Hatırıma Geldikçe…

 

Kitabın Künyesi

Kitabın Adı: Hatırlı Satırlar

Kitabın Yazarı: Ebu’l Ferec İbnu’l Cevzi

Yayınevi: Tahlil Yayınları

Sayfa Sayısı: 272

Baskı Yılı: 2011

Yazara Dair

Ebu’l Ferec İbnu’l Cevzi rahimehullah Irak’ın Bağdat şehrinde 1117[1] yılında doğmuştur. Üç yaşında iken babasını kaybeden İmam, baba şefkatini aratmayan bir yakınlıkla amcasının gözetiminde yetişmiştir. Saydu’l Hatır kitabından da belirttiği gibi nimetler içiresinde büyümüştür. Nesebi Ebu Bekir’e radiyallahu anh dayanan İbnu’l Cevzi, Hanbeli mezhebi fakihlerindendir. Bir Hanbeli âlimi olarak bilinmesinin yanında birçok dalda ilmi birikimi vardır. Henüz hızlı iletişim araçlarının bulunmadığı zamanda ünü İslam âleminde yayılmış ve bir vaiz olarak tanınmıştır. Nasihatleri ile binlerce insan günahlarından tevbe etmiş, hidayet yolunu tutmuştur. İmam Zehebi onun hakkında der ki: “Tefsir, vaaz ve tarih konusunda otoriterdi. Mezhep konusunda geniş bir ilmi vardı. Hadis ilimleri konusunda derin bir vukufiyeti vardı. Ancak bir hadisin sahihliği veya zayıflığına hükmetme konusuna gelince; muhaddislerin uzmanlığı ve hafızların tenkidi onda bulunmuyordu.”

İlme adamıştı kendisini. “Ben henüz çocukken yanıma biraz kuru ekmek alırdım ve hadis dinlemek için çıkardım. İsa Nehri kıyısında otururdum. Çünkü yanıma aldığım ekmekleri, kuru olduğu için su ile beraber yemek zorundaydım. Ekmekten her bir lokma aldığımda üzerine bir yudum su içerdim. Himmet ve hedef göz(lüğ)üm sadece ilim tahsilinin lezzetini görürdü.”

Henüz çocukken arkadaşlarının yanına çok çıkmaz, onlar ile oyun oynamaz ve vaktini zayi etmekten korkardı. Büyüdüğünde de insanların içerisine karışmaktan nefsini alıkoydu. Cuma namazı nedeni ile evinden çıkar, onun dışında neredeyse dışarıya adımını atmazdı.

“Dünya üzerinde, ilim için insanlardan uzaklaşıp, ilmi kendine sıcak bir dost ve arkadaş edinmekten daha güzel bir yaşam yoktur.” derdi “Hatırlı Satırlar” kitabında.

İlimde bir denizdi âdeta. Bazı muhaddisleri kitabında zikreder, onların himmetlerinin (ilme olan iştiyaklerinin) zayıflığından yakınırdı. Allah’a ilmini artırıncaya kadar kendisinin canını almaması için dua ettiğini söylerdi.

İlim ehlinin tarifi ile söyleyecek olursak okumaya adeta tutkundu. Zannımızca onun kitap okumaya olan sevgisi tam anlamı ile böyle ifade edilebilir. Yirmi bin veya daha fazla kitap mütalaa ettiğini söylemişti.

Zamanının sufilerine şiddetle karşı çıkmış ve onların sapıklık ve bidatlerini apaçık serdetmişti. Allah için kınayıcının kınamasından korkmaz, hakkı açıkça ilan ederdi. Derslerine yöneticiler ve halifeler de gelirdi. “Bir gün İbnu’l Cevzi ders anlatırken (dersinde hazır olan) Halife el-Mustedi’ tarafına yöneldi ve dedi ki: ‘Müminlerin emiri! Konuşacak olsam senden korkarım. Susacak olsam senin için korkarım. Bir kimsenin sana ‘Allah’tan kork!’ demesi, senin için ‘Siz ehli beyttensiniz. Sizin günahlarınız bağışlanmıştır.’ demesinden daha hayırlıdır.’ ” [2]

Bidatlere karşı çıkmış, içtihat kapısının kapanmadığını şiddetle savunmuş, kör taklidi benimseyen mutaassıpların dalaletini önemle vurgulamıştır. Kitaplarında, derslerinde açıkça anlattığı düşüncelerini zikretmiş, günümüzde dahi başucu kitabı olmayı hak eden eserler telif etmiştir. Kendisini sevmeyen, Şia’ya meyli ile bilinen valilerin medrese malından yolsuzluk yaptığı iddiası ile iftiraya uğramış ve memleketinden, ailesinden uzakta beş yılını sürgünde, ev hapsinde geçirmiştir. Allah, kendisine atılan iftiralardan onu temizleyince memleketine dönmüş, ders halkalarında dersler vermeye ve mescitlerde hutbeler irad etmeye devam etmiştir. 1201 yılında vefat eden imam, Ahmed b. Hanbel’in kabrinin yanına defnedilmiştir. Rabbimiz kendisine rahmeti ile muamele edip, Firdevsi ile mükafatlandırsın. (Allahumme amin).

Yazı ile Kayda Aldım

Tarihte birçok ilim ehli portresi görürüz, ilim tutkunudur. Gerektiğinde hocasının dizinin dibine oturur ilim öğrenir, öğrendiklerine dair kitaplara müracaat eder. Öğrendiklerinin arasında mukayese yapar, düşünür ve çok ince meselelere ve veciz faidelere vakıf olur. Kimisi bunu yetiştirdiği öğrenciler ile nesillere aktarır, kimisi yazmak sureti ile geleceğe miras bırakmak ister. İbnu’l Cevzi’yi iki sınıfa da dahil edebiliriz. Henüz mukaddimesinde buna değinir. Bazen ince tahliller aklına geldiğinde yazmadığında unuttuğundan bahseder ve “İlmi yazı ile bağlayınız.” [3] Hadisinde irşad edildiği üzere hatırına gelen faydalı bilgileri yazmaya karar verdiğini söyler.

Okuyucuyu yormaz kesinlikle. Kitabı, standart okuyucu kitlesine hitap eder ve ağır tabirler ve teknik meselelere pek değinmez. Konuları kısa kısa ve renklidir. Bir sayfada gençlere nasihat ederken, bir başkasında günahlardan dem vurur. Birinde “kanaat” der, diğerinde dostlukta dikkat edilmesi gereken noktalar üzerinde durur. Sabır konusunda nasihat ederken, zamanın kıymeti konusunu ihmal etmez. Birçok yerde ilim talebesine yönelik tavsiyeleri ile beraber insanlarla muamele fıkhına değinir. Sağlık hususuna değinirken akıl nimetini unutmaz. Zamanının riyakâr zahidleri ve kötü âlimleri konusunda uyarılarda bulunur.

Bu kitabı değerli kılan, birçok ilim dalında mütemekkin bir âlimin, İbnu’l Cevzi’nin yazmasıdır. Tek seferde oturulup kaleme alınmış olan bir eser de değildir. Günlük hayatta yaşadıkları ve karşılaştıkları üzerinden şekillenmiştir konular. Bir tür deneme veya sohbet yazısı demek mümkün müdür tartışılabilir ancak klasik usulün dışına çıktığı söylenilebilir.

Okuyup faydalanmanız dileğiyle…

Allah’a hamd olsun…

  

[1]       .   İhtilaf olmak ile beraber Hicri 511 yılında doğmuştur.

[2]       .   Zehebi Tezkiretu’l Huffaz eserinde aktarıyor.

[3]       .   Birçok hadisçi bu lafız ile hadisin zayıf olduğunu söylerken, bu rivayetin benzeri sahih olan lafzın olduğunu da belirtmişlerdir.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver