Muksirûn Sahabiler ve Hadis Rivayeti

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.

Muksirûn sahabilerin çok hadis rivayet etme nedenlerini işlemeye devam ediyoruz. Geçen sayılarımızda Âişe Annemizin (r.anha) çok hadis rivayet etme nedenlerini zikrettik. Bu sayımızda da Abdullah ibni Abbâs’ın rivayetlerinin çok olma nedenlerinden ikisi üzerinde duracağız, inşallah.

Abdullah ibni Abbâs (ra) muksirûn sahabilerin beşincisidir. Bakiy ibni Mahled’in Müsned’ine göre 1660; İmam Ahmed’in Müsned’ine göre 2195 hadis rivayet etmiştir. O hâlde soralım:

5. Abdullah ibni Abbâs’ın (ra) rivayetleri neden çoktur?[1]

Şu sebepleri zikredebiliriz:

a. İbni Abbâs (ra) Allah Resûlü’nün (sav) amcasının oğludur. Akrabalıktan dolayı Allah Resûlü’ne yakındır. Ayrıca, Allah Resûlü’nün (sav) eşi Meymûne binti Hâris Annemiz, İbni Abbâs’ın teyzesidir. Yeğeni olması hasebiyle Meymûne Annemizin (r.anha) evine de rahatça girip çıkabilmiştir. Ayrıca birçok kez teyzesinde yatıya kalmış, o gece orada kalacak olan Allah Resûlü’nün (sav) hizmetinde bulunmuş, gece ibadetleri ve ev içindeki sünnetlerini gözlemlemiştir.

İbni Abbâs’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Ben bir gece teyzem Meymûne’nin yanında geceledim. Nebi de (sav) o gece teyzemin yanında idi. Maksadım Resûlullah’ın (sav) geceleyin kıldığı namazın nasıl olduğunu görmekti. Resûlullah (sav) bir müddet eşi Meymûne ile sohbet etti, sonra uyudu. Gecenin son üçte biri yahut yarısı olduğu zaman Resûlullah (sav) oturdu, semaya doğru baktı ve şu ayeti okudu: ‘Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün peşi sıra yer değişmesinde akıl sahipleri için (üzerinde düşünüp, bunları yapanın tek ilah olduğu, kulluğun sadece kendisine yapılması gerektiğine dair sonuçlar çıkaracakları) ayetler vardır.’[2] Sonra kalktı, dişlerini misvaklayarak abdest aldı, sonra on bir rekât namaz kıldı. Daha sonra Bilâl sabah namazı için ezan okudu. Resûlullah (sav) iki rekât daha namaz kıldı. Bundan sonra mescide çıkıp, cemaate sabah namazını kıldırdı.”[3]

Yukarıda İbni Abbâs’ın (ra) Sünneti öğrenmek için Meymûne Annemizde gecelediğine dair bir rivayet kaydettik. Bununla ilgili bir tespiti paylaşmakta fayda var:[4] İmam Ahmed’in Müsned’ine bakıldığında yirmi altı rivayette İbni Abbâs, ‘Teyzem Meymûne’nin evinde geceledim.’ diye başlayıp, Peygamber’in (sav) özellikle gece ibadetleri ve hareketlerini nakletmiştir. Bazı rivayetler birbirine çok benzerdir ve mükerrer olmaları muhtemeldir. Ancak bazılarında birbirinden farklı ayrıntılar nakledilmiştir ve mükerrer rivayet olma olasılığı azalmaktadır. İşte bu durum, İbni Abbâs’ın Teyzesi Meymûne Annemizin yanında birden fazla gecelediğini gösterir ve Nebi’nin Sünnetini öğrenme gayretine işarettir.

Ayrıca İbni Abbâs (ra), Mekke’nin fethine, Huneyn ve Taif savaşlarına ve Veda Haccı’na katılmış, son yıllarında Allah Resûlü’ne (sav) mülazemette hırslı olmuştur. Öyle ki Osmân (ra), Veda Haccı’nda Peygamber’den (sav) ayrılmayarak edindiği ilmî birikimi göz önünde bulundurmuş ve onu H 35 yılında hac emîri olarak vazifelendirmiştir.[5]

Aişe Annemizin (r.anha) yeğeni Abdullah ibni Abdurrahman (rh) şöyle der:

“Aişe (r.anha) İbni Abbâs’a baktı ve insanların hac gecelerinde onun etrafında halkalar hâlinde bulunduğunu ve ona hac ibadetlerinden sorduklarını gördü. Dedi ki: ‘O, kalanlar arasında hac ibadetlerini en iyi bilendir.’ ”[6]

Abdullah ibni Abbâs (ra) Hicretten üç sene kadar önce boykot yıllarında doğmuştur.[7] Mekke’den Medine’ye Hicretin sekizinci yılında, on yaşlarındayken gelebilmiştir.[8] Allah Resûlü (sav) vefat ettiğindeyse on üç on dört yaşlarındadır.[9] İbni Abbâs (ra), Allah Resûlü’yle (sav) otuz ay civarında bir vakit geçirebilmiş olsa da[10] bu süre zarfındaki yoğun birlikteliğinin ve öğrenme çabasının meyvesini almış, herkesin elde edemediği birtakım bilgileri edinmiş ve sonraki nesillere de aktarmıştır.

Şimdi, İbni Abbâs’ın (ra) Allah Resûlü’ne (sav) yakınlığının/mülazemetinin sünnet bilgisine etkisini bazı rivayetlerinden gözlemleyelim:[11]

İbni Abbâs’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Birisi gelip Abdullah ibni Abbâs’a, ‘Sen hiç Allah Resûlü (sav) ile birlikte bayram namazı için musallaya gittin mi?’ diye sordu. İbni Abbâs, ‘Evet.’ dedi. ‘O zamanlar yaşım küçük olduğu için rahatlıkla Allah Resûlü’ne yakın durabiliyordum. Zaten küçük olmasaydım onu görmem mümkün olmazdı. Bir defasında Allah Resûlü (sav) bayram namazı için Kesîr ibni’s Salt’a ait arazinin yanı başında bulunan bir mekâna gelmiş ve burada insanlara hutbe vermişti. Ardından kadınlara yönelip bazı nasihatlerde bulunmuştu. Allah Resûlü (sav) o gün kadınlara mallarını sadaka olarak vermelerini emretmişti. Bunun üzerine kadınlar parmaklarında bulunan yüzüklerini hemen çıkarıp Bilâl’ın tuttuğu elbisesine bırakmaya başladılar. Ardından Allah Resûlü (sav) Bilâl ile birlikte eve döndü.”[12]

Rivayette İbni Abbâs’ın Nebi’yle birlikteliğinde akrabalığın ve yetişkinlerin giremeyeceği ortamlarda bulunabilmede yaşça küçüklüğünün kolaylaştırıcı etkisi açıkça görülmektedir. Ayrıca o vakit yaşça küçük olmasına rağmen, bayram namazına katılıp, yaşanan kıssayı ince ayrıntısına kadar aktarması onun olgunluğuna, gözlemleme ve kavrama yeteneğine işarettir.[13]

Abdullah ibni Abbâs’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Ummu’l Fadl bir gün İbni Abbâs’ı Mürselât Suresi’ni okurken işitmiş ve şöyle demiştir: ‘Evladım, Allah’a (cc) yemin ederim ki sen bu sureyi okuyunca bana Resûlullah’ı (sav) hatırlattın. Benim ondan işittiğim son sure buydu. Mürselât Suresi’ni akşam namazında okumuştu.’ ”[14]

Abdullah ibni Abbâs’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Allah Resûlü (sav) Akabe sabahı bineğinin üzerinde bana, ‘Gel benim için taş topla.’ dedi. Ben de gerekli taşları topladım, sapan taşı büyüklüğündeydiler. Onları eline koyduğumda elindekilerden birini göstererek, ‘İşte bu gibilerini topla, dinde aşırılıktan sakınınız. Çünkü sizden öncekiler ancak dinde aşırılıkları sebebiyle helak olmuşlardı.’ dedi.”[15]

İbni Abbâs (ra) anlatıyor:

“Bir gün Resûlullah’ın (sav) binitinin arkasındaydım. O şöyle buyurdu: ‘Ey delikanlı, sana birkaç kelime öğreteceğim: Allah’ı(n emir ve yasaklarını gözet) koru ki Allah da seni korusun. Allah’ı koru ki yöneldiğin her işte O’nu bulasın. İsteyeceğin zaman Allah’tan iste. Yardım isteyeceğin zaman Allah’tan yardım iste. Bil ki tüm insanlar sana bir konuda fayda vermek üzere bir araya gelseler ancak Allah’ın yazdığı kadarıyla sana faydalı olabilirler. Eğer tüm insanlar sana zarar vermek için birleşip bir araya gelseler ancak Allah’ın sana yazdığı kadarıyla zarar verebilirler. Kader kalemleri kalkmış ve yazılan sahifeler kurumuştur.’ ”[16]

b. İbni Abbâs, kendisine akıl, fehm, kavrama yeteneği ve zekâ verilen sahabilerdendir. Hem tefsir, fıkıh, meğazi, şiir gibi başka ilim dallarında hem de hadis ilminde İbni Abbâs’ı bu noktaya ulaştıran en büyük sebeplerden bir diğeri de Allah Resûlü’nün (sav) hayır dualarıdır.

İbni Abbâs’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Resûlullah (sav), bana iki sefer Allah’ın hikmet vermesi için dua etmiştir.”[17]

Yine İbni Abbâs’tan (ra) şöyle rivayet edilmiştir:

“Resûlullah (sav) helaya girince, ben abdest alması için oraya su koydum. Çıkınca, ‘Bu suyu kim koydu?’ diye sordu. Benim koyduğumu söylediklerinde, ‘Allah’ım onu dinde fakih/mütehassıs biri kıl.’ diye dua etti.”[18]

Başka bir rivayette, “Peygamber (sav) beni bağrına bastı ve ‘Allah’ım! Ona hikmeti öğret.’ diye dua etti.”[19]

Başka bir rivayette, “Allah’ım! Ona Kitâb’ı öğret.”[20]

Bir başka rivayette, “Allah’ım! Ona hikmeti ve Kur’ân’ın yorumunu öğret.”[21]

Yine bir rivayette de, “Allah’ım! Onu dinde fakih kıl ve (Kur’ân) tevilini öğret.”[22] diye dua etti.

İbni Abbâs’ın (ra) ilmî konumuna sahabe ve tabiinden de pek çok kişi şahitlik etmiştir:

Sahabeden Ubeyy ibni Ka’b yanından ayrıldıktan sonra İbni Abbâs için şöyle demiştir:

“Ümmetin bilgini bu olacaktır. Kendisine akıl, anlayış ve kavrama verilmiştir. Resûlullah (sav) ona, dini anlaması için duada bulunmuştur.”[23]

Tabiinden Atâ’ ibni Yesâr (rh) şöyle der:

“Ömer ve Osmân (r.anhuma) Bedir ehliyle beraber İbni Abbâs’ı da davet edip onunla istişare ederlerdi. Vefat edene kadar Ömer ve Osmân (r.anhuma) döneminde fetva vermeye devam etti.”[24]

Aşere-i Mübeşşere’den Talha ibni Ubeydullah (ra) şöyle der:

“Allah’a yemin olsun ki Abdullah ibni Abbâs’a mükemmel bir anlayış kabiliyeti ve çok büyük bir ilim verilmiştir. Ömer’in (ra) ondan daha fazla değer atfettiği kimse de yoktur.”[25]

Sahabeden Sa’d ibni Ebî Vakkâs (ra) şöyle der:

“İbni Abbâs’tan daha hazır görüşlü, daha akıllı, ondan daha âlim ve daha halim bir kimse görmedim. Ömer’in etrafında Bedir ehlinden Muhâcir ve Ensâr’a mensup sahabiler olduğu hâlde onu büyük problemleri çözmek için çağırdığını ve ‘Haydi çöz bakayım! Sana bir mesele geldi.’ dediğini ve onun sözünün dışına çıkmadığımızı gördüm.”[26]

Tabiinden Mesrûk, hocası Abdullah ibni Mes’ûd’un (ra)şöyle dediğini aktarır:

“Eğer İbni Abbâs bizim yaşlarımıza gelseydi herhangi birimiz onun onda biri etmezdi”[27]

Leys ibni Ebî Suleym (rh) şöyle der:

“Ben, Tâvus’a, ‘Bu gence (yani İbni Abbâs’a) takıldın da Allah Resûlü’nün (sav) ashabından büyükleri bıraktın.’ dedim. O dedi ki: ‘Resûlullah’ın ashâbından yetmiş kişinin bir konuda tartıştıklarında İbni Abbâs’ın görüşüne döndüklerini gördüm.’ ”[28]

Ubeydullah ibni Abdullah ibni Utbe şöyle der:

“İbni Abbâs bazı özellikleriyle insanları geçmişti: Önceden geçenlere dair ilimle, görüşüne ihtiyaç duyulduğu şeylerde fıkıhla, hilimle, neseple, (Tercümanu’l Kur’ân) ünvanına nail olmakla… Ne Resulullah’ın hadisinde ne Ebû Bekr’in, Ömer’in ve Osmân’ın hükümlerinde ne fıkhi görüşlerinde ne şiirde ne Arapçada ne Kur’ân tefsirinde ne hesapta ne feraizde ne de geçmişte olan olaylar hakkında daha bilgilisini ne de görüşüne ihtiyaç duyulduğunda ondan daha iyi görüş belirtenini görmedim. Gelir (ders vermek üzere) otururdu. Bir gün fıkıh, bir gün tefsir, bir gün meğazi, bir gün şiir, bir gün Eyyâmu’l Arab konularını anlatırdı. Onunla oturan hiçbir âlim görmemişim ki ona baş eğmiş olmasın. Ona soran hiçbir kimseyi görmemişim ki onda bir ilim ve cevabını bulmamış olsun.”[29]

Tabiinden Mücâhid şöyle der:

“İlminin çokluğundan dolayı İbni Abbâs’a el-Bahr (deniz) denirdi.”[30]

Tabiinden Tâvus (rh) şöyle der:

“İbni Abbâs’tan daha bilgili bir adam görmedim.”[31]

✽ ✽ ✽

Gelecek sayımızda buluşmak duası ile…

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.


[1]. bk. El-İsâbe fî Temyîzi’s Sahâbe, 4/121; Tabakât, İbn Sa’d, 2/370; Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 5/20; Abdullah ibni Abbâs ve Rivayet Bağlamında Hz. Peygamber’le İlişkisi, Nihat Yatkın; Sahabeye Yöneltilen Tenkitler, Dr. Mehmet Efendioğlu, s. 285-332

[2]. 3/Âl-i İmrân, 190

[3]. Buhari, 7452

[4]. bk. Abdullah ibni Abbâs ve Rivayet Bağlamında Hz. Peygamber’le İlişkisi, Nihat Yatkın, s. 394, 406-409

[5]. Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 5/33

[6]. Tabakât, 2/374-375

[7]. bk. Hakim, 6277; Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 5/20

[8]. bk. Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 5/21

[9]. Allah Resûlü (sav) vefat ettiğinde kaç yaşında olduğuna dair farklı rivayetler ve görüşler vardır. bk. Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 5/22-23

[10]. bk. Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 5/20

[11]. Başka örnekler için bk.

           – Ahmed, 1913, 1914, 2132, 2460, 2662, 2484, 3003, 3293…

           – Abdullah ibni Abbâs ve Rivayet Bağlamında Hz. Peygamber’le İlişkisi, Nihat Yatkın, s. 404-410

[12]. Buhari, 863; Müslim, 884

[13]. bk. Fethu’l Bârî, 2/ 465- 466

[14]. Buhari, 763; Müslim, 462

[15]. Nesai, 3057; İbni Mace, 3029

[16]. Tirmizi, 2516; Ahmed, 2669

[17]. Tirmizi, 3823

[18]. Buhari, 143; Müslim, 2477

[19]. Buhari, 3756

[20]. Buhari, 75

[21]. İbn Mace, 166

[22]. Ahmed, 2397

[23]. Tabakât, 2/376

[24]. Tabakât, 2/371

[25]. Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, 5/31

[26]. Tabakât, 2/374

[27]. Tabakât, 2/371; Müstedrek, 6289

[28]. Tabakât, 2/372

[29]. Tabakât, 2/374

[30]. Tabakât, 2/372; Müstedrek, 6283

[31]. Tabakât, 2/372

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver