Eleştiri

Her gün yeni bir vakıa duyuyoruz çocuklarla alakalı. Duyduğumuz şeyler öyle yenilir yutulur cinsten de değil. Bazen “Bizim çocuklarımız olamaz bunu yapanlar.” diye düşünüyor, bazen hayretimizi gizlemeye çalışıyor, başımızı öne eğiyoruz.

Hangi birine değinelim?

Dokuz yaşındaki bir Müslim evladının en ağır küfürleri edişine mi; girdiği ortamda hem kendi hem yakınlarının saygınlığını, yaptığı tuhaf hareketler ile yerle bir edişine mi; herkese açık bir mekânda kendine ikram edilmeyen içecekleri ceplerine dolduruşuna mı, defalarca uyarılmalarına rağmen büyüklerin ihtarlarına kulak asmayışlarına mı; annelerin, çocuklarının bu görgüsüzlük ve saygısızlıklarına sessiz kalışlarına mı?

Hangisine…

İslam, öyle sadece akideden ibaret bir din değildir. İslam, akideyle ortaya çıkan, ahlak ile kendisini gösterip taçlandıran bir dindir. Ahlakın en temel unsuru ise güzel konuşmaktır. Sövmek fısktır, kötü bir özelliktir.

Dokuz yaşındaki bir çocuğun, bir başkasının ebeveynine sövmesi kabul edilebilecek bir durum değildir!

Fakat burada daha kritik mevzu, bu yavrumuzun ailesinin duruma el atmayışıdır. “Ne yapalım, nasıl önleyelim, bu davranış bozukluğunun sebepleri nelerdir, çocuğumuz, bunu kimden öğrenmiş olabilir?” sorularını dert edinmeyişleridir.

Ahlaka taalluk eden bir başka husus da şudur: Umumi bir ortamda nasıl davranılacağını bilmemek, edebine, görgü ve nezaket kurallarına aykırı davranmaktır.

Gerek mescidde gerek misafirlikte gerek insanların toplandığı meclislerde umuma ait eşyalara zarar vermek, düzeni ve huzuru bozucu hareketler yapmak, itişip kakışmak, koşturmak, sürekli bir şeyler yiyip içmek ve içecekler ile etrafı kirletmek edebe aykırı davranışlardır.

Ebeveynler çocuklarına meclis adabını öğretmeli ve gerekirse evde bunun çalışmasını, tekrarını, dramasını yapmalıdır.

Aile ziyaretlerine giderken erkek çocuklar mutlaka babalarının yanında durmalı, babalarıyla oturmalı; onların konuşmalarına, gündemlerine ve tüm davranışlarına şahit olmalıdır.

Bu sayede meclis adabını öğrenecek, hem şahsını hem de ailesini küçük düşürecek davranışları sergilemekten kaçınacaktır.

Kimi çocuklar, nezaketi hiç içselleştiremez. Benim tavsiyem bu çocuklarımızın da Müslimlerin itibarı adına meclislerden uzak tutulmasıdır.

Meclislere gelen çocukların dış görüntüsü de yürek burkmakta. Saçlar dağınık, tırnaklar uzun ve kirli, yüzlerinde sabahtan kalma çapak, kahvaltıdan kalma yemek artıkları…

Su bol, sabun bol. Evet, zorlanır çocuk sürekli ellerini yıkamaktan, yüzünü yıkamaktan…

Fakat ebeveyn bu konuda ısrarcı olmalı, özellikle toplumla iç içe olunacağı zamanlarda temizliğe (beden ve elbise) daha çok dikkat etmelidir.

Merak ettiğim bir şey var: Anne veya baba, evden çıkarken belki on kere aynaya bakar da hiç çocuğunun üstüne başına bakmaz mı?

Lütfen! Allah için evlatlarınıza sahip çıkın. Onları bedevilikten sıyırın… Topluma imanı sağlam, ahlakı güzel, terbiyeli, nazik nesiller kazandırın!

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver