Allah’a hamd, Rasûlü’ne salât ve selam olsun.
“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz/helal olanlarından yiyin. Eğer sadece O’na kulluk ediyorsanız, Allah’a şükredin. (O’na karşı diliniz, bedeniniz ve malınızla, kulluk borcunuz olan şükrü yerine getirin.)” [1]
Değerli kardeşim,
Rızkı veren Allah, imtihan gereği rızıkları, helal ve haram olmak üzere iki kısma ayırmıştır. Müslüman, nefsine ve hevasına göre istediği gibi hareket edip yiyemez. Rabbinin onun hakkındaki verdiği hükme bakar. Eğer Rabbi izin vermişse onu yer, izin vermemişse onu yemekten uzak durur.
Bu da insanın diğer varlıklardan ayrı ve değerli olduğunu göstermektedir. Çünkü diğer varlıklar, haram helal ayrımı gözetmeksizin hayat sürerler. İnsanı, hayvandan ayıran durum da budur. İnsan, her aklına geleni ve her canının çektiğini yemez. Rabbinin sınırını gözetir. Hayvan ise, tam tersidir. Bu sebeple Rabbimiz, haram-helal ayrımı gözetmeksizin hayat süren insanların, hayvandan daha aşağı konumda olduklarını söylemiştir.
Yukarıda okuduğumuz ayet-i kerimede olduğu gibi Rabbimiz, birçok ayet-i kerimesinde helal olan rızıktan yemeye vurgu yapmıştır. Bu buyruklarda bizler için derin hikmetler yatmaktadır.
Derin hikmetleri anlamak adına ‘Neden helal rızkı yemeliyiz? Ve neden haram olan rızıktan uzaklaşmalıyız?’ diye soralım ve cevabını bulmaya çalışalım.
Haram ve Helal Yiyeceklerin Akide Üzerinde Etkisi Vardır
Haram ve helal yiyeceğin itikadımız üzerinde etkisi vardır. Yiyeceklerinde helal ve haram hassasiyeti gözeten bir kişi, Allah’ın subhanehu ve teâlâ mülk sahibi olduğuna, mülkünde dilediği kanunu koyabileceğine ve koyduğu kanuna boyun eğilecek büyüklüğe sahip olanın yalnızca Allah olduğuna inanıyor demektir. Bunun tam zıddını düşündüğümüz zaman, yiyeceklerinde haram-helal hassasiyeti gözetmeyen kişiler, biraz önce zikrettiğimiz inançlarda iman zayıflığı yaşıyordur demektir.
Haram ve Helal Yiyeceklerin Ameller Üzerinde Etkisi Vardır
Haram ve helal yiyeceklerin itikad üzerinde etkisi olduğu gibi amellerimiz üzerinde de çok büyük etkisi vardır. Allah subhanehu ve teâlâ bütün Peygamberlerine bu gerçeği şu ayetinde zikretmektedir:
“Ey Rasûller! Temiz olan yiyeceklerden yiyin ve salih amellerle Allah’a kulluk edin.” [2]
İbni Abbas Müslümanlara nasihat ederken şöyle buyurur: ‘Hasene olan amellerin, kalpte bir nuru, yüzde bir güzelliği vardır. Bedene itaatte kuvvet verir. Ve insanların kalbinde sahibinin elde edeceği bir sevgi vardır. Kötü olan amelin ise, kalpte karanlığı ve yüzde bir çirkinliği vardır. Bedene ise vehen/gevşeklik verir. Ve insanların kalbinde, sahibinin elde edeceği bir buğz vardır.’
Zikrettiğimiz ayet ve sahabilerin nasihatinden anlamaktayız ki, helal yiyecekler itaatte bedene kuvvet verir. Böylelikle salih amelleri yapmakta zorlanılmaz. Dua etmek, günahlardan tevbe etmek, Allah’ı zikretmek, Allah için infak etmek, oruç tutmak vb. bütün bu salih ameller kişiye kolay gelecektir. Böylelikle salih amellerle Allah’a yakınlaşacak ve kulluk görevini kuvvet ve güzellikle yerine getirecektir. İşte bu salih amelleri kolaylaştıran, helal rızıktır.
Haram yiyecekler ise bedene vehen/gevşeklik verir. Böylelikle bedeninde itaatlere karşı kuvvet bulamaz. Rabbinin buyruklarını yapmak istemesine rağmen yerine getiremez. Bu da kişiyi Rabbinden tamamen uzaklaştıracak ve günah bataklığına sürükleyecektir.
Zikrettiğimiz bu nokta ile insanların hâlini düşündüğümüzde: ‘Neden bu toplum Allah’a kulluk görevini yerine getirmiyor, neden bu insanlar İslam’dan uzaklaşıyorlar?’ sorularının cevaplarından birini öğrenmiş oluyoruz.
Faiz ve aldatmayla ticaret yapan, rızkını Allah’ın istediği yollarla elde etmeyen, hakkı olmadığı hâlde milletin rızkına göz diken ve onu çalan, ‘çocuğumu en güzel şekilde büyütüyorum’ diyerek haram yediren bir millet nasıl Rabbine itaatte bedeninde kuvvet bulsun? Böyle bir millete ateşten başka bir şey layık değildir.
Peygamberimiz, Kab b. Acura’ya şöyle buyurur:
“Ey Kab! Herhangi bir beden haram yiyecekten bitmiş ise ona en layık olan, ateştir.”
Haram Yiyecekler Toplumun Ahlakını Bozar ve Toplumda Kötülüğü Arttırır
Değerli kardeşim,
Unutmamak gerekir ki şeytan, Âdem’i aleyhisselam yasak olan meyve ile Rabbine asi yapmıştır. Bunun üzerine Âdem ile eşinin avret yerleri açığa çıkmıştır. Ve cennetten, birbirlerine düşman olarak dünyaya gönderilmişlerdir. Yani, Âdem ve eşinin başına bunların gelmesinin sebebi, haram olan yiyeceği yemeleriydi.
İbni Haldun haram ve helal yiyeceğin, içeceğin, iklimlerin insanın ahlakı üzerinde etkisinin olduğunu anlatırken şunları söyler: ‘Çinliler çok pirinç tükettikleri için sakindirler. Türkmenler ve Moğollar çok at eti tükettikleri için savaşçıdırlar. Araplar deve eti tükettikleri için deve gibi hayatın zorluklarına katlanabilecek ahlaka sahiptirler.’
Hakeza Peygamberimiz yırtıcı hayvanların etinin yenmesini yasaklamıştır. Bunun hikmeti ise, yırtıcı hayvanlar saldırgan ve asabidir. Kişi bundan yediği zaman, onun bu hormonundan etkilenecektir. Nitekim bugün, tıp da bunları tespit etmiştir. Ve şunları söylemektedir: ‘Her hayvan avını yerken bir hormon salgılar. Ve o hormon ona geçmektedir. Kişi o etten yediği zaman o hormon bu kişiye de bulaşmaktadır.’
Bu hakikatten sonra, toplumlara dönüp muhasebe etmek adına soralım: Avrupa’nın ve ona özenen toplumumuzun deyyuslaşmasının sebebi nedir? Eşlerini yabancı erkeklerden kıskanmamalarının veya kıskanmak bir tarafa başka erkeklerle aynı ortamda bulundurmalarının ve rahat hareket ettirmelerinin sebebi nedir? İşte bütün bunların sebebi, domuz eti veya domuz maddelerinin karıştığı ürünleri tüketmeleridir.
Domuz, öyle necis bir hayvandır ki, yediği necis olduğu gibi ahlakı da necisdir. Domuz, kendi hanımını kıskanmaz. Domuzda bu hormon olduğu için onu yiyen her insana da aynı hormon bulaşmaktadır. İşte toplumların hâyasız olması yediklerinden kaynaklıdır. Bu sebeple yiyeceklerimizin helal ve temiz olmasına dikkat etmeliyiz.
Haram ve Helal Yiyeceklerin Duamızın Kabulünde Etkisi Vardır
• Helal yiyecekler, duanın kabulünü kolaylaştırır.
Peygamberimizin yanında “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan helal ve temiz şeylerden yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Şüphesiz o sizin için apaçık bir düşmandır. Size ancak kötülüğü, hayasızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.” [3] ayet-i kerimesi okununca Sad b. Ebi Vakkas Peygamberimize dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bana dua edin. Ben Allah katında duası kabul olanlardan olayım.”
Peygamberimiz Sad b. Ebi Vakkas’a cevaben şunları söyledi: “Ey Sad! Yiyeceklerini temiz tut ve temiz olanlardan ye ki duası kabul olanlardan olasın. Kulun yediği haramlar nedeni ile kırk gün amelleri kabul olunmaz.” [4]
Daha sonra Sad b. Ebi Vakkas’a ‘Senin duaların neden kabul oluyor?’ diye sorulduğunda Sad b. Ebi Vakkas: ‘Peygamberimizin nasihatinden sonra ağzıma haram lokma girmemiştir.’ dedi.
• Haram yiyecek, duanın kabul olmasının önünde engeldir.
Peygamberimiz şöyle buyurur: “Bir kimse (hak yolunda) uzun sefere çıkar, saçları dağılmış, toza toprağa bulanmış bir hâlde ellerini semaya uzatarak: ‘Ya Rabbi! Ya Rabbi!’ diye dua eder. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram (hasılı) kendisi haramla beslenmiş olursa, böyle bir kimsenin duası nasıl kabul edilir?” [5]
Değerli kardeşim, sen de biliyorsun ki dua, Müslümanın en önemli azığı ve silahıdır. Dua, Müslümanın Allah ile arasındaki kurduğu bağ ve diyaloğudur. Dua, Müslümanın zor durumunda imdadına yetişen yardımcıdır. Dua, Müslümanın işlerini kolaylaştıran ameldir. Kısacası dua, Müslümanın hayatında olmazsa olmaz olan ve en fazla ihtiyaç duyduğu amellerindedir. Dua hayatımızda bu kadar önemli yere sahipse o zaman haram yiyerek, duamızın Allah katında kabul olmasına engel olmamalıyız.
Buraya kadar yazdıklarımızın sonucunda şunları söyleyebiliriz: Müslüman helal/temiz rızık kazanmalı ve temiz olanlardan yemelidir. Şu dönemde helal rızık elde etmekte zorlansak da bilmeliyiz ki, Allah subhanehu ve teâlâ herkese rızkını yazmıştır. Biz Allah’ın yazdığı helal ve temiz olan rızıklar peşinde koşmalıyız ve bu rızkı tüketmeliyiz. Ta ki yukarıda yazdığımız kötülüklere ve musibetlere bulaşmayalım.
Değerli kardeşim,
Yazıma son vermeden önce ayet-i kerimede geçen şu konuya da değinmek istiyorum: Helal rızık elde ettiğimizde, haram lokmadan kaçındığımızda Allah’a şükretmeliyiz. Ve bilmeliyiz ki helal yemek yemek, bizim kendi elde ettiğimiz bir ahlak değildir. Bu ahlakı bize Allah nasip etmiştir. Bu sebeple Rabbimize çokça şükretmeliyiz. Ki Rabbimiz şükrümüz vesilesi ile bizim helal rızkımızı fazlalaştırsın ve onu elde etmeyi kolaylaştırsın.
“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz/helal olanlarından yiyin. Eğer sadece O’na kulluk ediyorsanız, Allah’a şükredin. (O’na karşı diliniz, bedeniniz ve malınızla, kulluk borcunuz olan şükrü yerine getirin.)” [6]
Rabbim, bizlere hayırlı ve helal olan rızık versin. Bizleri haram yiyecek kazanmaktan ve yemekten muhafaza etsin. Rabbim bizleri verdiği nimetlere karşı şükreden kullarından eylesin. (Allahumme amin)
Davamızın sonu, âlemlerin Rabbine hamd etmektir.
Bir sonraki yazımızda görüşme ümidi ile…
[1] . 2/Bakara, 172
[2] . 23/Muminun, 51
[3] . 2/Bakara, 168-169
[4] . Ebu Bekir İbni Merdiveyh tefsir tarihini anlatırken bu hadisi aktarmıştır.
[5] . Müslim
İlk Yorumu Sen Yap