Havaric/HaricilerinFırkaları – 8

 

Bidat taifeleri arasında en çok ayrılmaların yaşandığı fırka Hariciler’dir. Hariciler’in sürekli bölünmelerinin nedeni ise, önceden sürekli savaş halinde oldukları için inançları hakkında konuşma fırsatı bulamamışlardı. Kendi aralarında meseleleri konuşmaya başladıkları zaman hemen ayrılmaya ve bölünmeye başladılar. Çünkü bunlar cahil olan insanlardı. Hepsi bir konuda kendilerine bir ayeti delil alıyor, diğer ayetleri görmüyorlardı. Doğal olarak konular hakkında konuşmaya başladıkları zaman Hariciler birçok kola ayrıldılar ve zaman içericisinde her kolun içerisinde de bölünmeler oldu.

Burada Hariciler’in bütün fırkalarını ele almak ve onlar hakkında bilgi vermek hem konuyu çok uzatır hem de boş bir çaba olmuş olur. Çünkü bu bilgilerin verilmesi amele yönelik bir fayda sağlamayacaktır. Bununla beraber Hariciler hakkındaki malumat ya Firak âlimlerinin birbirlerinden aktardıkları, ya da âlimlerin Hariciler’in davranışlarına bakarak çıkardıkları bilgilerdir. Yani bu bilgiler kesin değil, zan üzere söylenmiş bilgilerdir. Onun için Hariciler’in bütün fırkaları yerine ana kollarını ve o kolun içindeki fırkaların sadece isimlerini ve varsa fırkalarla alakalı bilinmesi gereken bilgileri vermek daha faydalı olacaktır.

Haricilerin fırkaları hakkında bilgiler, iki kaynaktan faydalanarak verilecektir. Fırkalar hakkındaki malumat, ana çatı olarak Şehristani’nin ‘El-Milel Ve’n-Nihal’ kitabından verilecek daha sonra tafsilatlı bilgi için Bağdadi’nin ‘El-Farku Beyne’l-Firak’ kitabından alınacaktır. Bunun sebebi ise, Şehristani, Bağdadi’den bir asır sonra vefat etmiştir. Bundan dolayı Şehristani’nin yazdığı malumat daha fazla ve daha düzenlidir.

Hariciler’in gruplarıyla alakalı ana çatıyı Şehristani şöyle sıralamıştır; Hariciler’i sekiz ana kola ayırmış ve daha sonra her kolun altında, o kolun fırkalarını zikretmiştir.

1. El-Muhakkimetu’l Ula

El-Muhakkimetu’l Ula, kelime manası, birinci hakemciler demektir. Yani Tahkim olayında İmam Ali radıyallahu anh ile problem yaşayarak halifeye huruç edenlerdir. Kelime anlamından anlaşılacağı gibi bunlar ilk Harici topluluğudur. Birinci hakemciler Ali’ye ayaklandıktan sonra, Harura bölgesinde bir araya gelerek kendilerinden birini imam seçtiler. Tarih kaynaklarında o zaman sayılarının on bin olduğu geçmektedir.

İtikadları:

Hariciler’in bu dönemde hem siyasi hem de itikadi olarak neye inandıkları belli değildi. Zaman içerisinde kendi aralarında itikadi meseleleri konuşmaya başlamalarıyla ayrılmalar gerçekleşiyor.

2. Ezarika

Ayrılmalardan sonra en güçlü ve sayı olarak en fazla olan fırka Ezarika fırkasıdır. Ezarika fırkası, Nafi bin Ezrak’a bağlıdır. Nafi bin Ezrak’ın diğer Hariciler’e nispeten bir farklılığı vardır. Hariciler topluğu ilimden nasibini almamış cahil olan insanlardır. Fakat Nafi bin Ezrak ise ilk dönemlerde ilim talep etmiştir. Nitekim bir dönem İbni Abbas’ın radıyallahu anh derslerine katılmış hatta İbni Abbas’a çok fazla soru sormasından dolayı İbni Abbas’ı kendisinden nefret ettirmiştir.

İtikadları:

Ezarika ilk olarak Murtekibu’l Kebira/büyük günahla tekfir meselesindeki net düşünceleriyle ortaya çıkmıştır. Nafi bin Ezrak’a göre büyük günah sebebiyle insan kâfir olur. Daha sonra bir adım ileri giderek, büyük günah işleyenlerin kâfir olmasıyla beraber kadınlarının ve çocuklarının da kâfir olduğunu ileri sürdü.

Üçüncü bir adım olarak Harici olup onlarla savaşa katılmayanların da kâfir olduğunu söyledi. Çünkü onlara göre bir insan Harici olduktan sonra gerçekliğini öğrenmek için imtihan edilmesi gerekir. O da ya onlara hicret etmesi ya da onlarla beraber savaşa katılması ile olur. Aksi takdirde onların yanında bu kişi inancında sağlam olmadığı için kâfir olmuştur.

Nafi bin Ezrak, Murtekibu’l Kebira/büyük günahla tekfir meselesindeki fikirlerini biraz da ilme sahip olduğu için delillendirmeye çalışmıştır. Fakat bununla beraber bu fikirleri beğenmeyen Hariciler Ezarika’dan ayrılmaya başlamışlardır.

3. Necedat

Bunlar Necde bin Amr El-Hanefi’ye bağlı olan insanlardır. Bundan dolayı onlar Necedat olarak isimlendirilmiştir. Necedat grubu ilk olarak Nafi bin Ezrak’a biat etmek için yola çıkmış. Daha sonra yolda Nafi bin Ezrak’ın büyük günah hakkındaki fikirlerini öğrenince biat etmekten vazgeçerek kendilerinden olan Necde bin Amr’a biat etmişlerdir. Böylelikle Necedat grubu ortaya çıkmıştır.

İtikadları:

Murtekibu’l Kebira/büyük günahla tekfir meselesinde net bir fikir ileri sürememişlerdir. Bundan dolayı firak âlimleri onlara iki görüş nispet etmişlerdir. Birincisi, kendilerinden olmayanları büyük günah sebebi ile tekfir ederler. İkincisi ise, her günah işleyeni değil, günahta ısrar edenleri tekfir ederler.

Necedat’a göre fıkhi meselelerde cehalet mazerettir. Yani fıkhi bir konuda biri hata yaptığında ve bilmiyorsa yanlışından dolayı sorumlu olmaz. Bu fikir şu olaydan sonra ortaya çıkıyor, Necde bin Amr El-Hanefi bir gün kendi oğlunun da içerisinde olan bir grubu seriyyeye gönderiyor. Savaş sonucunda karşı tarafın mallarını ganimet ve kadınlarını esir alarak geri dönüyorlar. Yolda savaşçılar kendi paylarına esir kadınları nikâhlıyorlar. Necde bin Amr El-Hanefi’ye geldiklerinde gerekçelerini şöyle izah ediyorlar: ‘Biz ganimet paylarımız yerine kadınları aldık. Şayet ganimet paylarımızdan yetmezse tamamlarız diye düşündük.’ Bunun üzerine Necedat’tan bir grup karşı çıkıyor ve imamdan izinsiz hareket ettikleri için tekfir edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu arada Necde bin Amr El-Hanefi ya oğlu olduğundan ya da gerçekten böyle inandığından dolayı diyor ki, ‘Fıkhi meselelerde cehalet mazerettir.’ Necde bin Amr El-Hanefi’nin bu sözü üzerine Necedat’tan ayrılmalar yaşanıyor.

4. Sufriyye

Sufriyye, Ebu Ziyad’a bağlı olan insanlardır. Firak âlimleri bunlara neden Sufriyye ismi verildiğinde farklı görüşler belirtmişlerdir.

Bir grup âlime göre, ‘sufr’ kelimesi sarılık demektir. Bu insanlar da Hariciler arasında en abid olan taifedir. Çok ibadet etmelerinden dolayı yüzleri sararmıştı. Bundan dolayı kendilerine Sufriyye denilmiştir.

Bazı âlimlere göre ise, Ebu Ziyad, Rumlar gibi sarı tenli olduğu için bunlara Sufriyye denilmiştir.

İtikadları:

Murtekibu’l Kebira/büyük günahla tekfir meselesinde Sufriyye farklı gruplara ayrılmıştır. Bunlar arasında en tuhaf olan fikir şudur; ‘İslam’da hadleri belirlenmiş olan günahları işleyen insanlar tekfir edilmezler. Sadece işledikleri günahın ismini alırlar. Mesela; hırsızlık İslam’da haddi belirlenmiş olan bir günahtır. Bundan dolayı hırsızlık yapan sadece sarık/hırsız ismini alır. İslam’da hadleri belirlenmemiş olan günahları işleyen insanlar ise tekfir edilirler.’

Bir gruba göre, ‘Her günah işleyen mutlak olarak kâfir olur.’

Başka bir gruba göre ise, ‘İmam had uygulamadığı müddetçe büyük günah işleyenler tekfir edilmezler. İmam haddi uyguladıktan sonra tekfir edilir.’

5. Acaride

Acaride, Abdulkerim bin Acrad’a tabi olan insanlardır. Abdulkerim bin Acrad’a biat ettikleri için bunlara Acaride denilmiştir.

Acaride, Horasan tarafında yaşayan insanların oluşturduğu bir fırkadır. Acaride aslı itibarı ile Hariciler’in ana kollarından biri olan Beyhesiyye kolundan ayrılmıştır. Daha sonra Acaride de kendi arasında bir çok fırkaya ayrılmıştır.

Fırkaları:

 Saltiyye

 Memuniyye

 Hamziyye

 Halefiyye

 Etrafiyye

 Şuaybiyye

 Hazimiyye

6. Se’alibe

Bunlar Sa’lebe b. Mişkan’a uyanlardır. Se’alibe fırkası, Acaride fırkasından olup bir meselede yaşanan ihtilaftan dolayı Acaride’den ayrılmıştır. Se’alibe kendi arasında birçok fırkaya ayrılmıştır.

Fırkaları:

 Ma’bediyye

 Ahnesiyye

 Şeybaniyye

 Ruşeydiyye

 Mukramiyye

Ma’muliyye ve Meçhuliyye

 Bid’iyye

7. İbadiyye

Bunlar Abdullah bin İbad’a müntesip olan insanlardır. Hariciler’den günümüze kadar varlıklarını sürdüren tek fırka İbadiyye fırkasıdır. Şu anda Amman taraflarında yaşayan ve kendilerine ait kitapları ve internet siteleri vardır.

İbadiyye her ne kadar çıkış noktası olarak Haricilik olsa da günümüzde Mutezile itikadını savunmaktadır. Yani İbadiyye çıkış itibariyle Haricilik’tir. Fakat devam ve istikrar itibariyle Mutezile’dir. Bu şekilde İbadiyye kendisinde iki tane bidati toplayan bir gruptur.

Hariciler’le İbadiyye fırkasını birleştiren fikir, Mutezile’deki emr-i bi’l maruf nehy-i ani’l münker anlayışıdır. Çünkü Mutezile’nin emri bil maruf anlayışına göre karşı tarafa kendi doğrularını zorla ve kuvvet gücü ile kabul ettirme vardır. Nitekim Abbasiler döneminde Mutezile gücü ele geçirmeye başladıklarında İmam Ahmed’e eziyet etmişlerdir. Hariciler ise imamın hatalarını huruç yoluyla kuvvet kullanarak ayaklanırlar. Bu iki benzerlikten dolayı İbadiyye başlangıç olarak Haricilik üzere iken daha sonra Mutezile fikirleri benimsendi.

Fırkaları:

 Hafsiyye

 Harisiyye

 Yezidiyye

Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver