Es-Selamu Aleykum Kıymetli Okurlar,
Gençlerle Muamele köşemizde bu ay “Sorunlarla Baş Etme” konusundan bahsedeceğiz. Bir problem karşısında hangi tür tutumlar sergileriz? Bu tutumlar esnasında kullandığımız baş etme yöntemleri nelerdir? “Bir türlü şu sorunu çözemiyorum, bu da artık beni tüketiyor!” dediğimiz türden sorunlar ile kurduğumuz ilişki bize ne söylemektedir? Allah’ın (cc) izniyle, bu soruları beraber cevaplayacağız.
Yaşam sorunlardan müteşekkil. Her bir sorun hayatımızın bir imtihanıdır. İmtihanların bizlere getirisine baktığımızda hayatımızı daha iyi bir noktaya sevk eden köşe taşları olduğunu, içerisinde mesajlar barındırarak birçok şeyi öğrenmemizi sağladığını görmekteyiz. Sorunların imtihan noktasında bize getireceği faydaları sağlayabilmesi için sorunlara karşı sergilediğimiz tutum, belirleyici olmaktadır. İnsan imtihanlar karşısında ya içindeki Rahmani sese tabi olur ya da şeytani sese. Şeytani ses, hayırlardan geri tutarak veya haramlara götürerek insanı imtihanlarda doğru tutumdan alıkoyar. Bahsettiğimiz bu tutumların fiziki davranışları günümüzde nelerdir? İnsanların sorunlar karşısında sergilediği farklı tutum ve davranışlar:
1. Sorunlarla savaşma: Kişi sorunu kabul etmez. Sorun çıkaran kişiyle tartışma, öfke, tehdit, bağırma vb. tepkilerle sorunu kontrol altına alma yollarına başvurur.
2. Sorunlardan kaçınma: Kişi sorunu kabul etmez. Sorundan ve sorunu çıkaran faktörler hakkında konuşmaktan kaçınır, sorun çıkmasın diye normalde yapmayacağı şeyleri yapar, aşırı fedakârlıkla sorunların üstünü örtme, karşıdakini bağımsız olmaya zorlama,[1] uzaklaşma, konuşmama, içine çekilme, kendini aşırı derece ev veya mesleki işle meşgul etme davranışları bu tutumla bağlantılıdır.
3. Sorunlar karşısında donma: İşleri sürekli erteleme, kişiyi kısır döngüye sokan davranışlar sergileme, motivasyonun düşmesi, bunalmışlık ve aşırı unutkanlık yaşayarak sorunun farkında olmadan yaşama eğilimi bu başlık altında görülen davranışlardır.
Burada bahsettiğimiz baş etme davranışlarının temelinde problemi reddetmek, kabul etmemek yatmaktadır. Sorundan kaçmak niyetiyle başvurduğumuz bu yollar insana hem fiziksel hem ruhsal pek çok zarar vermektedir. Burada sıkça sergilediğimiz davranışları ne niyetle yaptığınızı kendinize sorarak baş etme davranışınızın sağlıklı veya sağlıksız olduğunu öğrenebilirsiniz. Problem şu ki insan rahatlığa düşkün ve tembel bir varlıktır. Doğasındaki bu gerçekliği bile kendisine itiraf edemez. Hâliyle ister ki hiç yorulmasın, başına hiçbir sıkıntı uğramasın. Bir problem yaşarsa başkası çözsün. Tabiri caizse kendisi kolunu bile kıpırdatmasın. Belki de insan için, sorunlardan kaçıp sadece kendi istek ve arzuları için hareket etme temennisinde olan bir yanı vardır, diyebiliriz.
Bu durum İslam’ın bize sunduğu sağlıklı baş etme yollarını bir beceri olarak edinmediğimizde veya edindirilmediğimizde çok daha zorlayıcı olmaktadır. Rabbimiz (cc) bizi irade ve sorumluluk almayla yükümlü kılmış, böylece problemler karşısında elimizden geleni yapabilmemiz mümkün olmuştur. Rabbimiz bize tevekkülü emretmiş, böylece elimizden geleni yaptıktan sonra sonucu Allah’a (cc) bırakıp gönül ferahlığını hissetmemizi bir nimet olarak bahşetmiştir. Rabbimiz (cc) bize kadere iman etmemizi emretmiş, böylece tüm kaygı ve korkulardan bizi emin kılmıştır. Rabbimiz (cc) dua ederek O’na sığınalım diye bize bir liman açmış, böylece duyulduğumuzu, görüldüğümüzü hissettiren bir çıkış yolu sunmuştur. Böylesi yapılandırılmış bir baş etme sisteminde insan negatif etkileri olan sağlıksız baş etme yollarından korunmuştur diyebiliriz.
Peki, insan neden sağlıksız baş etme yollarına başvurur?
İlk sebep olarak fıtratındaki sorunlardan kaçma, rahatlığa düşkünlük ve tembellik diyebiliriz. Çünkü bu yönümüz sorunları kabul etmemizi engeller. Sorunu kabul etmediğimizde onun bize öğreteceği mesajı öğrenemez, onunla doğru bir şekilde baş edebileceğimiz yolları bulamayız. İçinizden bir ses “Sorunlar olmasın.” diyorsa bu yanınıza bir bakmanız gerekir.
İkinci sebep, sorunlarını sağlıklı bir şekilde çözen insanların olduğu bir ortamda yetiştirilmeyişimiz olabilir. Anne babanın görsel olarak rol model oluşundan çokça konuşmuştuk. İnsan ancak sorunların çözümünü onu çözeni izleyerek öğrenebilir. Şu ânki sorunlar karşısında takındığımız yanlış davranışlardan bazılarını belki de büyüdüğümüz ailede öğrenmiş olabiliriz. Annesinin üzüldüğünde veya sıkıldığında televizyonun karşısına geçtiğini yıllarca gören çocuğun, yetişkinlik çağında bir sorunla baş edemeyince ilk yapacağı şeyin saatlerce dizi izlemek olması çok da şaşırılacak bir durum değildir.
Üçüncü sebep olarak doğru bir din anlayışının kişide olmayışı problemlere bakış açımızı ve tutunduğumuz tavrı ciddi anlamda etkileyen bir faktördür. Sorunlara imtihan gözüyle bakmak, tevekkül-dua-kadere iman kavramlarını doğru anlamlarıyla kavramak, sorunlara duygusal bir zeminde yaklaşmak yerine sorumluluk bilincine dayanarak yaklaşmak, yani dinini doğru anlayıp yaşamaya çalışmak sorunlarla sağlıklı baş edebilmesi için aynı zamanda insanın ruh sağlığı için koruyucu ve önleyicidir.[2] Bu kısım eksik kaldığında insan ciddi derecede kaygı, korku, yetersizlik, başarısızlık, tükenmişlik duyguları yaşar. “Her şey benim yüzümden oluyor.” diye düşünen, şeytanın da çökertmek için bin bir şekilde uğraştığı birinin büyük imkânlar karşısında güçlü kalabilmesi beklenebilir mi? İmtihanlara doğru bakış açısıyla bakmayan birinin “Bunlar niye benim başıma geliyor?” demesi kaçınılmaz olacaktır.
Daha sayılabilecek birçok faktör bulunmakla beraber bunların çocuklar/gençler üzerindeki etkisi inanılmazdır. Bir problem yaşadığında öfkeyle, sözlü veya fiziksel olarak saldırarak çözmeye çalışan; bir zorluk karşısında odasına kapanan; gizlice aşırı derecede abur cubur yiyen; zihninde kaygıyla yoğun bir şekilde düşünüp duran gençlerin varlığı bazı yerlerde eksik kaldığımızı gösteriyor. Duygu ve davranışlarını düzenleyebilmek ve problemler karşısında doğru baş etme yöntemlerini sergileyebilmek her insan için psikolojik sağlığını korumanın en önemli iki alanıdır. Buralarda yapılacak her bir gelişim çabası tahmin edemeyeceğiniz olumlu etkiler oluşturabilir. Ebeveynler olarak “Bunu nasıl oluşturabiliriz?” dediğinizi duyar gibiyim. Yukarıda bahsettiğimiz en önemli üç maddeyi hayatınıza nasıl geçireceğinizi düşünmeniz bu noktada size bir rehber olacaktır.
Bu ay sizlerle problemler karşısında ne gibi tutumlar sergilediğimizi, bu tutumların bizi götürdüğü davranışları, bu davranışların oluşumunu etkileyen faktörleri ele aldık. Problemleri nasıl çözeceğinizi ise bir sonraki sayıda ele alacağız. Problemini sağlıklı bir şekilde çözemeyen insanlar gerçek bir ilişkide hiçbir zaman var olamazlar. Genç evlatlarımızla sağlıklı bir ilişki kurabilme yolunda adımlar atmaya devam ettiğimiz köşemizde gelecek sayıda görüşmek üzere…
[1] Burada anlatılmak istenen şudur: Kişi; karşısındaki kişiye sorumluluk alması, bağımsız olması, problemlerle başa çıkması gerektiğini söyleyerek kendi alması gereken sorumluluklardan kaçınır, problemlerden bu yolla uzaklaşır. Sorunu beraber çözmek yerine karşısındaki insanı yalnız bırakır ve böylece sorunun tüm yükü karşıdakine kalmış olur.
[2] Bu konuyla alakalı Halis Bayancuk Hocamızın Kitabu’t Tevhid adlı ders silsilesindeki ikinci dersin son bölümünde “Gayesizlik” başlığı altında geçen kısmı dinleyebilirsiniz.
İlk Yorumu Sen Yap