Düşün

 

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

وَكُلًّا نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ اَنْبَٓاءِ الرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِه۪ فُؤٰادَكَۚ وَجَٓاءَكَ ف۪ي هٰذِهِ الْحَقُّ وَمَوْعِظَةٌ وَذِكْرٰى لِلْمُؤْمِن۪ينَ

Sana resûllerin kıssalarından her (vahyettiğimizi) kalbini sağlamlaştırmak için anlatıyoruz.
Bunda sana hak, müminler için öğüt ve hatırlatma gelmiştir.[1]

Ey İbrahim’in doğrayıp dağlara dağıttığı kuşların parçaları kadar dağınık kalbim!

Allah’ın (cc); enbiyaların ve salihlerin kıssalarıyla seni bir araya toplaması umulur.

Peygamberlerin karşılaştıkları durumlarda sergiledikleri davranışlarını,
yaşadıkları olaylarda verdikleri tepkileri düşün!

Mürekkeplerle derilere ve kâğıtlara nakşedilmiş ayetleri kalbine alıp düşün!

Allah’ın “Oradan topluca inin!”[2] diye kızıp kendisine öfkelendiği sıra Âdem’in, Allah’ın kendisine
birtakım sözler ilham edene kadarki sessizliğini ve mahcubiyetini…

Gemi yaparken yanından her geçildiğinde kendisi ile alay edilen Nuh’u, “Şüphesiz ki ben, yenik düştüm, (bana yardım et ve onlardan) intikam al.”[3] derken düşün!

Yunus’un fırtınalı günde kura öncesi tedirgin ve endişeli bekleyişini…
Balığın kendisini karaya atana kadar karanlıklar içindeki hâlini…

Taif’in delileri ve çocukları tarafından taşlanıp peşinden kovalanan Allah Resûlü’nü düşün!

Saçı başı abisi Musa tarafından ulu orta çekiştirilirken Harun’u…

İstedikleri fetvayı vermedi diye kafası koparılıp bir fahişenin önüne atılırken Yahya’yı düşün!

Ağaç kovuğunda saklandığı sırada fark edilip ağaç ile beraber testereyle ikiye bölünen babası Zekeriyya’yı…

Küçücük bir çocukken kuyunun karanlıklarında yarı çıplak ve yapayalnız kalmış Yusuf’u düşün!
Genç yaşında senelerce Mısır’ın taş zindanlarındayken…

 Yakub’un, oğlunun hasretine ağlamaktan kuruyan göz pınarlarını düşün!

Eyyub’u, kalbi ve dili hariç tüm bedeni çürümüşken…

Korku içinde sağına soluna bakına bakına memleketini terk etmek zorunda kalan Musa’yı düşün! Bir ağacın gölgesine çekilmiş, “Rabbim! Bana indireceğin her türlü hayra muhtacım!”[4] derken…

Ağacın altında “Keşke! Bundan önce ölseydim de tamamen unutulup gitseydim.”[5]
diyen, sancılar içindeki Meryem’i düşün!

Firavun’un karısı Asiye’yi işkenceler esnasında, Rabbinin kendisine komşu olmasını isterken…

Üç çocuğuyla beraber kızgın yağlara atılan Firavun’un berberini düşün!

Kucağındaki bebeğiyle ateş dolu hendeğe atlamasına ramak kala,
emzikteki çocuğuna olan merhametinin kendisini bir an duraksattığı kadını…

Musa’sını denize saldığı gece, bomboş bir kalp ile sabahlayan annesini düşün!

İsmail’i susuzluktan can çekişirken, ekin bitmez bir çölde emzikteki çocuğuyla bir başına kalan Hacer Anne’mizi düşün! Safa’dan Merve’ye doğru birilerini bulmak için delicesine bir oraya bir buraya koştururken…

Resûl ve onunla birlikte olanları, “Allah’ın yardımı ne zaman?”[6] dedikleri raddedeyken düşün!

Kırbaçların altındaki İmam Ahmed’i…

 Surlara hapsedilmeden evvel sadık talebesinin yanında şu ayeti mırıldanan İbni Teymiyye’yi düşün:

“Derken aralarına, kapısı olan bir sur çekilmiştir. İç tarafında rahmet dış yönünde ise azap vardır.”[7]

Darağacında sallanırken binlerce insanın silkelenip dirilmesine vesile olan Seyyid Kutub’u…

Yaratılmışların en hayırlısının dinini tazim ettiler diye tevkif edilen Tevhid ve Sünnet davetçilerini düşün! Allah’ın onlara verdiği sebatla, zulüm saraylarında dahi onların ve beşerin tüm inanışlarından uzak
olduklarını ilan ederken…

Şimdi Âdem’i bağışlanmışken düşün!

Nuh’u, gemi ile beraber sular üstünde yükseliyorken…

Yunus’u, dönüşünde kavmini iman etmiş olarak bulmuşken düşün!

Nebi ve ashabını develer üstünde, fethettikleri Mekke’ye girerken…

Yahya’yı, dirileceği gün üzerinde yazan “Selam” ile düşün!

On bir yıldız, güneş ve ay kendisine secde ederken Mısır tahtında oturan Yusuf’u…

Ayağını vurduğu yerden sular çıkarken Eyyub’u düşün!

Musa’yı, yerden kaldırdığı Levha’dan, “Rablerinden korkanlar için hidayet ve rahmet vardır.”[8]
yazısını okurken…

Meryem’i, beşikteki İsa kendisini temize çıkarıyorken düşün!

Berberi ve çocuklarını, semayı mis kokularıyla doldururken…

Musa’sı ile tekrar gözü aydın olan annesini düşün!

Zemzem kaynağından fışkırırken, Cürhümlüler kendisine doğru geliyorken Hacer’i…

Nefsinden gökyüzüne “Böylece o zalimler topluluğunun (kökü kurutulup) arkaları kesildi.
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.”[9] ayeti karışmadan evvel,

Cibril’i, Peygamber’in kalbine “Müminlere yardım etmek, bizim üzerimize bir haktır.”[10] ayetini bırakırken düşün!

Düşün! Derin Düşün! Değişene kadar düşün! Değiştirene kadar düşün!

 


[1]. 11/Hûd, 120

[2]. 2/Bakara, 38

[3]. 54/Kamer, 10

[4]. 28/Kasas, 24

[5]. 19/Meryem, 23

[6]. 2/Bakara, 214

[7]. 57/Hadîd, 13

[8]. 7/A’râf, 154

[9]. 6/En’âm, 45

[10]. 30/Rûm, 47

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver