Mükellef Sizsiniz

Geçtiğimiz ay, din öğretimi ve eğitimine dair Mehmet Teber’in seminerinden notlar paylaşacağımızı söylemiş ve yazımızı sonlandırmıştık. Notlara geçmeden önce kısa hatırlatmalarda bulunalım ki öğrendiklerimiz iyice pekişsin.

Geçen ay demiştik ki:

Her yaşın gerekleri, ihtiyaçları farklıdır. Ebeveyn bunu dikkate almalıdır. Örneğin üç yaşındaki çocuk Kur’ân ezberi yapmak için sıkıştırılmamalı, on bir yaşındaki çocuk ise başıboş bırakılmamalıdır.[1]

Öğretim yaşı altıdır (6).

Bu yaştan sonra çocuğun seviyesine, ilgisine ve isteğine göre yönlendirmeler yapılmalıdır. Öncesi ise öğretim değil, eğitim dönemidir.

Duygu, düşünce ve davranışların eğitilmesi işte bu zamanda önemlidir.

Bunları göz ardı edip ille bir şeyler öğreteceğim diyenler çocuğu sıkmakta, bıkkınlık oluşturmaktadır. Hatta bazen bu bıkkınlık nefrete dönüşebilmektedir.

Gerek eğitim gerek de öğretim sırasında ebeveynler şu esası akıllarından çıkarmamalıdır:

“Allah (cc) dilerse ektiğim tohum çatlayıp filizlenecek ve fidan olacaktır.” Öyleyse ebeveynin sonuç üzerinde hiçbir dahli yoktur. O, süreçle ilgilenmelidir.

Bu kısa hatırlatmadan sonra seminer notlarına geçebiliriz:

Hepimizin bir ideali vardır.

Geleceğe dair umutlarımız, hedeflerimiz vardır. “salih evlat” yetiştirebilmek; umudumuzun, ideal ve hedeflerimizin bir parçası… Topluma faydalı, takva sahiplerine önder, vahiyle yetişmiş göz aydınlığı evlatlar… En asgarisi fayda sağlamasa dahi zarar vermeyen, ifsad etmeyen, dinin emir ve nehiylerini ihmal etmeyen evlatlar…

Bu idealimiz, bizi erken yaşlarda çocuklarımıza bildiğimiz her şeyi öğretmeye sevk ediyor. Anne babadan herhangi biri İslam’la geç yaşlarda tanışmışsa, yaşadığı pişmanlığı çocukları yaşamasın diye daha da hassas oluyor.

Niyet güzel. Fakat üslup yanlış, yol yanlış.

Ne verdiysek öğreniyor diye çocuğa nefes aldırmamaya varıyor iş. Artık çocuk olarak da görmemeye başlıyoruz yavrumuzu. Hatalarına tahammül edemiyoruz.

Oysa muhatabımız kim?

Sıfatı ne?

Yetişkin mi?

Mükellef mi?

Hayır, hayır…

Öyleyse ikinci esasımız da belli: “Muhatabımız bir çocuk ve mükellef değil.”

Dinin gereklerini icmalen ve tafsilen bilmek de bunun gereklerini yerine getirmek de biz yetişkinlerin sorumluluğu, çocuğun değil. O zaman sorumlu olmadığı bilgiyi vermenin âlemi yok.

Üçüncü esasımız ise şu: Bu ağır bir vebaldir. Daha yaşı dolmadan okutturmak, ezberletmek, dersler vermek… Tüm bunları çocuğa zorla yaptırmak bir vebaldir. Zira henüz öğretime hazır olmadığı için zihnen, aklen ve bedenen zorlanır çocuk. Zorlanırken olumsuz duygular edinir. Buna olumsuz çabalama denir. Kur’ân okurken mi zorlandı? O hissi yetmiş yaşına da gelse unutamaz, söküp atamaz. Kur’ân’ı her eline aldığında o meşum his hortlar. Kur’ân’dan soğutur. Bu vebal değildir de nedir?

Velhasılıkelam, kaş yapayım derken göz çıkarmayalım. Yaşın gerekleri ne ise onu yapalım. Çocuğumuzu dinden, öğretimden, kendimizden soğutmayalım. İnsan her yaşta (ileride de) öğrenebilir. Hatta isterse bir yıllık bir öğretimi iki ayda dahi yapabilir. Vakti gelmeden ne işe yarayacağını bilemeyeceği dersleri, konuları öğretmekten vazgeçelim.

Mehmet Teber’in hangi yaşta, neyi, ne kadar öğreteceğimizi gösteren yol haritasını da ekleyerek yazımızı sonlandıralım:

0-3 Yaş

Gözlem yaşıdır.

Sizi rol model alır.

Söz ve hareketlerinizi olduğu gibi kopyalar. (Kendinize dikkat edin, iyi örnek olun.)

Bu yaşta Allah lafzı, Kelime-i Şehadet, peygamber ve tevhid gibi kelimeleri sık sık duymalıdır.

3-6 Yaş

Eğitim yaşıdır.

Duygularını ve düşüncelerini şekillendireceğimiz, davranış kalıpları oluşturacağımız özel bir dönemdir.

Sünnetin yaşantıya dökülmesine; Allah sevgisinin aşılanmasına, Esmau’l Husna’nın kainattaki yansımalarını gözlemlemeye; oturma, yeme içme, misafirlik yordamı gibi adabımuaşeret kalıplarını saf zihinlere yerleştirmeye gayret edilmelidir.

Peygamberlerin mucizeleri, çocuklarınızın yaş ve gelişim dönemleri gözetilerek uygun bir şekilde- anlatılmalıdır.

Yavaş yavaş -bir iki cümlelik- basit dualar öğretilebilir.

6-9 Yaş

Öğretim yaşıdır.

Artık iman esasları, Kur’ân ve ibadetler öğretilip, peygamber kıssaları -çocuklarınızın yaş ve gelişim dönemleri gözetilerek uygun bir şekilde- anlatılmalıdır.

Namaza alışma dönemidir.

Yedi yaşında bir vakit,

Sekiz yaşında iki vakit,

Dokuz yaşında üç vakit zorunlu tutulmak üzere namaza alıştırılabilir.

9-12 Yaş

Öğretim yaşıdır.

Kendi kapasitesine göre ihtiyacı olan her türlü bilgi öğretilebilir.

İbadetleri düzene oturtulmalı, namaz alışkanlığı beş vakit ile zorunlu tutulmalıdır.

Sevdirme esas olmakla beraber kararlılık gösterilmeli, taviz verilmemelidir.

Not: Kilit kavram “kararlılık”tır. Kızmadan, kırmadan, nefret ettirmeden istikrarlı olunarak ibadetler hayata geçirilmelidir.

 


[1] .Yaşların gerekleri için bir önceki sayıya bakılabilir.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver