George Floyd ve Bizim Irkçılığımız! , Ayasofya!

GEORGE FLOYD VE BİZİM IRKÇILIĞIMIZ!

ABD ve dünyanın geri kalanında yapılan gösteriler, giderek bir siyahiye yapılan zulümden sistem eleştirisine evrilmişti. ABD ve bileşenleri bunu fark edince taktik değiştirdi.

Göstericilerin yanında yer alan polisler, siyahilere saygı duyduğunu göstermek için diz çöken resmî görevliler ve nihayet orduya tayin edilen siyahi komutan…

Bir siyahiye zulmedilir ve insanlar buna karşı tepki gösterirse sorun yok! Ancak tepkiler olayın ardındaki gerçeğe, sisteme, beyaz adamın kendini üstün gören ırkçılığına olursa sorun büyük…

Farkında mısınız, göstericiler köle tüccarlarının heykellerini yıkıyor. Bu demek oluyor ki bugün hâlâ Batı şehirlerinde köle tüccarlarının heykelleri korunuyor. Irkçılık yasak (!) ama ırkçılığın mimarları kutsanıyor.

Irkçılık habis bir ur gibidir ve insan, başkasının ırkçılığını lanetlemeye, kendi ırkçılığını kutsamaya meyillidir. Bir ABD’li rahatlıkla Türk ırkçılığını lanetler, ama siyahileri ikinci sınıf vatandaş görebilir.

Bir Türk de rahatlıkla siyahilere yapılan ırkçılığı lanetler; ancak Kürtlere, Alevilere, Çingenelere… insan gözüyle dahi bakmayabilir. Bu olay iki durumu sorgulamamıza yardımcı olmalıdır:

a. Batı dünyasının hümanist, demokrat, medeni… olduğu izlenimi ne kadar doğrudur?

b. Bizler de gizli bir ırkçı olabilir miyiz?

Unutmayalım ki bizler Kemalizm’in hükümferma olduğu topraklarda yetiştik. Kemalizm bizi okul sıralarından, ekranlardan, medyadan; yani her yerden kuşatmıştır.

Kemalizm “Türkiye Türklerindir!”, “Ya sev ya terk et!”, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına sahip olan ve bunu da pratiğe döken bir ideolojidir. Kemalizm, ırkçılık dogmasını, mezardan kafatası çıkarttırıp inceletecek kadar ileri boyutlara taşımış bir zihniyettir.

Hepimiz kendimize soralım: Kürtlerin koktuğuna, Alevilerin “mumsöndü” oynadığına, Çingenelerin eşlerini/çocuklarını sattığına inanıyor muyuz?.. Sizden olmayanlara yönelik soruları çoğaltabilirsiniz…

Çünkü her birimiz farkında olmadan gizli bir faşist veya Kemalist olabiliriz. Hatta tevhidî bir Müslim olduğumuzu iddia etmemize rağmen Kemalist ideolojiyi yaşatan, yeniden üreten gizli bir asker de olabiliriz.

Yıllar önce tevhidî Müslimlerin (!) bir gezisine katılmıştım. Türkçe marşlar ve ilahiler söyleniyordu. Tek bir Arap’ın olmadığı gezide, bilmedikleri Arapçayla neşid bile söylediler. Bir genç de Kürtçe bir marş söylemek istedi. Mikrofonu kapattılar. Gerekçe: Huzursuzluk olmasın! Bu arada o abilerin hepsi antiemperyalist, Malcolm X hayranı, siyahilere ve Filistinlilere yönelik ırkçılığı lanetleyen; oysa gerçekte her biri gizli bir M. Kemal askeri olan gençlerdi… Keşke bilselerdi..

AYASOFYA!

Ayasofya tartışmalarında cahilî siyasetin belirlediği gündemin dışına çıkıp, bu vesileyle başka şeyleri sorgulamalıyız:

Bir padişahın, İslam’ın koruması altında olan bir kiliseyi camiye çevirme hakkı var mıdır? Raşid Halifeler kiliseleri camilere/mescidlere çevirmiş midir?

Kemalistlerin Ayasofya’yı müzeye çevirmelerindeki amaçları nelerdi? Antiemperyalist olduklarını iddia eden Kemalistler, neden emperyalistlerin tüm isteklerini ve fazlasını yasa zoruyla bu ülkede uyguladı?

Düne kadar Ayasofya’nın açılma isteği “istikametsizlik”ti, “oyun”du. Bugün ne oldu da halkın isteğine dönüştü? İslam ve İslami değerler siyasete alet ediliyor olabilir mi?

Bu üç temel sorunun cevabını araştırmak ve bunun üzerinde düşünmek, Ayasofya’yı konuşmaktan daha hayırlı olacaktır..

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver