Tuz ve Hayat -2

 

Allah’a hamd, Rasûlü’ne salât ve selam olsun.

Doğal, kaya veya deniz tuzlarında, bedendeki tüm mineral ve eser elementlerin bulunduğuna değinmiştik. Allah’ın subhanehu ve teâlâ izni ve yardımıyla bu yazımızda, bu doğal tuzlarda bulunan başlıca minerallerden, özellikle sodyum, magnezyum, kalsiyum, silikon, iyot, fosfor ve vanadyumun sağlığa faydaları ve doğal/işlem görmemiş tuzların kullanımı ile ilgili birtakım uygulamaları ele alacağız.

Sodyum: Hazır gıdalarda raf ömrünü uzatır. Tüm işlenmiş yiyecek ve hazır alınan ekmek, pasta ve konserve gibi gıdalarda bolca sodyum (Na) bulunur. Modern tıp, tuzun zararlı olduğunu ve fazla alınmasının ciddi hastalıklara sebep olduğunu söylemektedir. Bu, doğru olmakla beraber zararlı olması, en çok işlem görmüş ve doğallığını kaybetmiş olan sodyum fazlalığından dolayıdır. Sodyum eksikliği ve fazlalığı hayatı tehdit edebilecek kadar önemli bir yere sahiptir.

İşlem görmemiş gerçek sodyum ise, bedensel sıvıları, sinirleri ve kas işlevlerini düzenler. Suyu çeker ve suyun damarlarda ve hücre içinde kalmasını sağlar. Sinir hücreleri, kas hücreleri, böbrek üstü bezinin çalışmasında, tansiyonun kontrolünde, karbonhidrat sindiriminde ve vücudumuzda daha onlarca hayati önem taşıyan role sahiptir.

Magnezyum: Sodyum fazlalığını yok eder. Karbonhidratları özümser, zihinsel işlevleri geliştirir, C vitamini ve kalsiyumu metabolize eder, hücre ve dokuların yıpranma sürecini yavaşlatır. 300’den fazla enzimin çalışmasında anahtar rol oynar ve eksikliğinde psikolojik problemler dahi gözükebilir. Lahana, badem, ay çekirdeği, çam fıstığı, kaju, ceviz, yer fıstığı gibi kuruyemişler de birer magnezyum kaynağıdırlar.

Klor: Vücutta çok yaygın olarak bulunan bir mineraldir. Mide asitinin yapısında yer alarak sindirimde rol oynar. Mide asidi az olan insanlarda B12 emilimini sağlayan ‘intrensek faktör’ yapılamaz. Bu durumda gıdaların içeriğinde bulunan veya ilaç olarak alınan B12 vitamini vücutta emilemediği için kalıcı bir B12 yükselmesi sağlanamamaktadır. Dolayısıyla klor minerali mide asidini artırdığından bu ‘intrensek faktörün’ yapımını da sağlamış olur. Gıdalarda çok az bulunduğu için vücuda gerekli miktarı en çok doğal tuzlardan alırız. Et, deniz ürünleri, süt ve yumurtada da bulunur.

Kalsiyum: Çocukların kemik ve diş oluşumlarının tamamlanmasında ve ileriki yaşlarda kemik yoğunluğunun azalmasını önlemede yardımcı olur. Kemikleri mineralize eder ve besin maddelerinin hücre zarları arasında hareketini kolaylaştırır. Doğal tuzlar dışında en çok süt, peynir, kefir, yoğurt vb. süt ürünlerinde, lahanada, yeşilliklerde, köy yumurtasında çok miktarda bulunur.

Silikon: Tırnakların, kemiklerin, saçların gelişimi için gerekli kalsiyumun devreye girmesine destek olur. Bağlayıcı dokuları ve kemikleri güçlendirir, deriyi esnekleştirir. Süt ürünleri ve sebzelerde bulunur.

İyot: Tiroit bezi hormonlarının üretimini, enerji üretimini ve zihinsel gelişimi sağlar. En önemli iyot kaynağı, doğal iyot içeren işlenmemiş deniz ve kaya tuzlarıdır.

Fosfor: Nörolojik sinir hücresi işlevi için gereklidir. B12 ile beraber vücutta işlev görür. B12’nin vücutta işlev görebilmesi fosfor mineraline bağlıdır.

Vanadyum: Kalp ve sinir sistemini güçlendirir, bedendeki çeşitli maddelerin atılımında görev görür.

İşlem görmemiş doğal tuzları, daha önce de değindiğimiz gibi deniz ve kaya tuzu olarak ikiye ayırabiliriz. Deniz veya kaya tuzunun birbirlerine ciddi üstünlükleri olmamakla beraber kaya tuzu, kaynakları kurumuş tuzlu göl ve denizlerin kalıntısıdır. Bunlar, yerin altında derin tuz yatakları oluştururlar.

Doğal tuz üzerinden ciddi bir pazar ve sektör oluştuğundan kristal veya çeşitli boyutlarda alınıp havanda dövülmesi ya da öğütme makineleri ile öğütülerek kullanılması tuzun güvenilirliği açısından daha uygundur. Bir bardak suda karıştırılan toz haldeki tuz şayet çözünmeden dibe çökerse, işlem görmüş demektir. Doğal tuz daima kolaylıkla erir. Suda rahat erimeyen tuz, bedende de erimez. Ayrıca tuzluktan kolaylıkla akan sofra tuzu, içeriğindeki esas maddelerinden arınmıştır. Doğal tuzlar tuzluklardan kolaylıkla akamaz ve topaklanır.

Sağlıklı yaşayabilmek ve özellikle kemik ve eklemlerin sağlam olabilmesi için günlük olarak yemeklerde sadece doğal tuzları kullanmaya dikkat etmeli ve rafine tuzları hayatımızdan çıkarmalıyız.

Doğal tuz ile sole yapılıp kullanılabilir. Sole, bir bardak suya, su tuza doygun hâle gelene kadar sürekli tuz eklenir. Su tam doygun hâle geldiğinde ise su tarafından emilemeyen tuz artık erimeden suyun dibine çökecektir. Bu tam doygun tuzlu su, sole olarak adlandırılır. (Suyun buharlaşıp tuzun dibe çökmemesi için kapağını kapalı tutun.)

Hazırlamış olduğumuz soleyi, sabahları ve geceleri yatmadan hemen önce, aç karna, bir bardak suya bir çay kaşığı ekleyip içmek, bedenin 24 saat boyunca tuzu kullanmasına yarar.

• Sabah ve akşam olmak üzere, hazırlamış olduğunuz soleden bir çay kaşığı alınması ve ağza koyulması, birkaç saniye dilin üstünde beklettikten sonra yutulması ve ardından bir-iki bardak ılık su içilmesi tavsiye olunur.

• Ya da sabah ve akşam aç karna olmak üzere, sıcak su doldurulmuş su bardağına, bir silme çay kaşığının 1/3 (üçte biri) kadar tuz ekleyerek düzenli içilebilir.

• 1 litre sıcak suya, bir tutam tuz, 1 tatlı kaşığı bal ve 1 adet limon sıkılıp karıştırılarak tüketilebilir. Nane, tarçın, organik pul biber, ev yapımı organik sirke gibi isteğe göre 1 veya 2’sini miktarlarını kendinize göre ayarlayarak ekleyebilirsiniz.

• Sadece tuz kullanılarak yapılan turşular: Havuç ince ince doğranır, çiğ lahana yapraklarını ayırdıktan sonra uzun parçalar hâlinde kesilip, üst üste yığılmayacak şekilde büyükçe bir kabın içinde malzemeler karıştırılarak iyice tuzlanır ve sonra sulanıp hacmi küçülene kadar bir süre bekletilir. Daha sonra da cam ve kapaklı kavanozlara yerleştirilir. Hava almayacak şekilde kapağı kapatılır ve en az 1 hafta evin bir köşesinde ara ara karıştırıldıktan sonra yemeklerle beraber tüketilir. Özellikle sindirim problemi, şişkinlik ve mide şikayeti yaşayanların yemekten 4-5 dakika önce turşu suyunu 1 yemek kaşığı kadar tüketmesinde fayda vardır.

• Banyo yaparken bir miktar suya, her litreye ortalama yarım tatlı kaşığı doğal tuz olacak şekilde tuzu karıştırıp kendimiz veya çocuklarımızı tuzlu su ile yıkayabiliriz. Ya da kaya tuzlu sabun adıyla piyasada satılan ürünlerden dönem dönem kullanılabilir.

• 1 litre suya 1 silme tatlı kaşığı tuz denk gelecek şekilde, kaba bir miktar tuzlu sıcak su koyulup ayak banyosu yapılabilir.

• (Bunun ne derece etkin olduğunu bilmemekle beraber) Ortamı elektromanyetik alandan uzaklaştırıp temizlediği için kaya tuzu, gece lambası şeklinde de kullanılabiliyormuş. Sanırım, lamba olarak kullanıldığı zaman ortama ısı verdiği için daha çok buhar hâline gelir ve böylece hem ortama etki eder hem de solunması akciğerlere, bronşlara faydalı olur. Piyasada kaya tuzlu lamba gibi isimlerle rahatlıkla bulunabilir.

Allah’ın izniyle (bu uygulamalar veya herkesin kendince uygulayabilecekleri diğer başka şekillerde) bir süre düzenli olarak gerçek doğal tuzların tüketilmesiyle, tansiyon, şeker, bel fıtığı, kemik ve kas ağrıları, depresyon, geçmeyen hâlsizlik ve yorgunluklar, kan düşüklüğü, vitamin eksikliği, kilo problemleri, cilt hastalıklarının ciddi anlamda azalacağı görülecektir.

Dualarımızın sonu, âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver