Yan Yüreğim

 

Defterim… Tarih defterim… Canım Peygamberim’in hayatını yazdım satırlarına. Kimi neşe içinde, kimi cesaretle, kimi sevgiyle… Şimdi ise yaşadığım müddetçe hissetmeyeceğim bir acıyla karalıyorum sayfalarını. Tam üç gün önceydi Canım Peygamberim’in mescide zorluklarla gelişi. Tam üç gün… O günden sonra sadece birkaç haber aldık ve güzel yüzünü camdan bir defacık gördük. Kapısında beklediğimizi duyunca kendini iyi hisseder hissetmez perdeyi aralayarak bizi selamlamak istemiş. Camda görününce bir izdiham oluştu. Herkesin görebileceği kadar bekledi ve sonra içeri girdi. Hastalığının şiddetinden olsa gerek yüzü sapsarı kesilmiş. Yine de gülümsedi bize. El salladı hem de. Yorgun gözleri gözümün önünde. Hepimiz güzel günlerin, onun arkasında namaz kıldığımız, dualarına amin dediğimiz, bizimle iki arkadaş gibi sohbet ettiği, her birimize tek tek selam verdiği, değer verdiği, ay yüzünün parıltısını izlemeye doyamadığımız güzel günlerin geri gelmesini istiyoruz… Dua ediyoruz sürekli. Rabbim bizi Nebi’den mahrum bırakma. Yetim kalırız o giderse biz… O bizim sabahımız. O bizim baharımız. Bizim umudumuz, neşemiz. O bizim hidayet vesilemiz. Kendisi ile dini anladığımız Canımız Peygamberimiz. Allah’ım… Onu bize bağışla diye dua ediyoruz. Gözlerimiz penceresinde. Belki perde tekrar aralanır diye… Oysa o Rabbine kavuşmanın heyecanı içinde imiş meğerse. Aişe’sinin kucağına koyduğu başı sürekli terliyor, arada sayıklıyor ve gözünü her açtığında ya namaz vaktini soruyor ya da bir nasihat ediyormuş. Değerli bir mücevhere bakar gibi baktığı Fatıma’sına ‘güzel ameller işlemeye azmet, sana yardımcı olamam ahirette’ demiş. Hanımlarına ‘kabrimi tapınak haline getirmeyin’ diye emretmiş. Son cümlesi ‘rafiki’l ala’ olmuş… En Yüce Dosta…

Nasıl diner acım Allah’ım…

Nasıl alışırım onun yokluğuna…

Herkes ağlıyor ardından.

Herkeste bir hicran…

Bu nasıl bir ayrılık Allah’ım

Nasıl dayansın bu can

Küçücük yüreğim Allah’ım

Güç ver bu acıyı kaldırayım

Yokluğu öyle acı ki

Onsuzluğa nasıl dayanayım

Ebu Bekir Amca topluyor herkesi. Bir ayeti okuyor gür sesi ile:

”Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse eski dininize mi döneceksiniz? Kim dönerse Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır.”

Allah’tan geldik. Yine Allah’a döneceğiz…

Peygamberimizin cenaze namazını insanlar bireysel kıldılar. Önce erkekler sonra kadınlar ve ardından da çocuklar defnedileceği yere girerek tek tek namazlarını eda ettiler. Canım Peygamberimiz tıpkı diğer nebiler gibi vefat ettiği yere defnedildi. O, Aişe annemizin odasında vefat etmişti.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver