Terk Edilmiş Sünnetler; Duha Namazı

Âlemlerin Rabbine hamd, Rasûlü’ne ve ashabına salât ve selam olsun.

Değerli kardeşim! İslam’da kuşluk/duha namazı vardır. Bu namaz, güneş doğup bir mızrak yükseldikten sonra başlayan ve zeval vaktine kadar devam eden süre arasında kılınır. Duha namazı Peygamberimizin müekked sünnetlerindendir.

“Rasûlullah duha namazını dört rekât kılar ve bunu, Allah’ın dilediği kadar da artırırdı.” (Müslim)

Peygamberimiz terk etmediği bu namazı, ashabına da vasiyet etmiş ve onları duha namazına teşvik etmiştir. Sahabesine bu namazı terk etmemeleri konusunda önemli uyarı ve nasihatlerde bulunmuştur.

Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatır: “Dostum Rasûlullah, ölünceye kadar onları bırakmamak üzere bana üç şeyi tavsiye etti: Her aydan üç gün oruç tutmak, Duha (kuşluk) namazı kılmak ve uyumadan önce vitir namazı kılmak.” (Buhari, Müslim.)

Ebu Derdâ anlatır: “Sevgili Peygamberim, yaşadığım sürece şu üç şeyi bırakmamayı bana tavsiye etti: Her aydan üç gün oruç tutmak, Duha (kuşluk) namazı kılmak ve vitir namazını kılmadan uyumamak.” (Müslim)

Kurtubî rahimehullah bu konuda şöyle demiştir:

‘Peygamberin Ebu Derdâ ve Ebu Hureyre ‘ye vasiyeti, Duha namazının faziletine, sevabının çok ve müekked olduğuna, bunun içindir ki Ebu Derdâ ve Ebu Hureyre’nin bu namazı devamlı kıldıklarına ve bu namazı bırakmadıklarına delalet eder.’ (el-Müfhim limâ Eşkele min Telhîs Müslim)

Burada zihnimize şöyle bir sorunun canlanması gerekir; Peygamberimizin duha namazını sürekli kılmasının ve sahabesine vasiyet etmesinin hikmeti nedir?

Bunun için üç hikmet zikredebiliriz:

1. Allah duha vaktine yemin etmiştir.

“Kuşluk vaktine andolsun…” (93/Duha, 1)

Rabbimiz bir şeyin üzerine yemin etmişse o Rabbimizin yanında değerli ve önemlidir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Rabbimizin önem gösterdiği bu vakte önem göstermek adına, bu vakitte namaz kılmıştır. Ümmet olarak bizler de bu vakte Rabbimiz ve Peygamberimiz gibi önem göstermeli ve bu değerin farkında olmalıyız.

2. Sabah namazı ile öğle namazı arasındaki süre diğer vakitlere oranla uzundur. Ve insanlar bu sürede Rabblerinden uzak kalmaktadırlar. Peygamber, kendisi ile Rabbi arasına giren uzun süreyi kapatıp duha namazı ile ona yakınlaşmak istemiştir.

Bu, Peygamberimizin genel ahlakıydı. O öyle bir kulluğa sahiptir ki, her an Rabbini anar ve O’na yönelirdi. Rabbi ile kulluğu arasına uzun mesafeler girmezdi. Geceleri namaz kılar, gündüzleri oruç tutar, yolda gidene Rabbini hatırlatırdı. Yani O’na olan yakınlığını ve kulluğunu hayatının her alanına serpiştirmiştir.

Peygamberimizin bu tutumu bizlere de güzel ders vermektedir. Bizler de Rabbimize olan kulluğumuz arasına uzun mesafeler koymamalı, yaşantımızın her anında Rabbimize yakınlaşmalıyız.

Şurası hepimizin bildiği bir hakikattir kardeşim! Kulluk, kendimizi Rabbimize yakın hissetmemize bağlıdır. Bir insan Rabbine ne kadar uzak ise ibadetlerinde de o kadar uzaktır. Bir kul da kendini Rabbine ne kadar yakın hissederse o kadar amele düşkün olur ve amellerinden lezzet alır.

Bundan dolayıdır ki Rabbimiz bizlere şahdamarımızdan daha yakın olduğunu sürekli vurgulamıştır. İşte Peygamber duha namazı kılarak sabah ile öğle arasındaki uzun sürede Rabbinden uzak kalmamak için duha namazı kılmış ve Rabbine yakınlaşmıştır.

3. İnsanoğlu her güne vücudundaki eklem sayısı kadar sadaka borcu ile uyanır. Vücudumuzdaki eklem sayısı ise üç yüz altmışdır. Bu borcumuzu her gün ödemek zorundayız. Aksi takdirde amel defterimize borç olarak yazılacak ve hesabı sorulacaktır.

Peki, Bu Borcu Nasıl Ödeyeceğiz?

Sadaka yerine geçen amelleri yapmak, bu borcu ödemek için kâfidir. Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bütün sadakaların yerine geçecek ve bu borcu ödeyecek amel olarak duha namazını kılmış ve ümmetine bu namaz ile üzerlerindeki borcu ödemelerini söylemiştir.

“Her birinizin her bir eklemi için günde bir sadaka vermesi gerekir. İşte bu sebeple her tesbih bir sadaka, her hamd bir sadaka, her tahlil (lâ ilâhe illallah demek) bir sadaka, her tekbir bir sadaka, iyiliği tavsiye etmek sadaka, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kuşluk vakti kılınan iki rekât namaz bunların yerini tutar.” (Müslim)

“Her insan üç yüz altmış mafsal üzerine yaratılmıştır. Şu hâlde bir kimse Allah’ı tekbir eder, Allah’a hamd eder, La İlahe illallah, Subhanallah der, Allah’tan mağfiret diler, insanların yolları üzerinden taş veya diken yahut kemik gibi şeyleri bir kenara atar, yahut iyiliği emir veya kötülükten vazgeçirirse ve bütün yaptığı bu hayırların toplam hepsi üç yüz altmışı bulursa, o günün akşamına cehennem ateşinden uzaklaşmış olarak çıkar.” (Müslim)

İmam Nevevi rahimehullah hadisi şerh ederken şöyle demiştir:

‘Bu hadis, Duha namazının faziletinin büyüklüğüne, yerinin önemli olduğuna ve bu namazın iki rekât olarak da geçerli olduğuna bir delildir.’ (Nevevi, ‘Sahih-i Müslim Şerhi’)

Değerli kardeşim! Duha namazı kılmak nafile hac ve umre sevabına denktir. Denizköpüğü kadar günahı olsa da hepsinin bağışlanmasını, sicil defterinin temiz olmasını sağlar. Duha namazı kılmak kişiye yapacağı işleri kolaylaştırdığı gibi gelebilecek her türlü kötülüklerden de kişiyi muhafaza eder.

“Bir kimse sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra (mescitte) oturup güneş doğuncaya kadar zikir ile meşgul olursa, güneş doğduktan sonra da iki rekât (İşrak) namazı kılarsa, bir tam nafile hac ve umre sevabına nail olur. Bir tam nafile hac ve umre sevabına nail olur. Bir tam nafile hac ve umre sevabına nail olur.” (Tirmizi)

“Ey Âdemoğlu! Gündüzün ilk vaktinde benim için dört rekât namaz kılarsan, ben de senin işini ve ihtiyacını görür ve namazından sonra günün sonuna kadar hoşlanmadığın şeyleri senden uzak tutarım.” (Tirmizi)

“Günde iki rekât kuşluk namazı kılanın; denizköpüğü kadar günahı olsa, affolur.” (Tirmizi, İbni Mace, Ebu Davud.)

Rabbim bizleri kendisine yakın olan kullarından eylesin. Bizleri salih amel yapan kullarından eylesin. Dinin şiarlarını yücelten ve muhafaza eden kullarından kılsın. Allahumme âmin.

Davamızın sonu âlemlerin Rabbine hamd etmektir.

Bir sonraki sayıda görüşme ümidi ile…

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver