Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Aziz Kardeşim,
Değişmemiz gerektiğinin hikmetini bir önceki yazımızda anlattıktan sonra “Nasıl değişebiliriz?” sorusu üzerine konuşmazsak yazımızı tamamlamış olmayız. Muhtemelen senin de zihninde bu soru oluşmuştur. Rabbimden ikimizi de razı olacağı değişime muvaffak kılmasını dilerim. Allahumme âmin.
Allah’tan yardım istedikten sonra “Nasıl Değişebiliriz?” konusunda şunları söyleyebiliriz:
Önce değişmek istemeliyiz.
İstemek tedavinin en önemli ilacıdır. İsteyince insanın yapamayacağı iş, yüklenemeyeceği yük, çözemeyeceği sorun yoktur. İsteyen kişi iradeli olur ve değişimin gereklerini yerine getirir. İstemeyen insanlar değişmediği gibi başkalarının isteğini de kırar ve şeytanın tuzağında oyuncak hâline gelir.
Pis ile temiz, cahiliye ile İslam beraber devam etmez. İkisi bir arada bulunduğunda nifak oluşur. Bazı kullar bu hâllerinden razı olup, değişmek istemezler. Hayatında helaller olduğu gibi haramların da olmasını isterler. Namaz kılmakla beraber her türlü kötülüğü de devam ettirmek isterler. Dilinden dökülen ayetlerin sadece işitilmekten ibaret kalmasını, hayatlarına inmesini istemezler. İslamlarını cahiliye ahlakı ile devam ettirmek isterler. Ancak bilinmelidir ki kul bu nifaktan memnun kalırsa değişmesi mümkün değildir. Değişmek için önce kalben ve bilinçli bir niyetle istemek gerekir. “İstediğimin belirtisi nedir?” diye sorarsanız sıralayacağımız maddeler bunun belirtileridir.
Adım atmalı, gerekenleri yapmalıyız.
İstemek değişim için tek başına yeterli değildir, ama çok önemli bir başlangıçtır. Bu başlangıçtan sonra değişim için gerekenleri yerine getirmek de bir o kadar önemlidir.
Örneğin kötü söz kullanan, kalp kıran, yıkıcı eleştirilerde bulunan, Müslimlerin gıybetini yapan birisi, bunlardan kurtulmak istemekle beraber güzel söz dinlemeli, sözün en güzeline tabi olmalı ve güzel söz sahibi insanlarla beraber olmalıdır. Bunu yaparsak değişim gerçekleşebilir. Unutmamak gerekir ki istemek amelle bütünleşirse hayırlı sonuçlar doğurur.
Bu nedenle Rabbimiz kalpleri katılaşmış insanlara değişimin zamanını, yani amel etmeleri gerektiğini hatırlatmıştır.
“İman edenlerin, Allah’ın zikrine ve (Kur’ân ayetlerinden) inen hakka karşı kalplerinin yumuşamasının zamanı gelmedi mi? Bundan önce kendilerine Kitap verilen, uzun bir zamanın geçmesiyle de kalpleri katılaşan ve birçoğu da fasık olan kimseler gibi olmasınlar.”[1]
Kardeşim, biz değişmek için çabalarsak Allah da (cc) bize yardımını gönderir. Biz kendi hâlimizi değiştirmez, sadece dillendirmekte bırakırsak hiçbir değişikliğe muvaffak olamayız. Gerçekçi olup, değişimi amele dökmemiz gerekir. Rabbimizin vaadi de bu yönde olmuştur:
“(İnsanın) önünde ve arkasında, Allah’ın emriyle onu koruyup gözeten (melekler) vardır. Şüphesiz ki bir toplum kendinde olanı değiştirmedikçe Allah, onların durumunu değiştirmez. Allah bir topluluk için kötülük diledi mi, onun geri çevrilmesine imkân yoktur. Onların (Allah’ın) dışında bir koruyanı/idare edeni de yoktur.”[2]
İrade ortaya koymalıyız.
Değişim kısa soluklu bir çalışma değildir. Bilakis uzun süreçler isteyebilir. Bu nedenle değişimin en temel ilkesi istikrarlı olmaktır. Bu da irade ve sabır azığını elzem kılmaktadır. Gerçek şudur ki hayırlı sonuçlar irade ve sabırla elde edilir.
İradenin ve sabrın kuvvetlenmesi ise Allah ile olan bağın kuvvetli oluşuna bağlıdır. Dua, Allah’tan (cc) yardım istemek, Allah’ın yardımının gelmesine engel olan günahlardan af dilemek, salih amellerde bulunmak vb. ameller Allah (cc) ile olan bağımızı kuvvetlendirecek amellerdir. Ancak bunların içerisinde sabrı ve iradeyi kuvvetlendirecek en önemli amel namazdır.
Çünkü namaz, Rabbimizin sevdiği en değerli amellerdendir. Bunun yanında sürekli yapılan bir amel olması hasebiyle insana sabır/irade kazandırmakta, fuhşiyattan alıkoymaktadır. Değişim isteyen kardeşimizin namaz ameline dört elle tutunması gerekir.
“Ey iman edenler! Sabır ve namazla (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir.”[3]
“Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı dosdoğru kıl. Şüphesiz ki namaz, insanı fuhşiyat ve münkerden alıkoyar. (Kıldığınız namaza karşılık) Allah’ın sizi anması daha büyüktür. Allah yaptıklarınızı bilir.”[4]
Değişim uzun bir süreç olduğu için nefsin istekleri ve şeytanın tuzakları bu süreci baltalayacaktır. Duayla Allah’a (cc) yönelmekle beraber bir sonraki maddeyi kendimize kalkan edinerek korumamız gerekir:
Değişimimize yardımcı olacak yapılarla beraber olmalıyız.
Değişimde salih çevrenin varlığı oldukça önemlidir. Allah Resûlü (sav) kişinin çevresini, misk kokusu satan ile körükçünün misaline benzeterek kişinin, bulunduğu ortamın rengini aldığını söylemiştir.
İnsan merhametli ya da öfkeli olmayı, cömert ya da cimri olmayı, cesur ya da korkak olmayı, sadık ya da hain olmayı, kültürlü ya da bedevi olmayı ve daha birçok ahlakı çevresinden öğrenir. Her iki çevrenin de kazandırdıkları farklıdır. Müslimlerin, Rabblerini razı edecek değişime ulaşabilmeleri için salih çevre edinmeleri zorunludur. Bundandır ki Peygamberimiz (sav) tek başına kaldığımızda şeytanla baş başa olduğumuzu, iki ve daha fazla kişiyle beraber olduğumuzda şeytandan uzaklaştığımızı belirtmiştir.
Cemaat ortamı değişim ortamıdır. Çünkü cemaat ortamında eğitim, nasihat, rehberlik, teşvik, Allah (cc) ile aramızı kuvvetlendirecek salih amel ve hizmet ortamı vardır. Bunların hepsi kişiyi değiştiren en önemli etkenlerdir.
Cemaat ortamında bulunmuş kardeşlerimize, “Senin değişimine en çok katkı sağlayan etken nedir?” diye soracak olsak, mutlaka “Salih ortam ve cemaat ortamıdır.” diyecektir. O zaman denenmiş bir tecrübe varken, vakit kaybetmeden aynı adımı atarak bizler de değişebilir, hayırlı sonuçlara ulaşabiliriz.
Rabbim bizleri İslam olduktan sonra cahiliyeyi İslam ile değiştiren, ahlakını Ku’ân’la terbiye eden, kulluğunu sünnetle güzelleştiren kullarından eylesin. Allahumme âmin.
Bir sonraki yazımızda görüşme duası ile…
Davamızın sonu, âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdetmektir.
[1] 57/Hadîd, 16
[2] 13/Ra’d, 11
[3] 2/Bakara, 153
[4] 29/Ankebût, 45
İlk Yorumu Sen Yap