine ahalisine hitap eden ayetler olduğunu söylemişlerdir. Yani, muhataba nazaran Mekki ve Medeni tespit edilir. Bu görüşü ise, şu esere dayandırmışlardır:

İbni Mesud dedi ki:

كُلُّ شَيْءٍ نَزَلَ: “يَا أَيُّهَا النَّاسُ” فَهُوَ بِمَكَّةَ، وَكُلُّ شَيْءٍ نَزَلَ:” يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا” فَهُوَ بِالْمَدِينَةِ

‘Kur’an’da ‘Ey insanlar!’ diye indirilen her ayet Mekke’de inmiştir. ‘Ey İman edenler!’ diye indirilen her ayet de Medine’de inmiştir.’

• Bu görüş iki sebepten dolayı tercih edilmez;

■ Kur’an’da sadece iki hitap bulunmamaktadır. ‘Ey Kitap Ehli…’ ‘Ey Nebi…’ ‘Ey Nuh…’ gibi hitaplar da vardır. Aynı zamanda hitap içermeyen ayetler de vardır. Böyle ayetlerin hangi kısma dâhil olacağı nasıl belirlenebilir? Doğal olarak bu tanım kapsayıcı bir tanım değildir. Bir tanımın da kapsayıcı olması gerekir.

■ Kur’an’daki hitaplar bu yönden incelendiği zaman ‘Ey İnsanlar!’ diye başlayan bazı ayetlerin Mekki değil, Medeni olduğu; ‘Ey İman edenler!’ diye başlayan bazı ayetlerin ise, Medeni değil, Mekki olduğu görülür. Mesela; Allah şöyle buyurur:

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذٖى خَلَقَكُمْ وَالَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız.”

Bakara Suresi ittifakla Medeni’dir. Ancak bu ayet ‘Ey insanlar!’ diye başlamaktadır.

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.”

Hac suresinden olan bu ayet Mekki’dir. Ancak ‘Ey İman edenler!’ diye başlamaktadır.

2.Mesele: Zemzemi’nin Medeni Olarak Zikretmiş Olduğu Sureler

Zemzemi dedi ki:

١٨ فَالمَدَنِيْ أَوَّلَتا القُرْآنِ مَعْ … أَخِيْرَتَيْهِ، وكذا الحَجُّ تَبَعْ

١٩ مائِدَةٌ، مَعْ مَا تَلَتْ، أَنْفَالُ … براءَةٌ، والرَّعْدُ، والقِتَالُ

٢٠ وتَالِيَاها، والحَدِيْدُ، النَّصْرُ … قِيامَةٌ، زَلْزَلَةٌ، والقَدْرُ

١٢ والنُّورُ، والأَحْزَابُ، والمُجَادِلَةْ … وَسِرْ إلى التَّحْرِيْمِ وَهْيَ داخِلَةْ

٢٢ وما عَدا هَذا هُوَ المَكِيُّ … على الَّذي صَحَّ بهِ المَرْوِيُّ

18. Medeni; Kur’an’ın ilk iki suresi (Bakara ve Âl-i İmran) ile birlikte,

Son iki suresi (Nas ve Felak), aynı şekilde Hac Suresi buna tabidir.

19. Maide, ondan sonra gelen (Nisa), Enfal,

Berae (Tevbe), Rad, Kıtal (Muhammed),

20. (Kıtal’den) sonra gelen iki sure (Fetih ve Hucurat), Hadid, Nasr,

Kıyamet, Zelzele (Zilzal), Kadr,

21. Nur, Ahzab Mücadele,

(Mücadele’den) Tahrim’e doğru ilerle, o da (Tahrim de) buna dahildir

22. Bunun dışında kalanlar Mekki’dir,

Rivayet edilenlerden sahih olanlara binaen.

Şerh

Zemzemi bu beyitlerde Medeni olarak 29 sure zikretti ve bunların dışında kalan surelerin Mekki olduğunu söyledi. Şimdi bu sureleri birer birer inceleyelim:

Bakara ve Âl-i İmran Sureleri

Zemzemi’nin (أوَّلَتا القُرْآنِ) ‘Kur’an’ın ilk iki suresi’ sözünden Fatiha ve Bakara sureleri anlaşılabilir. Ancak buradan kast edilen Fatiha’dan sonraki ilk iki suredir. Yani, Bakara ve Âl-i İmran Sureleridir.

Fatiha Suresinin Mekki mi Medeni mi olduğu konusunda âlimler arasında ciddi ihtilaf yaşanmıştır. Bazı âlimler Fatiha’nın Mekki olduğunu, bazıları Medeni olduğunu, bazıları bir kısmının Mekki bir kısmının Medeni olduğunu, bazıları ise, Fatiha’nın hem Mekke’de hem de Medine’de indirildiğini söylemişlerdir.

Racih olan, Fatiha Suresi Mekki bir suredir. Ebu Said el-Mualla anlatıyor:

كُنْتُ أُصَلِّي فِي المَسْجِدِ، فَدَعَانِي رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمْ أُجِبْهُ، فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، إِنِّي كُنْتُ أُصَلِّي، فَقَالَ: أَلَمْ يَقُلِ اللَّهُ: (اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ). ثُمَّ قَالَ لِي: لَأُعَلِّمَنَّكَ سُورَةً هِيَ أَعْظَمُ السُّوَرِ فِي القُرْآنِ، قَبْلَ أَنْ تَخْرُجَ مِنَ المَسْجِدِ. ثُمَّ أَخَذَ بِيَدِي، فَلَمَّا أَرَادَ أَنْ يَخْرُجَ، قُلْتُ لَهُ: أَلَمْ تَقُلْ لَأُعَلِّمَنَّكَ سُورَةً هِيَ أَعْظَمُ سُورَةٍ فِي القُرْآنِ، قَالَ: (الحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ العَالَمِينَ) هِيَ السَّبْعُ المَثَانِي، وَالقُرْآنُ العَظِيمُ الَّذِي أُوتِيتُهُ

“Ben mescitte namaz kılıyordum. Allah Rasûlü beni çağırdı. Ben O’na cevap vermedim. Sonra O’na dedim ki; ‘Ya Rasûlullah! Ben namaz kılıyordum.’ Peygamber dedi ki: ‘Allah; ‘Allah ve Rasûlü sizi ihya etmek için çağırdığında icabet edin.’  demiyor mu?’ Sonra bana dedi ki: ‘Bu mescitten çıkmadan önce sana Kur’an surelerinin en büyük ve yüce olanını öğreteceğim.’ Daha sonra elimden tuttu. Mescitten çıkacağı esnada dedim ki: ‘Kur’an’ın en büyük suresini sana öğreteceğim dememiş miydin?’ O; ‘Evet, o sure Fatiha Suresidir. O sure, sürekli tekrarlanan yedi ayet ve bana verilen büyük Kur’an’dır.’ “

Allah Rasûlü ittifakla Mekki olan şu ayete işaret ediyor:

وَلَقَدْ اٰتَيْنَاكَ سَبْعًا مِنَ الْمَثَانٖى وَالْقُرْاٰنَ الْعَظٖيمَ

“Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi ayeti ve büyük Kur’an’ı verdik.”

Demek ki, Mekke’de bu ayet indiğinde Fatiha indirilmiş olan bir sure idi. Bundan dolayı Fatiha Suresi Mekki bir suredir. İbn Abbas, Katade, Ebu’l Aliye ve Kurtubi de bu görüştedir.

Bakara ve Âl-i İmran Surelerine gelince; bu sureler ittifakla Medeni’dir.

Nas ve Felak Sureleri

Âlimler Felak ve Nas surelerinin Mekki mi yoksa Medeni mi olduğu konusunda ihtilaf etmişlerdir. Racih olan, Felak ve Nas surelerinin Medeni olmasıdır. Çünkü bu sureler Yahudi münafık Lebid bin A’sam’ın Rasûlullah’a sihir yapmasından sonra nazil olmuştur ve Allah Rasûlü bu surelerin nazil olması ile iyileşmiştir.

Ukbe bin Amir’in rivayeti de buna delildir.

أَلَمْ تَرَ آيَاتٍ أُنْزِلَتِ اللَّيْلَةَ لَمْ يُرَ مِثْلُهُنَّ قَطُّ، قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ، وَقُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ

“Bu gece indirilen ve benzeri kesinlikle görülmemiş ayetleri görmedin mi? Bunlar Felak ve Nas Sureleridir.”

Ukbe bin Amir, sadece Medine’de bulunmuştur. Doğal olarak bu sure hicretten sonra inmiştir ve Medenidir.

Hac Suresi

Hac suresinin Mekki mi yoksa Medeni mi olduğu konusunda âlimler arasında ciddi bir ihtilaf vardır. Bu ihtilafın temelinde Hac Suresindeki bazı ayetlerin Medine’de bazı ayetlerin ise, Mekke’de inmiş olması yatmaktadır.

Daha önceden de belirttiğimiz üzere ayetlerin tertibi tevkifidir. Yani, Allah Rasûlü nazil olan her ayetin yerini söylemiş ve oraya dahil edilmesini sahabeye emretmiştir. Buna binaen Mekki surelerde Medeni ayetler, Medeni surelerde ise, Mekki ayetler bulunmaktadır.

كُنْتُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَالِسًا إِذْ شَخَصَ بِبَصَرِهِ ثُمَّ صَوَّبَهُ حَتَّى كَادَ أَنْ يُلْزِقَهُ بِالْأَرْضِ، قَالَ: ثُمَّ شَخَصَ بِبَصَرِهِ فَقَالَ: “أَتَانِي جِبْرِيلُ فَأَمَرَنِي أَنْ أَضَعَ هَذِهِ الْآيَةَ بِهَذَا الْمَوْضِعِ مِنْ هَذِهِ السُّورَةِ” (إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْإِحْسَانِ وَإِيتَاءِ ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ)

Osman bin Ebi’l As anlatıyor:

“Ben Peygamber ile beraber oturuyordum. Peygamber gözlerini yukarı dikti. Sonra sanki yere değecekmiş gibi bakışlarını indirdi. Sonra gözlerini dikti ve dedi ki: ‘Cibril bana geldi ve şu ayeti şu surenin şu kısmına koymamı emretti; ‘Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.’  “

Nahl Suresi Mekki bir suredir. Hadisin ravisi Osman bin Ebi’l As ise, Sakif Heyeti ile beraber hicretin 9. senesinde İslam’a girmiştir. Doğal olarak Nahl suresi’nin 90. ayeti Medeni olmasına rağmen Mekki bir sure içerisinde yer almaktadır.

Hac Suresi konusunda racih olan Mekki olmasıdır. Ancak bu surede yer alan iki ayet Medeni’dir.

— Allah şöyle buyurur:

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللّٰهَ عَلٰى حَرْفٍ فَاِنْ اَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَاَنَّ بِهٖ وَاِنْ اَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلٰى وَجْهِهٖ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةَ ذٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبٖينُ

“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şayet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.”

İbni Abbas bu ayet hakkında şöyle demiştir:

كَانَ الرَّجُلُ يَقْدَمُ المَدِينَةَ، فَإِنْ وَلَدَتِ امْرَأَتُهُ غُلاَمًا، وَنُتِجَتْ خَيْلُهُ، قَالَ: هَذَا دِينٌ صَالِحٌ، وَإِنْ لَمْ تَلِدِ امْرَأَتُهُ وَلَمْ تُنْتَجْ خَيْلُهُ، قَالَ: هَذَا دِينُ سُوءٍ

“Bazı kimseler Medine’ye gelirdi. Şayet hanımı çocuk doğurur ve onun hayali gerçekleşirse, ‘Bu din salih bir dindir.’ derdi. Şayet hanımı çocuk doğurmaz ve hayali gerçekleşmezse ,’Bu din kötü bir dindir.’ derdi.”

— Allah şöyle buyurur:

هٰذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فٖى رَبِّهِمْ فَالَّذٖينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُؤُسِهِمُ الْحَمٖيمُ

“İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkar edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür.”

Kays bin Ubad der ki:

سَمِعْتُ أَبَا ذَرٍّ، يُقْسِمُ قَسَمًا: إِنَّ هَذِهِ الآيَةَ: (هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ) نَزَلَتْ فِي الَّذِينَ بَرَزُوا يَوْمَ بَدْرٍ: حَمْزَةَ، وَعَلِيٍّ، وَعُبَيْدَةَ بْنِ الحَارِثِ، وَعُتْبَةَ، وَشَيْبَةَ، ابْنَيْ رَبِيعَةَ، وَالوَلِيدِ بْنِ عُتْبَةَ

“Ben Ebu Zer’i kasem ederek şöyle dediğini işittim: ‘İşte iki hasım taraf ki, Rabbleri hakkında tartışmaya girmişlerdir.’ ayeti Bedir günü mübareze yapanlar hakkında inmiştir. Bunlar; Hamza, Ali, Ubeyde bin Haris, Rebia’nın iki oğlu Utbe, Şeybe ve Velid bin Utbe’dir.”

Maide Suresi

Maide Suresi icma ile Medeni bir suredir. Seleften İbni Abbas, Aişe, Abdullah bin Amr, Dehhak, Katade gibi âlimlerden bu konuda nakiller mevcuttur. Kurtubi bu konuda icma nakletmiştir.

Nisa Suresi

Zemzemi der ki: (تلتْ ما معْ ماءِدةٌ،) ‘Kendisinden sonra gelenle beraber Maide…’

Maide Suresinden sonra En’am Suresi gelmektedir. Ancak En’am Suresi ittifakla Mekki bir suredir. İbni Abbas der ki:

أُنْزِلَتْ سُورَةُ الْأَنْعَامِ بِمَكَّةَ

“En’am suresi Mekke’de indirilmiştir.”

O zaman burada Müellif’in kastettiği kendisinden sonra olan değil, kendisinden önce olandır. Çünkü kendisinden önce gelen Nisa Suresi ittifakla Medeni bir suredir.

Aişe der ki:

وَمَا نَزَلَتْ سُورَةُ البَقَرَةِ وَالنِّسَاءِ إِلَّا وَأَنَا عِنْدَهُ

“Bakara ve Nisa Sureleri ben Peygamberin yanında iken (yani, onun ile evli iken) indirilmiştir.”

Peygamber Aişe ile hicretin 1. Yılı, Şevval ayında evlenmiştir. Doğal olarak Nisa Suresi Medeni bir suredir.

Enfal Suresi

Enfal Suresi, Bedir savaşını konu edinen bir suredir ve icma ile Medeni’dir. Bu konuda İbni Abbas, Abdullah bin Zubeyr, Zeyd bin Sabit, Katade gibi Selef ulemasından rivayetler sabit olmuştur.

Berae (Tevbe) Suresi

Tevbe Suresinin isimlerinden birisi de (براءَةٌ) Berae’dir. Tevbe Suresi ittifakla Medeni bir suredir. Bu konuda İbn Abbas, Abdullah bin Zubeyr, Ebu Hureyre gibi seleften nakledilen rivayetler vardır. Bera bin Azib der ki:

آخِرُ آيَةٍ نَزَلَتْ: (يَسْتَفْتُونَكَ قُل اللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِي الكَلاَلَةِ) وَآخِرُ سُورَةٍ نَزَلَتْ بَرَاءَةٌ

“En son inen ayet Kelale ayeti, en son inen sure ise, Berae (Tevbe) suresidir.”

 

Rad Suresi

Rad Suresinin Mekki ve Medeni olması hakkında ihtilaf edilmiştir. Bu konuda seleften iki görüş nakledilmiştir.

Suyuti nazmın aslı olan İtmamu’d Diraye isimli eserinde Rad Suresi’ni Medeni sureler içerisinde zikrederken, El-İtkan isimli eserinde şöyle der:

“Bu ihtilafın arası şöyle toplanabilir; Rad Suresi bazı ayetleri dışında Mekki bir suredir.”

Bu ihtilafın sebebi Rad Suresindeki ayetlerin büyük bir kısmının Mekke’de, büyük bir kısmının da Medine’de inmesidir. Ayrıca seleften bu surenin hem Mekki olduğuna, hem de Medeni olduğuna dair birçok rivayet gelmiştir.

Bu sebeplerden dolayı Suyuti kesin bir sonuca ulaşamamış, her iki görüşü destekleyen mahiyette konuşmuştur.

Bu konu hakkında net bir delil olmadığı için kesin bir şey söylememiz pek mümkün değildir.

Kıtal (Muhammed) Suresi

Kıtal, Muhammed Suresinin diğer ismidir. Kıtal, savaşmak anlamındadır. Sure içerisinde savaş izni ile alakalı ayetler bulunduğu için bu sureye Kıtal suresi denmiştir.

Muhammed Suresi ittifakla Medeni’dir. Bu konuda İbni Abbas, Abdullah bin Zubeyr, Ali ve İbni Ömer’den rivayetler vardır.

Fetih ve Hucurat Sureleri

Zemzemi dedi ki: (وتاَلِيَاها) ‘Ondan (Yani, Kıtal suresinden) sonraki iki sure…’

Zemzemi’nin burada kastettiği Muhammed Suresinin hemen akabinde yer alan Fetih ve Hucurat Sureleridir.

■ Fetih Suresi icma ile Medeni bir suredir. Konu olarak Mekke’nin fethedilmesinden bahseder ve Hudeybiye anlaşmasının dönüşünde inmiştir. Hudeybiye antlaşması Hicretin 6. yılında yapılmıştır. Enes der ki:

لَمَّا نَزَلَتْ: (إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُبِينًا لِيَغْفِرَ لَكَ اللهُ) إِلَى قَوْلِهِ (فَوْزًا عَظِيمًا) مَرْجِعَهُ مِنَ الْحُدَيْبِيَةِ، وَهُمْ يُخَالِطُهُمُ الْحُزْنُ وَالْكَآبَةُ، وَقَدْ نَحَرَ الْهَدْيَ بِالْحُدَيْبِيَةِ، فَقَالَ: لَقَدْ أُنْزِلَتْ عَلَيَّ آيَةٌ هِيَ أَحَبُّ إِلَيَّ مِنَ الدُّنْيَا جَمِيعًا

“Rasûlullah’ın Hudeybiye’den dönüşü sırasında Müslümanlar şiddetli bir hüzün ve gönül kırıklığı içerisindeyken, Fetih Suresinin ilk beş ayeti indi. Rasûlullah, Hudeybiye’de kurbanlıkları kesti, sonra da: ‘Bana bir ayet indirildi ki, o bana bütün dünyadan daha sevimlidir.’ buyurdu.”

■ Hucurat Suresi icma ile Medeni bir suredir. İbni Abbas ve İbni Zubeyr’den bu konuda rivayetler vardır. Bu sure hicretin 6. yılında nazil olmuştur.

Hadid Suresi

Bu konuda seleften iki görüş gelmiştir. Racih olan, Hadid Suresi Medeni bir suredir. İbni Abbas ve ibni Zubeyr’den buna dair rivayetler vardır.

Nasr Suresi

İttifakla Nasr Suresi Medeni bir suredir. İbni Abbas ve Ata bu surenin Mekke’nin fethinden sonra Medine’de indirildiğini söylemişlerdir.

İbni Abbas der ki:

“Ömer beni, Bedir’e katılmış bulunan ashabla (istişare meclislerinde) içeriye alırdı. Birileri bundan alınmış olacak ki şöyle dedi: ‘Bunun aramızda ne işi var. Bizim de onun gibi çocuklarımız vardır.’ Ömer şöyle dedi: ‘Sen onu (istişare meclisime) hangi sebepten aldığımı biliyorsun.’ Bugün onları davet ettiğinde ona (İbni Abbas’a) yine yanına girmesi için izin verdi. ‘Galiba beni onlara göstermek için içeriye aldı.’ dedim. Sonra onlara: ‘Nasr Suresi hakkında ne dersiniz?’ diye sordu. Onlardan bir kısmı şöyle cevap verdi: ‘Bize fetih müyesser olup da zafere ulaştığımızda Allah’a hamd edip günahlarımızın affını dilemekle emrolunduk.’ Diğerleri hiç ses çıkarmayıp, bir şey demediler. Sonra bana dönüp dedi ki: ‘Ey İbni Abbas sen de mi böyle dersin?’ ‘Hayır’ dedim. ‘Peki, ne dersin?’ dedi. Cevap verdim: ‘Bu sure, Allah Rasûlü’nün ecelidir. Allah ona ecelinin geldiğini bildirmiştir. Ve şöyle buyurmuştur: ‘Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman…’ Bu, senin ecelinin yaklaştığının belirtisidir. Öyle ise: ‘Rabbi’ni hamdiyle tesbih et! O’ndan mağfiret dile! Çünkü O, tevbeleri çokça kabul edendir.’ Bunun üzerine Ömer: ‘Ben de bunu senin gibi anlıyor ve senin gibi biliyorum.’ dedi.”

Kıyamet Suresi

Kıyamet Suresi Mekki’dir ve bunda herhangi bir ihtilaf yoktur. İbni Abbas ve İbni Zubeyr’den Mekke’de indirildiğine dair rivayetler vardır. Ayrıca üslup ve içerik bakımından Mekki surelerin özelliğini taşımaktadır. Burada müellifin hatası vardır.

Zilzal ve Kadr Sureleri

Bu surelerin Mekki mi Medeni mi olduğu konusunda ihtilaf edilmiştir. Müellif bu sureleri Medeni olarak kabul etmiştir.

Zilzal suresinin Medeni olması şu rivayete dayanır:

Ebu Said el-Hudri anlatıyor:

لَمَّا أُنْزِلَتْ فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُ وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي لَرَاءٍ عَمَلِيَ؟ قَالَ نَعَمْ قُلْتُ: تِلْكَ الْكِبَارُ الْكِبَارُ. قَالَ نَعَمْ قُلْتُ: الصِّغَارُ الصِّغَارُ قَالَ نَعَمْ قُلْتُ: وَاثُكْلَ أُمِّي! قَالَ: أَبْشِرْ يَا أَبَا سَعِيدٍ فَإِنَّ الْحَسَنَةَ بعشرة أَمْثَالِهَا- يَعْنِي إِلَى سَبْعِمِائَةِ ضِعْفٍ- وَيُضَاعِفُ اللَّهُ لمن يشاء والسيئة بمثلها أو يعفو اللَّهُ وَلَنْ يَنْجُوَ أَحَدٌ مِنْكُمْ بِعَمَلِهِ قُلْتُ:

وَلَا أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ وَلَا أَنَا إِلَّا أَنْ يَتَغَمَّدَنِيَ اللَّهُ مِنْهُ بِرَحْمَةٍ

” ‘Kim zerre miktarı hayır işlerse; onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlerse, onu görür.’ ayeti nazil olunca, ben dedim ki: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Ben amelimi görecek miyim?’ ‘Evet.’ dedi. Ben: ‘Büyükleri mi?’ deyince, ‘Evet.’ dedi. Ben: ‘Küçükleri de mi?’ deyince, ‘Evet.’ dedi. Ben: ‘Vay anam.’ dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: ‘Ey Ebu Said müjdelen! Çünkü iyilik on mislinden yedi yüz katına kadardır. Allah dilediğini daha da katlar. Kötülük ise misli iledir veya Allah onu bağışlar. Sizden hiçbiriniz kendi ameliyle kurtulamaz.’ Ben: ‘Sen de mi kurtulamazsın ey Allah’ın Rasûlü?’ dedim. Buyurdu ki: ‘Ben de. Ancak Allah kendi katından bana rahmet etmesi müstesna.’ “

İmam Suyuti, Ebu Said el-Hudri’nin Uhud savaşından sonra Medine’ye geldiğini söyler. Ebu Said el-Hudri’nin Zilzal Suresinin nüzulûna şahitlik etmesi bu surenin Medeni olduğunu gösterir.

Nur Suresi

Nur suresi icma ile Medeni bir suredir. Konu olarak hicretten sonra meydana gelen bazı olayları ve hükümleri inceler. Aişe’ye zina iftirasının atılması, Mersed’in Anak ile evlenmek istemesi, Zina, iftira, Mülaene ve müminlerin bu durumlarda yapması gerekenler incelemiş olduğu konulardandır.

Ahzab Suresi

İcma ile Medeni olan bir suredir. Konu olarak Hendek savaşı, Peygamberin eşlerinin dünya malı istemesi üzerine; Allah’ın onları dünya malı ya da Allah ve Rasûlü’nü seçmek arasında muhayyer bırakması ve Peygamberin Zeynep annemizle evlenmesi gibi konulardan bahsetmesi de buna işaret etmektedir.

Mücadele Suresi

Bu sure Medeni bir suredir. Evs bin Samit’in eşi Havle’ye zihar yapması ve Havle’nin de bunu Rasûlullah’a şikâyet etmesi üzerine inmiştir.

Mücadele Suresinden Sonraki Sekiz Sure

Zemzemi dedi ki: (وَسِرْ إلى التَّحْرِيْمِ وَهْيَ داخِلَةْ) ‘(Mücadele’den) Tahrim’e kadar ilerle. Tahrim’de (Medeni’ye) dahildir. ‘

Zemzemi’nin burada kastettiği sureler; Haşr, Mümtehine, Saf, Cuma, Münafikun, Teğabun, Talak ve Tahrim sureleridir. Bu sureler Medeni’dir.

■ İbn Abbas, Haşr Suresinin Beni Nadir Yahudileri hakkında indirildiğini söylemiştir.

■ İbn Abbas ve Ali’den gelen rivayetlere göre, Haşr Suresi, Hatıp bin Ebi Belta’nın Mekke’nin fethinden önce Kureyş’e mektup göndermesi üzerine inmiştir.

■ Saf Suresi sahabenin kendi aralarında ‘Allah’a sevimli olan amel hangisidir? Bunu bilseydik, onunla amel ederdik.’ diye konuşmaları üzerine inmiştir. Bunu Medine’de Müslüman olan Abdullah bin Selam rivayet etmiştir. Aynı zamanda sure içinde cihaddan bahsedilmesi Medeni olduğunu gösterir.

■ Cuma Suresinde Mekke’de farz kılınan ancak, Medine’de kılınmaya başlayan Cuma namazının hükümleri ile alakalı ayetler vardır. Ebu Hureyre ve İbni Abbas’tan bu surenin Medeni olduğuna dair rivayetler vardır.

■ Münafikun Suresi Münafıkların lideri Abdullah bin Ubeyy es-Selül’ün Beni Mustalik gazvesinde ‘Besle köpeği yesin seni. Medine’ye döndüğümüzde izzetli olan, zelil olanı oradan çıkaracaktır.’ Sözü üzerine gelişen olaylar hakkında inmiştir. Sure münafıkların özelliklerinden bahseder.

■ Teğabun Suresi İbni Abbas, Katade gibi seleften gelen rivayetlere binaen Medeni bir suredir.

■ Talak Suresi İbni Abbas ve İbni Mesud’dan gelen rivayetlere binaen Medeni’dir. Aynı zamanda sure içerisinde talak ile şer’i hükümler vardır. Bundan dolayı ibni Mesud bu sureye ‘Kısa Nisa Suresi’ demiştir.

■ Tahrim Suresi Peygamber ile hanımları arasında bal şerbeti hadisesi yaşandığında inmiş olan bir suredir.

• Zemzemi’nin Medeni olarak zikretmiş olduğu Hac Suresi racih olan görüşe göre, Kıyamet suresi ise, ittifakla Mekkidir. Zemzemi’nin zikrettiği Medeni surelere bunlar dahil değildir.

3. Mesele: Mekki ve Medeni Sureleri Tespit Etmenin Yolları

Bir surenin Mekki mi Medeni mi olduğunu tespit etmenin iki yolu vardır:

1. Nakiller

Sahabe ve tabiin sözlerinden bir surenin veya ayetin Mekki veya Medeni olması tespit edilebilir.

Peygamberin bizzat kendisinden bir sure veya ayetin Mekki ya da Medeni olması ile alakalı rivayet sabit olmamıştır. Çünkü Peygamber kendisine gelen vahyi okuduğunda, okumuş olduğu zamana göre Mekki veya Medeni olması zaten aşikârdır. Bundan dolayı Mekki ve Medeni konusu sahabenin ve tabiinin aktardıklarına dayanmaktadır.

Örnek; Zeyd bin Sabit anlatıyor:

رَجَعَ نَاسٌ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمَ أُحُدٍ، فَكَانَ النَّاسُ فِيهِمْ فِرْقَتَيْنِ: فَرِيقٌ مِنْهُمْ يَقُولُ: اقْتُلْهُمْ، وَفَرِيقٌ يَقُولُ: لَا، فَنَزَلَتْ هَذِهِ الْآيَةَ: (فَمَا لَكُمْ فِي الْمُنَافِقِينَ فِئَتَيْنِ) وَقَالَ: “إِنَّهَا طِيبَةُ” وَقَالَ: “إِنَّهَا تَنْفِي الْخَبَثَ كَمَا تَنْفِي النَّارُ خَبَثَ الْحَدِيدِ

“Uhud savaşında Rasûlullah’ın ashabından bazıları savaştan çekilmişlerdi. Müslümanlar bunlar hakkında iki taraf oldular; bir kısmı onlar öldürülmeli diyor diğer taraf ise ‘Hayır’ diyorlardı. Bunun üzerine Nisa 88. ayet indi: ‘Size ne oluyor ki, münafıklar hakkında kiminiz onlardan yana kiminiz onlara karşı tutum alarak aranızda iki gruba ayrılıyorsunuz? Oysa yaptıkları işlerden dolayı Allah onları tepe taklak etmiştir. Allah’ın saptırdığını doğru yola iletmek mi istiyorsunuz? Allah’ın sapıklık içinde bıraktıklarına bir çıkış yolu bulamazsın.’ Sonra Rasûlullah ‘O Medine temiz beldedir.’ buyurdu ve şöyle devam etti: ‘Ateşin madenlerin kirlerini temizleyip çıkarıp attığı gibi Medine’de Müslümanlar arasındaki kirleri atar.’

Uhud savaşı hicretten sonra vuku bulmuştur. Münafıklar ise Medine’de türemiştir. Bu karineler bu ayetin Medeni olduğunu gösterir.

2. Kıyas ve İctihad

Mekki ve Medeni surelerde bulunan bazı özelliklere dayanarak bir surenin veya ayetin Mekki ve Medeni olduğunu tespit etmektir. Âlimler nakil yolu ile Mekki veya Medeni olduğu sabit olan sureleri inceleyerek Mekki ve Medeni surelerle alakalı bazı özellikler ve kurallar çıkarmışlardır. Daha sonra kendisi hakkında nakil bulunmayan sure ve ayetleri taşıdıkları özelliklere göre Mekki veya Medeni olarak isimlendirmişlerdir. Ancak bu yol ile Mekki ve Medeni sureleri tespit etmek kesin bir hüccet değil, ictihadidir.

a. Mekki Surelerin ve Ayetlerin Özellikleri

• (يَا اَيُّها النَّاسُ) şeklinde başlayan ayetlerin umumu Mekki’dir. Çünkü Mekke’de nazil olan ayetler insanların geneline hitap eder. Medine’de inen ayetler ise, Müminler, Münafıklar, Yahudiler ve Hristiyanlar gibi farklı gruplara hitap etmiştir. İbni Mesud der ki:

مَا كَانَ: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أُنْزِلَ بِالْمَدِينَةِ، وَمَا كَانَ: يَا أَيُّهَا النَّاسُ فَبِمَكَّةَ

“( يَا اَيُّها الذِينَ آمَنُوا) ‘Ey iman edenler…’ lafzı bulunan ayetler Medine’de, (يَا اَيُّها النَّاسُ) ‘Ey insanlar…’ lafzı bulunanlar ise Mekke’de indirilmiştir.”

Bu kaide genelde bir surenin veya ayetin Mekki olduğunu gösterir. Bütün ayetleri kuşatan ve istisnası olmayan bir kaide değildir. Mesela, Medeni olduğu konusunda ittifak olan surelerden Bakara Suresi 21. ayet ve Nisa suresi 1. ayet (يَا اَيُّها النَّاسُ) ‘Ey insanlar…’ şeklinde başlamaktadır.

• (كَلَّا) lafzını barındıran ayetler Mekki’dir.

Lügat âlimlerinden Cevheri der ki; ‘(كَلَّا) kınama ve caydırma için kullanılan bir kelimedir.’

(كَلَّا) Kur’an’da on beş surede, otuz üç defa geçmektedir. Kur’an’ın ilk yarısında değil, ikinci yarısında yer almaktadır. Bu lafız sertliği ve kınamayı içerdiğinden dolayı Allah’ın dinine savaş açan ve inat eden Mekkeli müşriklere hitap edecek bir vakıada kullanılmıştır.

• Bakara Suresi hariç, Âdem ile şeytandan bahseden ayetler Mekki’dir.

• Mukatta’a harfleri ile başlayan sureler Mekki’dir. İttifakla Medeni olan Bakara ve Âl-i İmran Sureleri bundan müstesnadır.

• Mekki sureleri Medeni surelerden ayıran bazı üslup farklılıkları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

■ Mekki ayetler kısadır. Mekkeli Müşrikler Kur’an’ın işitilmesine engel olmak için gürültü çıkarırlardı. Böyle bir durumda ayetlerin uzun ve fasılaların az değil, muciz ve anlam yüklü olması uygun olmaktadır.

■ Mekki ayetler tehdit ve azab yoğunluklu konular içerir.

■ Mekki ayetlerin birçoğu Tevhid’in ikrarını, şirkin ve müşriklerin ise batıllığını içeren hüccetler içerir.

■ Mekki ayetlerin tamamında normal bir konu anlatılırken dahi sert bir üslup kullanılmıştır.

b. Medeni Surelerin Özellikleri

• (يَا اَيُّها الذِينَ آمَنُوا) ile başlayan ayetler Medeni’dir. Yukarıda bunun ile alakalı İbn Mesud’un sözünü zikretmiştik. Ancak bu genel olarak böyledir. Bunun istisnaları bulunabilir. Mesela, Hac Suresi racih olan görüşe göre Mekki bir suredir. Ancak 77. ayeti

(يَا اَيُّها الذِينَ آمَنُوا) şeklinde başlamaktadır.

• Ehli Kitap hakkındaki ayetler Medeni’dir. Çünkü Mekke’de Ehli Kitap ile alakalı ayet inmemiştir.

• Nifak, münafık ve bunların ahkâmı hakkındaki ayetler Medeni’dir. Çünkü nifak Medine’de ortaya çıkmıştır.

• Herhangi bir hükmün tafsilatlandırıldığı bütün ayetler istisnasız Medeni’dir. Tabiin imamlarından Urve bin Zubeyr der ki:

مَا كَانَ مِنْ حَجٍّ، أَوْ فَرِيضَةٍ فَإِنَّهُ نَزَلَ بِالْمَدِينَةِ

“(Konusu) hac ve farziyetten olan ayetler Medine’de indirilmiştir.” 

• İslam olmuş kimselerin sorunları ile alakalı ayetlerin geneli Medeni’dir. Yalan, doğruluk, güvenilirlik gibi…

• Cihad ile alakalı ayetler Medeni’dir. Çünkü cihad hicretten sonra farz kılınmıştır.

• Medeni ayetlerin kendilerine has bazı üslupları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

■ Medeni ayetler yumuşak bir üsluba sahiptir. İnsanları müjdeler ve onları irşad eder.

■ Medeni ayetler uzun ve tafsilatlıdır. Çünkü Medine’de insanlar Kur’an’a kulak veriyor ve sanki başlarında bir kuş duruyormuş gibi onu dinlemeye dikkat ediyorlardı. Bu makamda kısa tutulmamış ve konular tafsilatlı anlatılmıştır.

■ Medeni ayetler Tevhid ve şirk konusunu ele almakla beraber özellikle Ehli Kitab’ın şirkine değinir.

4. Mesele: Mekki ve Medeni’yi Bilmenin Faydaları

Bir surenin veya ayetin Mekki ve Medeni olmasının bazı faydaları vardır.

a. Nasih ve Mensuh’un Tespit Edilmesi

Nesh; sonradan gelen bir ayetin, önceden var olan başka bir ayetin hükmünü veya lafzını ya da her ikisini ortadan kaldırmasıdır. Hükmü ortadan kaldıran ayete Nasih, hükmü kaldırılan ayete ise Mensuh denir. Hâliyle Nesh meselesi ayetlerin hangisinin önce, hangisinin sonra indiğini bilmeye dayalıdır. Buna binaen bir ayetin Mekki veya Medeni olduğunu bilmek bir ayetin Nasih mi yoksa Mensuh mu olduğunu tespit etme konusunda etkilidir.

Örnek; Allah şöyle buyurur:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“Ey iman edenler! İçki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.”

Başka bir ayette ise şöyle buyurur:

وَمِنْ ثَمَرَاتِ النَّخٖيلِ وَالْاَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًا وَرِزْقًا حَسَنًا اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

“Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem içki, hem de güzel bir rızık edinirsiniz. Elbette bunda aklını kullanan bir toplum için bir ibret vardır.”

Bu ayetlerden hangisinin Mekki hangisinin Medeni olduğu bilinmediğinde şöyle bir sonuç çıkarılabilir:

‘Allah Nahl Suresinde geçen ayette insanların hurma ve üzümden içki üretmesinin ibret alınması gereken bir ayet olduğunu söylemiştir. Bu içkinin haram olmadığını gösterir. Maide Suresinde ise içki ile beraber başka şeyler de zikretmiş ve bunlardan kaçınılması gerektiğini söylemiştir. Bu ayette içkinin haram olduğu sonucuna varılmaz.’

Ancak Maide Suresi ittifakla Medeni, Nahl Suresi ise ittifakla Mekki’dir. O zaman Maide Suresindeki ayet Nahl Suresindeki ayeti nesh etmiştir.

b. Kur’an’ın Şer’i Hükümleri Hayata Yerleştirmesi Konusunda Takip Ettiği Merhalelerin Bilinmesi

Kur’an; hikmet, basiret, hidayet, şifa barındıran bir kitaptır. Bir nesli hikmetle terbiye etmiş, ellerinden tutarak merhale merhale onları karanlıklardan aydınlığa çıkarmıştır. Sonda söylenecek sözü başta söylemediği gibi; başta söylenmesi gerekeni sona ertelememiştir. Terbiye ve ta’limde hikmeti yani aşamalı metodu kullanmıştır. Bu aşamaları bilmek, toplumu ıslah etmek için işe koyulmuş muvahhidlere yol gösterecektir.

Aişe der ki:

إِنَّمَا نَزَلَ أَوَّلَ مَا نَزَلَ مِنْهُ سُورَةٌ مِنَ المُفَصَّلِ، فِيهَا ذِكْرُ الجَنَّةِ وَالنَّارِ، حَتَّى إِذَا ثَابَ النَّاسُ إِلَى الإِسْلاَمِ نَزَلَ الحَلاَلُ وَالحَرَامُ، وَلَوْ نَزَلَ أَوَّلَ شَيْءٍ: لاَ تَشْرَبُوا الخَمْرَ، لَقَالُوا: لاَ نَدَعُ الخَمْرَ أَبَدًا، وَلَوْ نَزَلَ: لاَ تَزْنُوا، لَقَالُوا: لاَ نَدَعُ الزِّنَا أَبَدًا، لَقَدْ نَزَلَ بِمَكَّةَ عَلَى مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِنِّي لَجَارِيَةٌ أَلْعَبُ: (بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَى وَأَمَرُّ)وَمَا نَزَلَتْ سُورَةُ البَقَرَةِ وَالنِّسَاءِ إِلَّا وَأَنَا عِنْدَهُ

“Kur’an’dan ilk nazil olan mufassal surelerden, içinde cennet ve ateş zikrolunan bir suredir. Nihayet insanlar İslam’a döndükleri zaman, helal ve haram nazil oldu. Şayet ilk evvel ‘İçki içmeyin.’ yasağı inseydi, insanlar: ‘Biz kesinlikle içkiyi bırakmayız.’ derlerdi. Şayet ilk evvel ‘Zina etmeyin’ yasağı inmiş olsaydı, insanlar: ‘Biz zinayı ebeden bırakmayız.’ diyeceklerdi. Ben henüz oyun oynayan bir kız çocuğu iken Mekke’de Muhammed’e: ‘Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır.’  ayeti inmiştir. Bakara ile Nisa sureleri ise ben Peygamber’in yanındayken inmişlerdir.”

c. Bir Ayetin Doğru Tefsir Edilmesi ve Doğru Anlaşılması

Mesela, Allah şöyle buyurur:

وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذٖينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدٰوةِ وَالْعَشِىِّ يُرٖيدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُرٖيدُ زٖينَةَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ اَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوٰیهُ وَكَانَ اَمْرُهُ فُرُطًا

“Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının ziynetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.”

Bu ayetten ilk akla gelen anlam; ‘Müslümanların bir arada oturduğunu gördüğünde sen de otur, onlarla beraber Allah’ı zikret ve nefsinin seni arkadan çekmesine sabrederek gafillerden olma.’ şeklindedir.

Ancak bu ayetin Mekke’de inmiş olması göz önünde bulundurulduğunda ayet daha derin anlamlar içermektedir.

Peygamber akrabalarının himayesi altındaydı. Maddi olarak müşriklerden fazla bir eziyet görmüyordu. Ashabından bazıları ise, işkenceye maruz kalıyordu. Bilal, Habbab ve Yasir ailesi gibi… Burada Allah, Rasûlullah’ın onların dertleri ile dertlenmesini, onlarla beraber olmasını ve kalbi harab olmuş kâfirlerin teklif ve tehditlerine karşı sabretmesini emrediyor.

d. Kur’an’ın İ’caz ve Belâgatının Açığa Çıkması

Belâgat, Mukteda’l Hâl ile ortaya çıkar. Mukteda’l Hâl, üslûpta zamana, yere, duruma ve hitap edilen kişilere göre dili ayarlama, sözün söylendiği yerin, zamanın gerçek ve gereklerine uygun olmasıdır.

Kur’an’da Mekki ve Medeni ayetler bilindiğinde Mukteda’l Hâlde tespit edilir ve Kur’an’ın Belâgatı ortaya çıkar. İlk bakışta içerdiği derin anlamları anlaşılmayan bir ayetin indiği dönem, muhatapları, muhatapların ruh hâli anlaşıldığında daha iyi anlaşılır.

Bir sonraki yazımızda buluşmak duası ile…

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver