Son konuşma… Son görüşümüz belki seni burada. Sesini, o ılık sesini, ruhumuza işleyen sesini son duyuşumuz belki de…
Ey Nebi! Sensiz nasıl yaşayacağız bu diyarda? Ey Nebi! Seviyoruz seni…Bırakma bizi kimsesiz. Sensiz… Sen yoksan güneşin doğmasının anlamı yok bizim için. Sen yoksan hayatın anlamı yok. Ey Nebi! Bırakma ellerimizi…
Bir kadın sesi… Ağlıyor ve sürekli aynı şeyleri tekrar ediyor. Ona eşlik ediyor tüm yürekler… Gözyaşı sel olup akıyor Urane vadisinde. Bu bir veda… Rasûl ümmetini bir araya topladığı ilk anda onlara veda konuşması yapıyor… Bu bir ayrılık hutbesi… Veda hutbesi…
Rasûl’ün gözlerinden iki damla yaş süzülüyor. Mübarek elleriyle siliyor o yaşları. Ebu Bekir hemen arkasında Canım Peygamberimin. Bozulan ihramını düzeltiyor. Üzerine çıktığı kütükten inerek vakfe için Arafat dağına doğru yöneliyor. Yer demir, gök bakır… Susmuş herkes, her şey, her zerre… Canım Peygamberimi takip ediyor… Ardından ilerliyor kalabalık. Dağın eteklerine yayılıyorlar. Bağışlanma diliyorlar gözyaşları içinde Allah’tan. Ve Canım Peygamberime uzun ömürler diliyorlar… Oysa kalem çoktan onun hakkındaki hükmünü yazmış bile… Canım Peygamberim Allah’ı ve yanındakileri tercih etmiş dualarında meğerse…
Arafat dağında vakfe yapan müminlerin gönlü kırık, gözü yaşlı , dilleri dualı… Vakfeyi tamamlıyorlar. Kurbanlar kesilecek… Haccın rükünleri yavaş yavaş tamamlanıyor. Rasûl kendi ve eşleri için getirdiği altmış üç hayvanı kendi elleri ile Allah’a adıyor. Ve onunla beraber herkes kurbanlarını kesiyor. Şeytanı taşlayıp, Kâbe’ye tekrar giderek tavaf yapılacak. Ardından da saçlar tıraş edilerek ihramdan çıkılacak.. Allah bu haccı yapanlara tüm günahlarından arınacakları müjdesini verdi…
Rafi de hacı olmuştu. Kalabalıkta arkadaşlarını da bularak son tavafını yaptı. Küçük olmaları hasebiyle aralara sızarak Haceru’l Esved’e kadar sokuldular. Siyah taş… Cennet taşı… Onu çok yakından görüp dokundular. Ruknu Yemani’ye gelince gözyaşlarına hâkim olamadı Rafi. Burası Cebrail ‘in Rasûl’e vahyi getirdiği yerlerden biriydi. Üvey babası anlatmıştı.
Ve şimdi vahiy ebediyen kesilecekti. Ümmetin gök ile irtibatı, aracısı idi Canım Peygamberim…
Peygamberim de tamamlamıştı tavafını. Berberini çağırdılar hemen . Saçlarını kesmeye başlar başlamaz bir izdiham oluştu. Sahabiler onun saçlarının yere düşmesine dahi fırsat vermediler. Kimi bir tutam kimi bir tel alabilmişti. Hatıra idi… Ondan geriye kalan tek hatıra… Mis kokulu saç teli… Rafi bir tel alabilmişti ancak. Defalarca öptü onu. Bir tel sadece… Ama dünyadaki tüm mücevherlerden daha değerli Rafi için. Canım Peygamberim, senin saçının bir teli olsaydım diyordu sürekli… Kimi sesli kimi sessiz… Canım Peygamberim… Ayağına değen bir kum tanesi olsaydım. Tenine değen bir yağmur damlası…Bu düşünceler içerisinde saçlarını kazıttı. Ağzını bıçak açmıyordu. Tüm kafileler birer birer ayrılıyordu Mekke’den. Sıra Medinelilere gelmişti…
Devam edecek inşallah…
İlk Yorumu Sen Yap