“…Cibril, ‘Bana kıyameti (ne zaman kopacağını) anlat.’ dedi. Allah Resûlü, ‘Bu konuda kendisine soru sorulan kişi, soran kişiden daha bilgili değildir.’ buyurdu. ‘O hâlde bana kıyamet alametlerini anlat.’ dedi. Allah Resûlü, ‘Cariyenin efendisini doğurması, yalın ayaklı baldırı çıplak koyun çobanlarının bina yapma yarışına girdiklerini görmendir.’ buyurdu… ”[1]
Kıyamet Yakındır
İnsanoğlu, ölümü kendisine uzak gördüğü gibi kıyametin vuku bulmasını da şüphesiz uzak görüyor. Hiç gerçekleşmeyecek, vakti dolmayacak zannediyor. Bu sebepten ötürü hazırlık konusunda çok zayıf ve pasif davranıyor. Allah’ın (cc), kıyametin dehşetine dair anlattıkları onun için bir anlatıdan öteye geçmiyor çoğu zaman. Kanıyla, canıyla, duyguları ve benliğiyle hayatın içerisinde hissetmiyor.
Her şeyin ilmini ve mülkünü elinde bulunduran yüce Allah ise insanoğlunda mevcut bu vurdumduymaz tablonun aksini ispat ediyor. Kıyametin çok yakınlaştığını, ancak insanların yaşamlarına gaflet içerisinde devam ettiklerini, bazı alametlerin kıyametin kesinkes yaklaştığının nişaneleri olduğunu söylüyor. Allah’tan (cc) daha doğru sözlü kim vardır!
“Kıyamet yaklaştı ve Ay yarıldı.”[2]
“İnsanların hesap vakti yaklaşmıştır. (Oysa) onlar, gaflet içerisinde, ilgisiz, yüz çevirmiş hâlde (yaşamaya devam etmektedirler).”[3]
“Şüphesiz ki onlar, onu (azabı) uzak görüyorlar. Biz ise yakın görüyoruz.”[4]
Bu uyarılar, İlahi ikazlardır. İnsanlığın kendisine çekidüzen vermesi gerektiğinin, ahiret merkezli yaşama geçme zorunluluğunun hatırlatmaları yapılmaktadır. Elbette, tercih insana kalmıştır. Herkesin kendi öz nefsine bırakılmıştır. Fakat tercihlerimizden sorgulanacağımız da malumdur. Rahmân’dan iyilik ve izzet ikramı görmek isteyenler dünyayı öyle imar etmeli, azaba razı olan ve azaba sabırlı (!) olanlar ise dünyalarını harap etmelidir. Velhasıl herkes istediği son için hazırlığını yapmalıdır.
Kıyamet Saati Gizlidir
Kıyametin ne zaman gerçekleşeceğini kimse kat’i surette bilemez, bilemeyecektir. Velev ki bahsettiğimiz insan Allah Resûlü (sav) olsa bile. Bu konuda naslar apaçık, deliller çok nettir:
“Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin yalnızca kendisine ait olduğu (Allah) ne yücedir. Kıyametin bilgisi O’nun yanındadır ve O’na döndürülürsünüz.”[5]
Şerhi sadedinde olduğumuz hadiste Cibril (as), meçhul bir insan suretinde sahabe meclisine geldiğinde “Bana kıyameti, (onun ne zaman kopacağını) anlat.” dedi. Allah Resûlü, “Bu konuda kendisine soru sorulan kişi soran kişiden daha bilgili değildir.” buyurdu.
İslam tarihinde kıyametin ne zaman vaki olacağına dair görüş bildiren ilim adamları olmuştur. Ancak bu, nassa muhalefet olması yönüyle bir hüsran olduğu gibi sonuç olarak belirttikleri tarihlerde kıyametin kopmaması nedeniyle de ayrı bir hüsrandır.
İbnu’l Kayyım (rh) uydurma hadisleri ele aldığı El-Menaru’l Munif[6] adlı eserinde kıyametin vuku bulmasına dair uydurulmuş bir hadis zikreder:
“Dünyanın ömrü yedi bin yıldır ve biz yedinci bin yıldayız.”
İbnu’l Kayyım (rh) hadisi zikrettikten sonra der ki: “Bu en açık yalanlardandır. Çünkü sahih olmuş olsaydı bu zamandan kıyamete kadar iki yüz elli bir sene kaldığını herkes bilirdi. Oysa Allah (cc) şöyle buyurmaktadır:
‘Sana kıyametin ne zaman demir atacağını (gelip çatacağını) soruyorlar. De ki: ‘Onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. (Onun bilgisi ve vuku bulacağı gerçeği) göklerde ve yerde olanlara ağır gelmiştir. Ancak aniden başınıza gelir.’ Sanki ona dair tafsilatlı bilgiye sahipmişsin gibi tutup sana soruyorlar. De ki: ‘Onun bilgisi yalnızca Allah’ın katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.’ ’[7] ”[8]
İbnu’l Kayyım’ın (rh) yaşadığı dönemin üzerinden 700 yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen kıyamet hâlâ kopmamıştır.
Kıyamet Saatinin Bilinmemesinin Nedeni
Yukarıda da belirttiğimiz gibi yüce Allah, kıyametin saatini kullarından gizlemiştir. “Gizlenmesinin hikmeti ne olabilir?” diye bir sorunun aklımıza takılması mümkündür.
Allahuâlem, insanoğlunun kıyametin saatinden daha ziyade salih amele odaklanması, Allah’ın işi olan kıyameti gerçekleştirmek ile kendi işi olan amel etmeyi karıştırmaması içindir. Bu anlamda şu hadisi hatırlamamak mümkün değildir:
“Adamın biri Allah Resûlü’ne geldi. ‘Ey Allah’ın Resûlü, kıyamet ne zaman?’ diye sordu. Allah Resûlü, ‘Sen oraya ne hazırladın?’ diye cevap verdi. Adam, ‘Çokça namazım, orucum yok. Lakin ben Allah’ı ve Resûl’ünü seviyorum.’ dedi. Allah Resûlü de ‘Sen sevdiğinle berabersin.’ dedi.”[9]
Kıyametin Eşratı/Alametleri
Kıyametin alametleri, kıyametin kopmasının yakın olduğuna delalet eden, şeriat kaynaklı belirtilerdir.
Kıyametin bilgisi Allah’ın (cc) yanında olduğundan insanoğlu bu hadiseyi ansızın müşahade edecektir. Kimsenin beklemediği, herkesin gündelik yaşamına devam ettiği bir vakitte kopacaktır kıyamet. Hiçbir teknolojik gelişme, hiçbir bilge insan ya da bilim adamı bilemeyecek ve ansızın gelecektir:
“Onlar, kıyametin ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?”[10]
Ansızın gerçekleşecek olması yanında kıyametin bazı alametleri olacaktır. Allah’ın (cc) insanlığa uyarı olarak gönderdiği belirtilerdir ve bilinçli insanların anlamına vakıf olacakları şekilde ayetin devamında beyan edilmiştir:
“Onlar, kıyametin ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? İşte, onun alametleri gelmiştir. (Kıyamet) başlarına geldiğinde nasıl öğüt alacaklar ki?”[11]
Kıyametin ansızın kopması ile alametlerinin/şartlarının olması arasında -bazılarının iddia ettiğinin aksine- tezat yoktur. Kıyamet ansızın gelecektir. Bununla birlikte onun yaklaştığının habericisi olan alametler de yaşanacaktır. İnsanlar bu alametleri gördüklerinde kıyametin yaklaştığını bileceklerdir. Her iki bilgiyi de aynı ayetin içerisinde beyan eden Rabbimizdir (cc). “Âmennâ ve saddeknâ!” der ve teslim oluruz.
Kıyametin alametleri, küçük alametler ve büyük alametler olmak üzere iki kısma ayrılır:
Küçük Alametler
Kıyametin küçük alametleri, farklı zamanlarda gerçekleşen ve kıyamet saatinin yaklaştığına işaret eden alametlerdir. Ancak bu alametler kıyametin hemen gerçekleşeceğini ifade etmez. Büyük alametler gibi çok sıradışı olaylar yaşanmaz, sayıları çoktur. Örnek olması hasebiyle birkaç tanesini şöyle sıralayabiliriz:
Peygamber’in Gönderilmesi
“Allah Resûlü’nün (sav) işaret parmağı ile orta parmağını birleştirdiğini gördüm ve o şöyle buyurdu: ‘Benim gönderildiğim dönem ile kıyametin kopması arasında bu kadar mesafe vardır.’ ”[12]
Peygamber’in Vefatı
“Tebuk Gazvesi sırasında Allah Resûlü’nün (sav) yanına gitmiştim. Deriden yapılmış çadırında oturuyordu. Şöyle buyurdu: ‘Kıyamet kopmadan önce meydana gelecek şu altı alameti say: Benim ölümüm, sonra Kudüs’ün fethi…”[13]
Ay’ın Yarılması
“Kıyamet yaklaştı ve Ay yarıldı. Şayet bir ayet/mucize görseler yüz çevirir ve: ‘Yoluna devam eden/yok olup gitmeye mahkûm bir sihirdir.’ derler.”[14]
Beytu’l Makdis’in Fethi
“Tebuk Gazvesi sırasında Allah Resûlü’nün (sav) yanına gitmiştim. Deriden yapılmış çadırında oturuyordu. Şöyle buyurdu: ‘Kıyamet kopmadan önce meydana gelecek şu altı alameti say: Benim ölümüm, sonra Kudüs’ün fethi…”[15]
Fitnelerin Doğması
“Tebuk Gazvesi sırasında Allah Resûlü’nün (sav) yanına gitmiştim. Deriden yapılmış çadırında oturuyordu. Şöyle buyurdu: ‘Kıyamet kopmadan önce meydana gelecek şu altı alameti say… Bunun ardından fitneler ortaya çıkacak ve Araplara ait olup da fitnenin girmediği tek bir ev kalmayacak…”[16]
Yalancı Peygamberlerin Çıkması
“Otuza yakın yalancı deccal türemedikçe kıyamet kopmayacaktır. Bunların hepsi kendilerinin Allah’ın Resûlü olduğunu iddia edeceklerdir.”[17]
İlmin Kabzedilmesi ve Cehaletin Yaygınlaşması
“İlim (sizden) alınmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”[18]
Depremlerin Çoğalması
“Depremler çoğalmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”[19]
Hercin/Cinayetlerin Çoğalması
“Herc/Cinayet vakaları çoğalmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”[20]
Bina Yapımında Yarışılması ve Kölenin, Efendisini Doğurması
Şerh ettiğimiz hadisin yukarıda belirttiğimiz kısmında Allah Resûlü (sav), bu iki alamete değinmiştir.
Büyük Alametler
Kıyametin büyük alametleri, kıyametin yaklaştığını, bu alametlerin hemen ardından kıyametin kopacağını gösteren alametlerdir. Bu alametlerden biri yaşandıktan sonra diğerleri de peşi sıra gelir. Alametlerin gerçekleşme sırasını bilememekle birlikte şöyle sıralayabiliriz:
Mehdi’nin Çıkması
Allah Resûlü (sav); ahir zamanda kendi soyundan, adı onun adıyla aynı, babasının adı da babasının adıyla aynı olan bir halife gönderileceğini haber vermiştir. Yeryüzü zulüm, haksızlık ve fesadla dolduktan sonra gelecek ve yeryüzünde adaleti tesis edecektir. Allah (cc) onu bir gece de ıslah edecektir. Adı Mehdi’dir (as):
“Dünyada sadece bir gün kalsa da Allah o günü uzatır da o günde benden veya Ehl-i Beyt’imden, adı adıma, babasının adı da babamın adına uyan bir adam gönderir. O şahıs dünyayı, zulümle dolduğu gibi, adaletle dolduracaktır.”[21]
“Mehdi benim ailemden, Fatıma’nın oğullarındandır.”[22]
“Mehdi bizden, Ehli Beyt’tendir. Allah onu bir gecede ıslah eder.”[23]
Deccal’in Çıkması
Bütün peygamberlerin, kavimlerini fitnesinden sakındırdığı Mesih Deccal, ahir zamanda çıkacak olan bir varlıktır. Tek gözü kördür ve alnında “kâfir” yazacaktır. Olağan dışı bazı özellikler kendisine verilecek ve böylece insanlar imtihan edilecektir. Ona iman edenler kâfir olacaktır. Fitnenin büyüklüğünden olmalı ki Allah Resûlü (sav) her namazının akabinde Deccal’in fitnesinden Allah’a sığınmıştır.
“Allah, Âdem’in zürriyetini yarattığından beri yeryüzünde Deccal’in fitnesinden daha büyük bir fitne olmayacaktır. Allah’ın gönderdiği her peygamber ümmetini behemehal deccalin fitnesinden sakındırmıştır. Ben peygamberlerin sonuncusuyum. Siz de ümmetlerin sonuncususunuz. Başka ihtimal yok, Deccal sizin döneminizde çıkacaktır.”[24]
Deccalin fitnesinden korunmanın yolu Allah Resulü’nün (sav), Allah’a (cc) sığındığı gibi sığınmak ve şeriatın bize bildirdiği şekilde Deccal’i tanıyıp sakınmakla mümkün olacaktır.
Rasûlullah (sav) Deccal’i anıp şöyle buyurmuştur:
“ ‘Şayet ben aranızdayken çıkarsa sizin önünüzde onun hasmı benim. Eğer ben aranızda yokken çıkarsa herkes kendisinin savunucusudur. Her Müslim hakkında Allah benim halifemdir. Sizden her kim ona erişirse, ona karşı Kehf (Suresi’nin baş tarafını) okusun. Şüphesiz bu, fitneye karşı sizin için emandır.’ Biz (Resûlullah’a), ‘Yeryüzünde ne kadar kalacak?’ dedik. ‘Kırk gün; bir gün bir sene gibi, bir gün bir ay gibi, bir gün bir hafta gibi kalan günler de sizin (normal) günleriniz gibidir.’ buyurdu. ‘Ya Resûlullah, bu bir sene gibi olan günde bir günlük namaz bize yeter mi?’ dedik. ‘Hayır, onun için günü takdir ediniz.’ buyurdu.”[25]
İsa’nın İnmesi
Allah (cc), İsa’yı (as) düşmanlarından muhafaza etmiş ve kendi katına yüceltmiştir. Ahir zamanda gerçekleşecek olan hadiselerden birisi de İsa’nın yeryüzüne inmesidir. Kur’ân-ı Kerim’de ölümünden önce Ehl-i Kitab’ın kendisine iman edeceğini vurgulamak suretiyle buna işaret etmiştir:
“ ‘Allah’ın Resûlü Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük.’ demeleri nedeniyle (de onları cezalandırdık). (Oysa) onu öldürmediler, onu asmadılar, (astıkları kişi İsa’ya) benzetildi. Şüphesiz ki (İsa hakkında) tartışanlar, ondan dolayı şüphe içerisindedirler. Zanna uymak dışında onun hakkında hiçbir bilgiye sahip değillerdir. Kesinlikle onu öldürmediler. (Sandıkları gibi değil!) Bilakis Allah, onu kendisine yükseltti. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. Ehl-i Kitab’ın tamamı ölümünden önce mutlaka ona iman edecektir. (Hem İsa da) kıyamet günü onların aleyhine şahitlikte bulunacaktır.”[26]
Allah Resûlü (sav) bu durumun tafsilatını açıklamış ve şöyle buyurmuştur:
“Sonra Dımeşk’in (Şam’ın) doğusundaki beyaz minarenin yanına İsa ibni Meryem (as) inecek, Deccal’e yetişip Lut kapısının yanında onu öldürecek.”[27]
“Benimle İsa’nın arasında peygamber yoktur ve o mutlaka inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyınız; o, orta boylu, kırmızıya çalan beyaz benizli bir adamdır. Sarımtırak renkte iki elbise içerisinde olacaktır. Başına bir ıslaklık değmese de (sanki yıkanmış gibi) damlalı olacaktır. İslam adına insanlarla savaşacak, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizyeyi kaldıracaktır. Onun zamanında Allah İslam dışındaki tüm dinleri iptal eder. İsa, Mesih Deccal’i öldürecek ve yeryüzünde kırk sene kalacaktır. Sonra vefat edecek ve Müslimler, namazını kılacaklardır.”[28]
Ye’cuc ve Me’cuc’un Çıkması
Rabbimiz (cc), Kehf Suresi’nde Zulkarneyn’in yeryüzünde dolaştığı vakit bir kavmin, kendisine Yecuc ve Mecuc’u şikayet ettiğini ve Zulkarneyn’in onlar için bir set ördüğünü anlatır:
“İki seddin arasına ulaşınca, setlerin dışında neredeyse hiçbir söz anlamayan bir topluluk buldu. Dediler ki: ‘Ey Zulkarneyn! Şüphesiz ki Ye’cuc ve Me’cuc (topluluğu), yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadır. Sana bir vergi versek, sen de bizimle onlar arasına bir set yapsan (olmaz mı)?’ Dedi ki: ‘Rabbimin bana verdiği güç ve imkânlar (sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Bana (insan) gücüyle yardım edin ki, sizinle onlar arasında bir set yapayım. Bana demir kütleleri getirin. (Demir) dağların iki yanını eşitlediği zaman körükleyin.’ dedi. (Demir kütlelerini) ateş hâline getirince, ‘Üzerine dökmem için erimiş bakır getirin.’ dedi. (Ye’cuc, Me’cuc) ne onu aşmaya ne de onda bir delik açmaya güç yetirebildiler.”[29]
Ye’cuc ve Me’cuc, Âdem’in (as) zürriyetinden olup sayıları çok fazla olan iki kavimdir. Yeryüzünde fesat çıkarıp ıslahı engelleyen insanlardır. Zulkarneyn’in onlar için ördüğü seddin arkasında ahir zamana kadar kalacak ve oradan çıkamayacaklardır. Ahir zamanda Allah (cc) dilediği zaman çıkacak ve yeryüzünü tekrar fesada vereceklerdir:
“Ye’cuc ve Me’cuc’un (seddi) açıldığında, her yerden akın ederler. Hak olan vaad/kıyamet yaklaşmıştır. (O, vuku bulduğunda) kâfirlerin gözleri yuvalarından fırlayacak ve (diyecekler ki:) ‘Eyvahlar olsun bize! Muhakkak ki biz, bundan gaflet içerisindeydik. (Hayır, öyle değil!) Bilakis, biz zalimler idik.’ ”[30]
Ayette de belirtildiği üzere onların çıkışı, kıyametin yaklaştığının habercisidir.
Dabbe’nin Çıkması
Yeryüzünde şer ve fitne çoğaldığı zaman Allah (cc) yerden Dabbe isminde bir varlık çıkaracaktır. Dabbe’nin çıkması kıyametin büyük alametlerindendir:
“O söz/kıyamet başlarına gelip (zamanı yaklaşınca) onlara yerden kendileriyle konuşan bir Dabbe (olağanüstü bir canlı) çıkarırız. Onlara: ‘İnsanlar bizim ayetlerimize yakinen inanmıyorlardı.’ (der.)”[31]
Güneş’in Batıdan Doğması
Ahir zamanda kıyametin en büyük alametlerinden birisi Güneş’in batıdan doğmasıdır. Bu gerçekleştikten sonra iman edeceklerin imanı, onlara fayda vermeyecektir:
“Güneş batı tarafından doğup, insanlar bu hadiseyi görünce toptan iman edeceklerdir; fakat bu iman, evvelden iman etmemiş olan yahut imanında hayır ve fazilet kazanmayan kimselere imanlarının fayda vermeyeceği bir zamandır.”[32]
Bu yazımızla beraber Cibril Hadisi üzerine yaptığımız şerhi noktalamış olduk. Allah’a (cc) hamdolsun.
[1] .Buhari, 50; Müslim, 8
[2] .54/Kamer, 1
[3] .21/Enbiya, 1
[4] .70/Meâric, 6-7
[5] .43/Zuhruf, 85
[6] .El-Menaru’l Munif, “Mevzu Hadisleri Sahihlerden Ayıklama Rehberi” adıyla Takdim yayınları tarafından Türkçeye kazandırılmıştır.
[7] .7/A’râf, 187
[8] .Mevzu Hadisleri Sahihlerden Ayıklama Rehberi, İbnu’l Kayyım El-Cevziyye, Takdim Yayınları, s. 95
[9] .Buhari, 3688; Müslim, 2639
[10] .47/Muhammed, 18
[11] .47/Muhammed, 18
[12] .Buhari, 4936
[13] .Buhari, 3176
[14] .54/Kamer, 1-2
[15] .Buhari, 3176
[16] .Buhari, 3176
[17] .Buhari, 7121
[18] .Buhari, 7121
[19] .Buhari, 7121
[20] .Buhari, 7121
[21] .Ebu Davud, 4282
[22] .Ebu Davud, 4284
[23] .İbni Mace, 4085
[24] .İbni Mace, 4077
[25] .Ebu Davud, 4321
[26] .4/Nîsa, 157-159
[27] .Ebu Davud, 4321
[28] .Ebu Davud, 4324
[29] .18/Kehf, 93-97
[30] .21/Enbiya, 96-97
[31] .27/Neml, 82
[32] .Buhari, 7121
İlk Yorumu Sen Yap