Dijital Oyunlar ve Çocuklarımız

Rabbimiz (cc) birçok ayette, dünya hayatını “oyun ve eğlence” olarak tanıtmıştır.[1] Dünyanın oyun ve eğlence olması, dünya ile ilgili değil, onu imar eden insanla ilgili bir sıfattır. Kimi insan için dünya; iman ve cihattır. Kimisi için çalışmak, yorulmak ve zorluktan ibarettir. Bazıları için ise dünya; oyun, eğlence, yeme, içme, gezme gibi faaliyetlerden ibarettir.

Dünyayı “oyun ve eğlence” hâline getiren bu insan sınıfı, her dönemde var olmuştur. Sayısız ilahi ikaza rağmen, oynamaya ve eğlenmeye devam etmiştir. İnsana yaratılış gayesini unutturmak ve onu hayvan misali yeme içmeye indirgemek için, insi ve cinni şeytanlar da boş durmamış, sürekli yeni eğlenceler üreterek bu sürece katkıda bulunmuşlardır.

İnsi ve cinni şeytanlar eliyle yaygınlaştırılan oyunlar, zamanın şartlarına göre suret değiştirse de tüm oyunlar iki amaca hizmet etmektedir.

• Yaratılış gayesini unutturmak

• Allah’ın
(cc)
sınırlarını (Hududullah) çiğnemek

Günümüzde “oyun ve eğlence” küresel tuğyan eliyle, kitlesel imha silahına dönüştürülmüştür. Atom bombası veya nükleer silahlarla yok edilen toplumlar; yerlerini, dijital oyun ve eğlencelerle yok edilen toplumlara bırakmıştır. Yaratılış gayesi unutturularak akidesi, Hududullah çiğnetilerek ahlakı öldürülen toplumlar, zahiren yaşasa da hakikatte ölü hükmündedir.

Dijital Oyunların Yaygınlığı ve Tehlikesi

Elimizde bulunan veriler, 6-15 yaş grubunun %79,5’inin, oyun oynamak için internet kullandığını göstermiştir. Rakamlar, ürkütücü, ürkütücü olduğu kadar düşündürücüdür. Eldeki verilere göre çocukların ve gençlerin büyük çoğunluğu dijital sokaklarda oynamaktadırlar.

Oyun çeşitliliği, çocuk dünyasına hitap eden hareketlilik ve teknolojik imkânlar kullanılarak gerçeğe yakın hâle getirilen oyunlar, her geçen gün çocuklarla birlikte yetişkinleri de “oyun ve eğlence” ağına katmaktadır.

Gelinen noktada çocuk-oyun ilişkisi, çocuksu bir ilgi olmaktan çıkmış, bağımlılık yapan, ruh ve beden sağlığını tehdit eden bir tehlikeye dönüşmüştür.

Hastaneler, “dijital bağımlılık/internet bağımlılığı” adı altında hasta tedavisine başlamıştır. Haberlerde, oyun satın almak için dilenen, yıl boyunca okula gitmeyip internette oyun oynayan, bilgisayara başında kalp krizi geçiren, günlerce uyumadığı için vücudu kilitlenen, falanca ülkede yeni açılan oyun bağımlıları tedavi merkezi haberleri sıradanlaşmaya başlamıştır. İlgili haberler okunduğunda, uyuşturucu bağımlılarından hiçbir farkı olmayan, belki bağımlılık düzeyi çok daha ileri boyutta olan bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz.

Neden?

Hazırlanan oyunlar, insanın temel özellikleri olan akıl, şehvet/haz ve öfkeye hitap ediyor. Bu üç özelliği sürekli uyaran dijital oyunlar, insana hiçbir yerde bulamayacağı suni bir haz yaşatıyor. Oyunu bırakan insan, aynı duyguları yaşamak için tekrar oyun başına dönüyor.

Yapılan araştırmalar, oyun oynayan insanların yüksek dozda dopamin hormonu salgıladığını ortaya koymuştur. Dopamin, insanın zevk aldığı her işte salgılanan bir hormondur. Oyun gibi sürekli uyarıcı mahiyeti olan uğraşlar, yüksek düzeyde ve bağımlılık yapacak oranda dopamin salgılamaktadır. Oyun oynamayınca görülen agresiflik, oyun oynayabilmek için tevessül edilen gayrimeşru yollar (hırsızlık, dilenme), oyun anında görülen aşırı konsantrasyon bu hormonla ilintilidir. Bu yönüyle dijital oyun bağımlılığının uyuşturucu bağımlılığından bir farkı yoktur.

Ailelerin Sorumsuzluğu

Çocuk ve gençlerin oyun bağımlılığının bir diğer sebebi, sorumsuz ailelerdir. Çocukları dijital aletlere mahkum edip sessizleştiren oyunlar, sorumsuz ebeveynler tarafından kurtarıcı olarak algılanmaktadır. Zira, oyun oynayan çocuk, dış dünyayla bağını koparmıştır; yaramazlık yapmaz, ebeveyni meşgul etmez, ev düzenini bozmaz. Bazı ebeveyn, çocuklarının saatlerce oyun oynamasıyla övünebilmektedir (!) Oysa rahatlamak için dijital oyunlara emanet edilen çocuklar, bir ömür rahatsızlık sebebi olacaktır.

Dijital Oyunların Zararları

1. Dünya Hayatını “Oyun ve Eğlence”ye Çevirmesi

Rabbimiz, sayısız öğüdü aracılığıyla bizlere bir hakikati hatırlatır: Tağutlar, insanlığın yararına olan bir şey yapmazlar. Onların tüm faaliyetleri tek bir şey içindir: İnsanları Allah’a kulluk yapmaktan alıkoyup, kendi sistemleri için kul ve köle yapmak.

“Kavmini hafife aldı/onursuzlaştırdı/aptallaştırdı, onlar da ona itaat ettiler. Şüphesiz ki onlar, fasık bir topluluktu.” [2]

Bir insanın izzeti, onuru ve değeri Allah’a (cc) kulluğunda yani tevhidindedir. Onun tağuta itaat eden bir fasık hâline gelmesi için tevhitten uzaklaştırılması yani müşrikleştirilmesi gerekmektedir. Bunun için tağutlar gece gündüz aralıksız tuzaklar kurmaktadırlar:

“Mustazaflar, müstekbir olanlara derler ki: ‘Bilakis (işiniz gücünüz) gece gündüz hile (yapmak)… (Çünkü) siz, Allah’a karşı kâfir olmamızı ve O’na ortaklar koşmamızı emrediyorsunuz bize.’ Azabı gördüklerinde (için için yanarak) pişmanlıklarını gizleyecekler. Biz, kâfirlerin boynuna zincirli halkalar geçirdik. (Ne yani) yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?” [3]

Bu tuzakların fark edilmemesi için, insanların oyalanması ve düşünmekten alıkonulması gerekmektedir. Bu nedenle, dünya hayatının oyalayıcı bir “oyun eğlence” olması tağutlar için önemlidir. Dijital oyunlar, bu oyalama faaliyetinin bir ayağıdır sadece. Ancak hedef kitlesi çocuklar ve gençler olduğundan en tehlikeli ayağıdır maalesef. Zira dijital oyunlarla sanal birer robot hâline gelen çocuklar, hayat boyu oyun ve eğlence arayışı içinde olacak, kendilerini oyalayacak araçların etkisine açık hale geleceklerdir.

2. Tefekkür Özelliğini Öldürmesi

Allah (cc) vahiyle insana hidayet etmiştir. İnsan, vahyi anlayıp yaşamaya çalıştıkça; Allah’ın rızasına ve dosdoğru yola erişir.

“Allah onunla (Kitap ve Resûl’le), rızasına uyanları yolun en doğru olanına iletir, onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve dosdoğru yola hidayet eder.” [4]

Vahyi yaşama aktarmak için anlamak, anlamak için de usulünce okumak gerekir. Usul, tertil üzere ve tedebbür ederek okumaktır.

“… Kur’an’ı (iyice bellemek ve derin düşünebilmek için) tertil üzere (tane tane, ağır ağır) oku.” [5]

“Onlar, Kur’an’ı derinlemesine düşünmezler mi? Yoksa, kalpleri üzerinde kilitler mi var?” [6]

Ağır ağır okuma (tertil) sabrı, derinlemesine düşünmek (tedebbür) ise düşünme melekesi kazanmayı gerektirir.

Dijital oyunlar ise görmede, algılamada, düşünme ve karar vermede hız üzere kurgulanmıştır. Oyun oynayan insan bu tempoya ayak uydurmak zorundadır. Çocukluk döneminde oyunlarla fazla iç içe olanlar, hız özelliği kazanmakta, daha da tehlikelisi derin düşünme gerektiren şeylerden sıkılmaktadırlar. İlerleyen dönemlerde vahyi anlamak için çabalasalar da; tertil ve tedebbüre sabır gösterememekte, çalışmayı bırakmaktadırlar.

Kur’an anlaşılmasın diye çabalayan müstekbirler, tam olarak böyle bir nesil arzulamaktadırlar.

3. Kimlik Bunalımı

İnsan hayatındaki en sancılı dönem 12-18 yaş aralığıdır. Ergenlik dediğimiz bu dönem, arayış ve kimlik kazanma evresidir. Bu dönemde gençler için rol model çok önemlidir. Çünkü, kimlik örnek alınan modeller üzerinden şekillenmekte ve bu kimlik yaşamı boyunca kişiye eşlik etmektedir.

Oyunlar “karakter” merkezlidir. Tercih edilen karakterler oyuncu ile bütünleşmektedir. Her ne kadar karakterlerin oyuncu tarafından yönlendirildiği düşünülse de gerçek farklıdır. Tercih edilen karakter oyuncuyu şekillendirmekte, ona bir ahlak ve kimlik kazandırmaktadır. Oyunların kazandırdığı kimlik, ilerleyen satırlarda yakından incelenecektir.

4. Allah’ın Sınırlarını Çiğneme

Allah’ın (cc) sınırları vardır, Allah bu sınırlar üzerinden bizleri terbiye ve imtihan eder. Müminin kulluk kalitesi (takva ve ihsan) onun Hududullah’a riayeti oranındadır.

Kur’an Allah’ın sınırlarına karşı iki sorumluluk yükler bizlere:

a. “… Bu, Allah’ın sınırlarıdır. Allah’ın sınırlarını çiğnemeyin…” [7]

b. “… Bu, Allah’ın sınırlarıdır. Allah’ın sınırlarına yaklaşmayın…” [8]

Allah’ın sınırları ile kul arasında bir mesafe olmalıdır. Zira sınıra yaklaşan, şeytanın çekim alanına girmiştir ve -Allah’ın rahmet ettikleri müstesna- sınırı çiğnemesi kaçınılmazdır. Sınırlara yaklaşmanın güncel örneği; onu ekrandan izlemek, sınırların çiğnendiği meclislerde oturmak ve konumuzu ilgilendiren şekliyle sanal ortamda, oyun ve eğlence olarak Allah’ın sınırlarını çiğnemektir.

Dijital oyunlar; adam öldürmek, içki içmek, müstehcen görüntüler, haksız kazanç, güçlünün hukuku vb. Hududullah’ı çiğneme üzere kurgulanmıştır. Oyuncu ya Allah’ın (cc) hududunu çiğnemekte ya çiğnenmesine şahitlik etmektedir. Her ikisi de kişiyi Allah’ın sınırlarına karşı lakaytlaştırmaktadır.

Tek bir oyun içinde onlarca defa Allah’ın sınırları çiğnenince, gerçek hayatta sınırların çiğnenmesine zemin oluşmaktadır.

5. Dijital Oyunlar ve Kumar

Dijital oyunlar, puan ve derece kazanmayla başlayan, sanal ödüllerle devam eden, nihayet bahis ve sanal kumar oyunlarıyla neticelenen bir kumar okuludur.

Yapılan birçok araştırma, oyun bağımlılarının sanal ödüllerle yetinmeyip, bahis ve sanal kumar oyunlarıyla adım adım kumarbazlaştığını göstermektedir.

Çünkü oyunlar, insanın tabiatında var olan hırs, rekabet ve kazanma duygularını sürekli bir şekilde uyarmakta, onu kazanmaya ve başkalarını yenmeye şartlamaktadır.

6. Şiddet Eğilimi

Piyasada satışa sunulan oyunların %80’i şiddet içeriklidir. Oyuncu yalnızca şiddeti izleyip kanıksamakla kalmayıp, aktif olarak şiddet uygulamaktadır.

Bu, oyuncunun öfkesini sürekli uyarmakta, sinir sistemini dumura uğratmaktadır. Allah Resûlü’nün (sav) “Kızma!” diyerek nasihatte bulunduğu; hilim, vakar ve uyumu överek şekillendirdiği İslam karakteri, kişiyi şeytanın oyuncağı hâline getiren öfke karakteriyle yer değişmektir.

Şöyle bir itirazda bulunulabilir:

Müslim, Allah düşmanlarına karşı öfkeli olmalı, Allah’ın (cc) sınırları çiğnendiğinde tepki göstermelidir. Bu doğrudur. Ancak, İslami öfke ile şeytani öfke arasında fark vardır. İslam, önce sabır, hilm ve merhameti, sonra öfkeyi öğretir. Bu nedenle müslimin öfkesi Allah içindir ve kontrol edilebilir. Oyunlar ise Allah için olmayan, sürekli uyarılmış ve insanı haddi aşmaya sevk eden bir öfke öğretmektedir. Yüce Allah öfkenin dorukta olduğu savaş esnasında dahi, haddi aşmayı yasaklamış, takvayı yani ölçülü olmayı emretmiştir.

“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın. Haddi aşmayın. (Çünkü) Allah, haddi aşanları sevmez.” [9]

“Haram ay, haram aya karşılıktır. (Gözetilmesi gereken) hürmetler/ haklar da karşılıklıdır. Kim size karşı haddini aşar saldırırsa siz de ona saldırarak misliyle karşılık verin. Allah’tan korkup sakının. Ve bilin ki Allah takva sahipleriyle beraberdir.” [10]

Şu da bir gerçektir ki, sürekli şiddetle iç içe olan nesiller, dünyada var olan zulüm ve şiddete karşı duyarsızlaşmaktadırlar. Suriye, Yemen, Afganistan, Irak; parçalanan çocuklar, tecavüze uğrayan kadınlar, organları çalınan insanlar, fuhuş pazarına sermaye yapılan gençler… her gün gördüğü, on binlerce görüntüden sadece biridir ve yaşananları oyun olarak algılamaktadır.

Oysa taşlara ağıt yaktıracak bu zulüm ve şiddete karşı öfkemiz, tepkimiz, farkındalığımız dipdiri olmalıdır. Olmalıdır ki, zayi ettiğimiz İslam’ın yanında insanlığımızı da zayi etmeyelim.

7. Robotlaşma

Allah (cc) insanı şehadet âlemi içinde yaratmış, onu zaman ve mekânla sınırlamıştır. İnsan, hayal âleminde sınırları kaldırır, zaman ve mekânın kayıtlarından kurtulur. Sonra hakikat âlemine geri döner. Böylece, hayal âlemi insanı rahatlatan ve hayatın zorluk yükünü hafifleten bir işlev görür.

Sanal dünya ise, hakikat ile hayal arasındaki sınırı kaldırır, insana âlem içinde âlem yaşatır. Aynı anda dünyanın her yerinde olabilen, bir saniyede tüm zamanları düren, aklına gelen her şeyi sanal olarak yapabilen insan, Allah’ın (cc) yarattığı ölçülü ve temiz fıtratı adım adım bozar, dengesizleştirir.

Hayal/sanal ile hakikat arasındaki dengeyi yitiren insan, hakikat âleminin sorunlarıyla boşa çıkamayınca, hayal/sanal âlemine sığınır. Gerçek ile sanal arasındaki denge öyle bir bozulur ki, kişi her türlü dış telkine, uyarıya ve yönlendirmeye açık hale gelir.

Bugün, oyunlar toplu olarak oynanabilmekte, oyuncular kendi aralarında ve oyun merkeziyle iletişim hâlinde olabilmektedir. Fıtrat dengesini bozmuş, neyin gerçek neyin sanal olduğuna dair sınırı kaybetmiş insan, kötü amaçlı merkezler eliyle bir robot gibi yönlendirilmektedirler.

Rusya’da M.B. (Mavi Balina) İsimli oyunu oynayan 130 çocuk, bir yıl içinde intihar etmiştir.[11] Geriye dönük yapılan araştırmalar, çocukların mesajlarla yönlendirildiğini ve iki aylık bir iletişim sonunda son bir komutla intihar ettirildiklerini göstermiştir.

Sıkça karşılaştığımız bu tip haberler[12], sanal ortamda sınırlarını yitirmiş insanların nasıl birer robot hâline getirildiğinin göstergesidir.

Ne Yapmalı?

• Hiç şüphesiz; öncelikli vazifemiz, bizi her yönden kuşatmış olan modern cahiliyeyi tanımak olmalıdır. Zira
“Cahiliyeyi tanımayanlar İslam’ın halka halka çözülmesine”
sebep olurlar.

• Çocukların önünde devasa bir zaman, içlerinde ise bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji vardır. Onlar, zamanlarını ve enerjilerini nasıl kullanacaklarını bilmezler. Çocuklarımızla ilgilenip yönlendirme yapacak olan bizleriz.

• Çocuklarımızı anlamaya ve tanımaya çalışmalıyız. Onun ilgi alanlarını, zevk alarak yaptığı faaliyetleri ve eğilimlerini tespit etmeliyiz. Bu konuda yetersiz kaldığımızı düşünüyorsak bir bilenden yardım almalıyız. Çocuğun ilgi alanlarına uygun programlar yapıp, onu yönlendirmeli, onu dijital şeytanların sevk ve idaresine terk etmemeliyiz.

• Çocuklarımızla kitap okumalı, onların muhakeme kabiliyetinin gelişmesini sağlamalıyız. Bazen biz okuyup onlar dinlemeli, bazen onlara okutup biz dinlemeliyiz. Okuduğumuz bölümler üzerine karşılıklı konuşmalıyız.

• Çocukları için bir şeyler yapmak isteyen kardeşlerimizle gruplar oluşturup, ortak faaliyetler yapmaya gayret etmeliyiz. Piknik, gezi, spor, ziyaretleşme gibi çocukları sosyalleştirecek, merak duygularını hayra yönlendirecek, enerjilerini atmaları için imkân sağlayacak alanlar açmalıyız.

• Küçük yaşta çocukların dijital ekranlarla arasına mesafe koymalıyız. Henüz bebekken eline dijital alet verilen çocuklar, belli bir yaştan sonra dijital bağımlısı oluyorlar. Ebeveynler olarak dijital aletlerle ilişkimizi gözden geçirmeli, İslami ölçülere uygun olup olmadığına bakmalıyız. Bağımlı ebeveynlerin bağımlı çocuklar yetiştireceğini unutmamalıyız.

• Dijital ekranların sokaklardan daha tehlikeli olduğunu bilmeliyiz. Çocukları eve kapatıp dijital ekranlara mahkûm ederek, sokağın ihtimalli zararına karşın, ekranların kat’i zararına terk etmiş oluruz. Sokağı olmayan çocuklar, dijital sokaklarda ruh ve beden sağlığını tehlikeye atarlar.

• Çocukların merhamet, yardımlaşma ve sorumluluk melekelerini geliştirecek sosyal projeler içinde yer almasını sağlamalıyız. Uygun proje bulamıyorsak aile olarak bu yönde projeler başlatmalıyız. Rabbimizin emri üzere fakir, miskin, yolda kalmış, mülteci, hasta, ihtiyaç sahibi, bakıma muhtaç insanları ziyaret, onlarla yardımlaşma, sıkıntılarını giderme gibi…

• Çocuğumuzun ilgi duyduğu bir alanda gelişmesi için olanak oluşturmalıyız. Spor, sanat, meslek gibi severek yaptığı bir işte özel ders alabileceği, maddi imkânlarımız yetersizse ücretsiz projelerden faydalanabileceği ve eğitim materyalleriyle evde gelişebileceği bir alan oluşturmaya çalışmalıyız. Çaba bizden başarı Allah’tandır.

• Asrın fitnelerinden çokça Allah’a sığınmalı, insi ve cinni şeytanlardan koruması için Rabbimize çokça iltica etmeliyiz.

Davamızın sonu, âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

 

[1] .Bk. 6/En’am, 32; 29/Ankebut, 64; 47/Muhammed, 36; 57/Hadid, 20

[2] .43/Zuhruf, 54

[3] .34/Sebe, 33

[4] .5/Maide, 16

[5] .73/Müzzemmil, 4

[6] .47/Muhammed, 24

[7] .2/Bakara, 229

[8] .2/Bakara, 187

[9] .2/Bakara, 190

[10] .2/Bakara, 194

[11] .http://www.internethaber.com/bu-bilgisayar-oyunu-130-kisinin-intiharina-sebep-oldu-foto-galerisi-1759787.htm

[12] .https://www.bbc.com/turkce/41281200

https://onedio.com/haber/dehset-giderek-artmaya-devam-ediyor-intihara-surukleyen-meshur-oyunun-yeni-kurbani-14-yasindaki-furkan-oldu-767918

https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/mavi-balina-oyunu-bursada-can-aldi-2238119/

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver