Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.
Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,
İlim, teknoloji, iletişim… Her biri tarih döngüsünde insanlığa yepyeni ufuklar açmış; insanlığın yerleşik düzenine, dünya görüşüne ve geleceğine dokunan mihenk taşları olmuştur. Bugün ise yepyeni bir dönemeçteyiz: Yapay zekâ çağı. Bu çağda artık bilgi, iletişim ve yaşamımızın neredeyse tamamı dijital platformlarda şekillenmekte. Bu platformlar ise birer araç olmaktan çıkıp, âdeta yaşantımızın kendisi hâline gelmektedir. Fakat bu dönüşüm, beraberinde yeni bir hicretin gerekliliğini de bizlere hatırlatmakta: Dijital hicret.
Dijitalin Gücü ve Tehditleri
Yapay zekâ, hiç şüphesiz insanlığın en büyük teknolojik devrimlerinden biri. Bilgiye erişim kolaylaştı, salt bilgi yeni bilgi ve fikirler üretti, hayatımız hız kazandı. Artık dünyanın bir ucundaki olaylardan saniyeler içinde haberdar olabiliyoruz. Bu bile üzerine düşünüldüğünde başlı başına büyük bir gelişmedir. Eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye kadar her alanda yapay zekâ, dijital iletişim araçları ve verilerle şekillenen bir dünyadayız artık. Ancak dijitalleşme, hayatımızı kolaylaştıran bir araç olmanın ötesinde, bizleri yönetmeye, yönlendirmeye ve değerlerimizi sorgulamaya zorlayan bir sisteme de dönüşmüş durumda.
Algoritmaların sıradan bir arama motorunda dahi yönlendirme gücü öylesine arttı ki, âdeta bizlerden saklı bir “seçicimiz” gibi davranıyorlar. Dijital medyanın bu kontrol gücü, tüketim alışkanlıklarımızı, düşünce yapımızı ve hatta dünya görüşümüzü bile şekillendiriyor. Peki, bu durumda bir Müslim, nasıl bir duruş sergilemelidir? Nasıl bir rota izlemeli ki hem çağın gerisinde kalmasın hem de dijital dalganın getirdiği zararların farkında olup kendi kimliğinden ödün vermesin?
Hicretin Dijital Boyutu
Hicret, İslam tarihinde sadece bir mekân değiştirme değil, aynı zamanda bir yenilenme, bir değişim, bir muhasebe ânıdır. Peygamberimiz (sav) ve sahabesi (r.anhum), Mekke’nin zulmünden kurtulmak için hicret ederek hem fiziksel hem de ruhani bir dönüşüm başlatmışlardır. Hicret, sıkıştığımız yerde feraha çıkmanın, nefes alamadığımız ortamdan öz değerlerimize uygun bir yere yönelmenin simgesidir.[1]
Bugün biz de dijital dünyanın etkisi altında benzer bir hicrete ihtiyaç duyuyoruz. Ancak bu hicret, dijital dünyadan tamamen kopmak demek değil; aksine dijital araçları akıl ve hikmet çerçevesinde kullanarak, onların bizi teslim aldığı alanlarda farkındalık geliştirip kendimizi yeniden konumlandırmayı gerektirir. Teknolojiye olan bağımlılığımızı gözden geçirip dijital dünyayı daha bilinçli, fayda odaklı ve öz değerlerimizle uyumlu hâle getirebiliriz. Bu dijital hicretle, teknolojiyi bir araç olarak kullanırken onun tahakkümünden uzaklaşıp, ruhumuzu diri tutan bir yol haritası çizebiliriz.
Bilgisayar ve telefonlarımızın başında geçirdiğimiz zamanı; sosyal medya akışlarının, kısa videoların ve dijital reklamların tuzağına düşmeden, kontrollü bir şekilde kullanmak, dijital bir hicret çabasıdır mesela. Nefsimizin hoşlanmadığı bir tarzda, dijitalden uzaklaşmak zorunluluğunda kalabiliriz bazen. Ya da tıpkı Peygamberimizin (sav) hicreti gibi bir darlık, bir zorunluluk icabı değil; geleceğe doğru bir adım atmak, davet alanını genişletmek için hicret etmek mecburiyetinde kalabiliriz.
Dijitale Mahkûm Olmak veya Ona Hükmetmek
Modern firavunların dijital sihirbazları, akıllı algoritmalar aracılığıyla bizi kuşatmakta. Algoritmalar; bireysel zevklerimizi, ilgi alanlarımızı ve hatta zaaflarımızı öğreniyor ve bize buna göre içerikler sunuyor. Böylece, âdeta görünmez bir kılavuz; hangi içeriği daha çok beğeneceğimizi, nerede daha uzun süre kalacağımızı, hangi ürünleri satın alacağımızı çok iyi tahmin edebiliyor. Bu mekanik ağların farkında olmak, bir Müslim’in dijital hicret yolundaki ilk ve en sağlam adımı olacaktır diyebiliriz.[2] Zira hicreti sadece bedenimizle bazı şeyleri reddederek değil, bilinç edinerek ve aklımızla da yapmak mecburiyetindeyiz. Hatırlayalım; Ömer ibni Hattâb’ın (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) bedenen hicret eden, ama ruhen hicret edemeyenlere şöyle sesleniyor:
Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur:
“Ameller niyetlere göredir ve herkes için niyet ettiğinin karşılığı vardır. Kimin hicreti Allah’a ve Resûlüne ise onun hicreti Allah ve Resûlünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünya veya evleneceği bir kadın içinse, onun hicreti de hicret ettiği şeyedir.”[3]
Burada, çağımızın gereklerine göre dijital bir hicret planı geliştirmek, bu dijital araçların efendisi olmak demektir. Yani, biz bu araçları kullanmalı, ancak onların bizi kontrol etmesine izin vermemeliyiz.
IoT Çağında Ümmet Olmak
IoT (Internet of Things) yani nesnelerin interneti, günlük hayatımızdaki cihazların internet aracılığıyla birbiriyle iletişim kurmasını sağlayan teknolojilerdir. Akıllı telefonlar, ev aletleri, araçlar ve hatta endüstriyel makineler gibi pek çok cihaz, internet üzerinden veri paylaşarak daha verimli çalışabilir hale gelir. 2030 yılına kadar yaklaşık 40 milyar cihazın birbiriyle iletişimde olacağı öngörülmektedir.[4] Bunların arasında kendi buzdolabınızla ya da çamaşır makinanızla konuşmak da var…
Yakın tarihte yayınlanan bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum: Anthropic adındaki yapay zekâ firması sözlü iletişim ile bilgisayarlarınızla işlem yapabileceğiniz bir çalışma sundu.[5] Birkaç kelime ile isteğinizi anlattıktan sonra sizin yerinize tüm işlemleri gözlerinizin önünde yapıveriyor. İnternet sayfasını açıyor, fare imlecini hareket ettiriyor. İstediğiniz tarzda bir websitesi kuruyor ve onu sizin bilgisayarınızda sanal ortamda çalıştırabiliyor…
İşte böylece dijital çağda nesnelerin birbiriyle sürekli iletişimde olduğu bir döneme de girmiş bulunuyoruz. Bu sadece teknolojik bir gelişme değil aslında, aynı zamanda İslami değerlerle şekillendirilmesi gereken bir fırsattır. Eğer bu dönüşümü bilinçli bir şekilde gerçekleştiremezsek, gelecekte teknolojiye hâkim olmak yerine geçmişte olduğu gibi onun tarafından yönlendirilen bir toplum haline gelebiliriz. Teknolojiyi doğru ve faydalı bir amaç için kullanarak, ümmetin hayatta kalma mücadelesine katkı sağlamalıyız. Aksi takdirde, dijital dünyanın getirdiği fırsatlar elimizden kaçabilir ve bu çağın gerisinde kalabiliriz. Bu yüzden dijital hicretin önemi büyüktür.
Dijital Hicretin İslami İlkeleri
Dijital hicret, sadece sosyal medyayı kapatmak veya telefonu bir kenara bırakmak olarak anlaşılmamalıdır. Aslolan, bu araçların nasıl kullanılması gerektiğine dair bir bilinç geliştirmektir. Çünkü dijital ürünler, tıpkı elektrik gibi nerede ve nasıl kullanıldığına göre anlam kazanan bir araçtır. “Hikmet, müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır.”[6] hadisi üzerine düşünülmelidir. “Hikmet”i değil de sadece faydacı bir bakış açısını sahiplenmek kişiyi bambaşka yerlere sürükleyebilir.
Yapay zekâ ve dijital teknolojilerle çevrili bu ortamda, İslami perspektiften üç ana hususa dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum: Tevhid, tefekkür ve tevekkül.
Tevhid, yani Allah’ın (cc) birliğine iman, bizi her şeyin yaratıcısı olan Allah’a karşı sorumlu kılar. Dijital araçları ve yapay zekâyı da bu anlayışla kullanmalıyız; yani, Allah’ın (cc) gözetiminde olduğumuzu ve hayatımızın her ânını O’nun rızasına uygun şekilde yönlendirmemiz gerektiğini unutmamalıyız.
Tefekkür ise, aklımızı Allah’ın (cc) emirleri doğrultusunda kullanarak, dijital dünyada karşılaştığımız her bilgi ve deneyimi bilinç süzgecinden geçirmeyi gerektirir. Dijital hicret, tefekkürle iç içe yürütülmesi gereken bir süreçtir; zira tefekkür, bize dijital dünya içinde rehberlik eden, doğruyu yanlıştan ayırmamızı sağlayan bir pusuladır. Unutmamalıyız ki; “Hiç akıl etmez misiniz?” emri, sadece ibadetlerde değil, tüm hayatımızda düşünme ve sorgulama gerekliliğimizi ortaya koymaktadır.
Tevekkül bahsine gelince; tevhid anlayışıyla başlanan, tefekkürle yoğrulan işin sonucunu tevekkülle Allah’a (cc) havale etmek kalbî ve zaruri olan bir ameldir. Bizden yükü de alır, rahatlatır. Bu, gerek dijital hicret konusu için gerekse de üretilecek İslami bir yapay zekâ çalışması için böyledir:
“(O Allah’ın yardım ettiği kimseler) kendilerine yeryüzünde iktidar verildiğinde namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. İşlerin akıbeti (onlar hakkında nihai karar) Allah’a aittir.”[7]
Dijital hicreti gerçekleştirirken, bu üç ilkeye dayanan bir bilinçle hareket ettiğimizde teknolojiyi hem kendi iyiliğimiz hem de İslam’a uygun bir hayat sürdürebilmek için en hayırlı şekilde kullanabiliriz Allah’ın (cc) izniyle.
Son tahlilde;
Dijital hicret, yalnızca dijital dünyadan uzaklaşmak değil, aynı zamanda ona bilinçli ve ilkelerimizden ödün vermeden uyum sağlamaktır. Günümüz dijital çağında, teknolojiyi reddetmek yerine, onu İslami bir çerçevede yeniden anlamlandırmak gerekmektedir.
Dijital dönüşüm, sadece iş hayatında kullanılan bir terim değil, aynı zamanda manevi bir yolculuktur da diyebiliriz. Bizler, bu dönüşümü sağlarken öz değerlerimizi muhafaza etmeye, Allah’ın (cc) emir ve şer’i yasaklarını rehber edinmeye dikkat etmeliyiz.
Çağımızda her gün daha çok dijital içerikle karşılaşırken, Müslimler olarak Kur’an ve Sünnet’in kılavuzluğunda bir dijital hicret anlayışı geliştirmeliyiz. Dijital araçları, faydalı bilgi edinme, İslami eğitim verme ve İslam’ı yayma gibi hayırlı amaçlar doğrultusunda kullanabiliriz. Ancak, bu süreçte bizi asıl gayemizden saptırabilecek unsurlara karşı da uyanık olmalıyız.
Bu nedenle, dijital hicreti gerçekleştirirken sadece teknolojiyle gelişim sağlamayı değil, manevi gelişim ve arınmayı da hedef edinmeliyiz. Teknolojiyi tüketirken, onun kalbimizde ve değerlerimizde gedikler açmasına izin vermemeliyiz. Yani bu dijital hicrette asıl olan, İslami değerleri koruyarak, hayatımıza yön veren ve bizi Allah’a (cc) yaklaştıran bir yol haritası oluşturmaktır. Rabbimiz (cc) bizlere bu dijital dönüşümü, asli ilkelerimizden taviz vermeden başarabilmeyi nasip etsin.
[1] Hicret hakkında genel bilgi için bk. Hicret, Halis Bayancuk, Tevhid Dergisi, S 96, s. 4
[2] Genel okuyucu kitlesine hitap eden ve günümüz algoritmik tuzaklarını konu alan Başak Tecer’in Yapay Zekâ Hırsızları adlı kitabı bu alanda temel bilgiler edinmek isteyenler için ufuk açıcı olacaktır.
[3] Buhari, 1; Müslim, 1907
[4] https://iot-analytics.com/number-connected-iot-devices/
[5] https://www.youtube.com/watch?v=vH2f7cjXjKI
[6] Tirmizi, 2687
[7] 22/Hac, 41
İlk Yorumu Sen Yap