Bağışıklık ve Anne Sütü

 

Hamd, Allah’a subhanehu ve teâlâ mahsustur; O Allah, subhanehu ve teâlâ ki, kuluna kitabı indirmiş ve onun anlaşılmasını güçleştirecek hiçbir çarpıklığa yer vermemiştir. (18/Kehf, 1) Âlemlere rahmet ve bereket olarak gönderilen Muhammed’e, âline, ashabına ve yolunda giden tüm Müslümanlara salât ve selam olsun.

Başta bağışıklık sistemi olmakla beraber diğer tüm sistemlerin gelişiminin, bebeğe verilen anne sütü ile doğrudan bağlantılı olduğunu önceki yazımızda belirtmiş ve anne sütünün bilinen faydalarından bir nebze de olsa bahsetmiştik. Henüz bilinemeyen ve belki de hiç bilinemeyecek olan diğer faydaları El-Alim olan Allah subhanehu ve teâlâ katındadır.

Anne sütüyle alınan enerji, bebeğin gelişiminin devamlılığı ve sağlığının korunması için çok önemlidir. Anne sütüyle beslenen bebeklerin enerji alımları bulundukları aylarına göre değişen düzeylerdedir. Anne sütünün mucizevî yönlerinden biri; sütün içeriği doğum sonrasında ve ilerleyen dönemlerde bebeğin ihtiyaçlarına göre değişkenlik gösterir. Gün içinde verilen sütte dahi farklılıklar olabilmektedir. Yani, gece sütü ile sabah sütü veya diğer saatlerdeki sütün içeriğinde farklılıklar olabilmektedir.

Anne sütü hiçbir besin grubuna benzemeyen ve taklit edilemeyen içeriğiyle çok özel bir besindir. Kendine özgü karbonhidrat, yağ ve protein yapısı vardır. Doymamış yağ asitlerinden zengin olması merkezi sinir sistemini, beyin gelişimini ve vücutta hücre çoğalmasının normal olmasını sağlar.

Anne sütünde bulunan maddelerin bağırsaklarda sindirimi ve emilimi inek sütüne, yapay mamalara veya diğer besinlere oranla çok daha kolaydır. Aynı zamanda anne sütünün içerikleri bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak oranda ve yapıdadır. Örneğin; anne sütünde bulunan protein, bağırsakta sindirildikten sonra (Net Protein Kullanımı %100 olduğundan dolayı) insan proteinlerine tam dönüşür, aynı zamanda anne sütünde bulunan büyüme faktörleri de protein yapıdadır.

Anne Sütü Verilirken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Anne sütünün yeterli düzeyde ve enerjide olabilmesi birtakım faktörlere bağlıdır. Sağlıklı bir emzirme sürecinin başlaması için bebekle annenin doğum sonrası en kısa sürede (en geç 1 saatte) temasları sağlanmalı ve emzirme hemen başlanmalıdır. İlk sütle beraber 3-7 gün anne sütü bebeklerin gelişimi için en önemli besindir.

Annelerin sütlerinin yetmeyeceği/yetmediği düşüncesi çok sık karşılaşılan bir durumdur. Bu tarz düşünceler ve stres faktörü (özellikle süt ve bebekle ilgili endişeler) sütün azalmasında/kesilmesinde büyük rol oynayan, istenmeyen durumlardandır.

Anneler gebelik süresince ve lohusalıkta hormonal değişimlerinden dolayı psikolojik ve fizyolojik olarak hassas bir dönem yaşarlar. Hem ruhsal destek verilmeli hem de ev işleri, yemek pişirme, bebekle ilgili (gazını almak, altını değiştirmek, duş aldırmak gibi) durumlar için onlara yardımcı olunmalı ve annelerin çok iyi dinlenmesi sağlanmalıdır. Emzirme sonucu beyinden birtakım hormonlar salgılanır, bu hormonlar annelerin daha rahat uykuya geçmelerini sağlamaktadır.

İyi bir emzirme sonrası en erken 2 saat, en geç 3 saat arayla tekrar emzirme sağlanmalıdır. Anne emzirme dönemine uygun, yeterli ve dengeli beslenmeli, en önemlisi de bol sıvı (gece dahi olsa her emzirme sonrası en az bir bardak) tüketilmelidir.

Her süt veren annenin şunlara dikkat etmesi gerekir:

1) Emzirme işlemi sırasıyla her defasında sağ-sol diye ayırılarak yapılmalıdır. Bu süt kanallarının dinlenmesi ve dolması için önemlidir.

2) Bebek istediği zaman veya istemediğinde ise saati geldiğinde sırayı bozmadan emzirmesi gerekir.

3) İyi emzirememe kaynaklı süt kanallarının tıkanması sonucu mutlaka bir süt sağma pompası ile emzirmeyle beraber kanalların açılmasına destek verilmelidir.

4) Bol sıvı tüketilmeli, özellikle içilecek suyun ılık veya çay sıcaklığında olmasında faydalar vardır. (Çay, kahve ve hazır içeceklerden uzak kalınmalı)

5) Ana öğünler kesinlikle ihmal edilmemeli ve ara öğünlerde meyve, kuru meyve, kuruyemiş yenilmelidir.

6) Çok tuzlu, baharatlı, turşu, konserve/paket ürünler tüketilmemelidir.

7) Rabbim, dilediğine bol rızık verir ve dilediğinden kısar (34/Sebe, 36) ayetine binaen Allah’a subhanehu ve teâlâ tevekkül ederek stresten ve endişelerden uzak kalınması gerekir.

Tüm bu tavsiyelerle beraber süt artıran besinlerden de istifade edilmelidir. Bulgur, haşlanmış yumurta, taze üzüm, kuru ve taze incir, pekmez, maden suyu, ısırgan otu başlıca süt artıran besinlerdendir. Dereotu, rezene, kimyon, süt artıran ve bebekteki gaz problemlerine iyi gelen bitkilerdendir. Aktarlardan bu bitkilerin tohumlarının bulunduğu karışımlar temin edilebilir. Bu bitkiler veya tohumları kaynatılıp ılıtılarak içilmesi tavsiye olunur.

İlk 6 ayda bebeklere sadece anne sütü verilmeli, 6. aydan sonra anne sütüyle beraber ek besinlere başlanmalıdır. Bu ek besinleri bebeklerin en çok acıktıkları saatlerde vermeye çalışılmalıdır. Ek besinlere tedricen başlanmalı ve yeni başlanan besinler arasında birer hafta ara olmalıdır. Tamamlayıcı besinler ile birlikte 2 yaşına kadar veya daha fazla anne sütüne devam edilmelidir.

Vücuttan Toksinlerin ( zehirli madde) Atılması

Aşıların içerisindeki metal ve kimyasallara maruz kalmış bebeklerin bağışıklık sistemleri başta olmakla beraber tüm sistemleri etkilenmiştir. Aşılar bundan dolayı kesinlikle toksiktir.

Vücudun toksin arındırma kanalları desteklenerek metal, kimyasal ve toksinlerin vücuttan güvenli şekilde atılabilmesi sağlanır, böylelikle vücudun iç dengesini yeniden kurmasına çalışılır.

Aşılanmış çocuğun almış olduğu ağır metallerin bir kısmından kurtulabilmesi ve aşıların zararlı etkilerinden bazılarının geri çevrilebilmesi için kullanılabilecek detoks yöntemlerinden bazıları şunlar:

1. Bentonit kili: Güçlü bir vakum temizleyici gibi hareket ederek vücutta mevcut metal ve kimyasalları bağlayarak vücuttan atar. Daha birçok faydaları olan bentonit kilinin bilinen bir yan etkisi bulunmamaktadır.

Kullanımı:

-Bir tatlı kaşığı bentonit kilini, 1 bardak kaynatılıp ılıtılmış suya katarak sabah ve akşam olmak üzere yarımşar su bardağı içirilir. Tadından dolayı içiremiyorsak su miktarı biraz daha artırılabilir.

-Bentonit kilini banyo suyuna katarak aşılanmış çocuğunuza kil banyosu yaptırabilirsiniz veya bir kabın içine hafif sulandırılarak çamur hâlinde tüm vücuda sürülerek banyo yaptırılabilir.

2. Çörek otu:

Çörek otu tohumu veya yağı kullanılabilir. Güçlü bir antioksidan olup bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: “Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasın.” (Buhari, Müslim)

3. Probiyotikler: Bağırsak florasını toparlamak ve bağışıklık sistemini dengelemek için güvenilir probiyotiklerden istifade edilebilir.

4. Kişniş kullanımı: Kişniş bitkisinin yaprakları vücuttan cıva ve alüminyum atılımını hızlandırır. 2-3 hafta boyunca günde en az 1 çay kaşığı kişniş alınması gerekiyor. Buna ilaveten banyo suyuna veya bentonit uygulamasında 3-4 damla kişniş suyu damlatılabilir. Demleyerek içirilmesi de tavsiye olunur.

5. Mürver: Allah’ın subhanehu ve teâlâ yarattığı bitkilerden mürver, çocuklar için mükemmel bir şifa kaynağıdır. Şurup şeklinde veya gıda desteği olarak alınabilir. Araştırmalara göre mürver bitkisi, virüslerin sağlıklı hücrelere saldırdığı zamanki kullandığı enzimleri etkisiz hâle getiriyor.

Doğal mürver şurubu: 2 yaşın altındaki çocuklar için ideal olmakla beraber yetişkinler de istifade edebilirler. Özellikle gribe karşı kullanımında da çok etkilidir.

Şurubun yapılışı:

  • 1 fincan kurutulmuş kara mürver
  • 2 su bardağı Su
  • 2 yemek kaşığı kurutulmuş veya taze zencefil kökü
  • 1 çay kaşığı karanfil veya karanfil tozu
  • 1 su bardağı işlenmemiş bal

Bal dışında tüm malzemeleri kaynatmak üzere bir tencereye döküp, yaklaşık 45 dakika boyunca kısık ateşte, ara ara karıştırılır. Karışım daha sonra soğumaya alınır ve ince bir süzgeç veya temiz bir tülbent kullanarak yeterince büyük ve kapaklı bir cam kavanoza dökülür. Daha sonra ise karışıma hiç dahil edilmeyen 1 su bardağı balımızı da katarak, iyice karışması sağlanır.

Yaptığımız karışım çocuklara günde yarım tatlı kaşığı olmak üzere 2 veya 3 kez verilebilir. Bağışıklık sistemini aktifleştirerek vücudun direncini artırır, bunun için düzenli kullanılması tavsiye olunur.

6. C Vitamini: Aşılardaki ağır metaller, kimyasallar ve toksinlerin yaptıkları hasarı gidermede etkilidir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. C vitaminini almanın en iyi yolu bu vitaminden zengin gıdaları tüketmek, ancak detoks aşamasında gün içinde sık sık alacağımız güvenilir destek ürünlerle daha iyi netice beklenir.

7. Beslenme: Aşıların zararlı etkilerini azaltmanın en iyi yolu hiç tartışmasız beslenme! Çocukların beslenme yoluyla desteklenmesi için ise en etkin ve kullanışlı yöntemler çiğden sıkılmış meyve-sebze sularıdır.

Detoks süresince normal öğünlerinin haricinde günde en az 2 ila 3 bardak da çiğden sıkılmış meyve-sebze suyu içmelerini sağlamamız gerekiyor. Mutlaka brokoli, lahanagiller, beyaz turp, sarımsak, soğanlar, baharatlar ve güvenilir kaynaklardan alınmış köy yumurtası sarısı tüketmelerine dikkat edilmelidir.

8. Masaj: Detoks süreci boyunca ve özellikle de banyo yaptırırken; “lenf düğümlerini açmak” için parmak uçlarıyla boyun, göğüs kafesi, koltuk altı,  ve kasıklara hafif masaj uygulaması çok önemli.

Lenfatik sistem vücudumuzun temizlikten sorumlu bölümü ve masaj da lenf düğümlerinin toplayıp biriktirdiği hücre atıklarının, proteinlerin, sıvı fazlasının, virüs ve bakterilerin temizlenmesine yardımcı oluyor.

9. Su: Vücuttan çekilen toksinlerin böbreklere taşınarak vücuttan dışarı atılabilmesi gerekir. Böbreklerin tam kapasite çalışabilmesi vücutta yeterli su bulunmasına bağlıdır. Gazlı içecek, kola, konvansiyonel süt ve süt ürünleri ile hazır meyve sularını kesip; çocuklar günde 5 bardak su içmeye teşvik edilmeli. Suyu biraz balla tatlandırıp (C vitamini için) biraz da limon sıkılabilir.

Müslüman şuuru tüm tedbirlere rağmen Allah’ın subhanehu ve teâlâ belirlemiş olduğu kaderini değiştiremeyeceğini “Sizi yaratan ve zamanı gelince de öldürecek olan Allah’tır subhanehu ve teâlâ.” (16/Nahl, 70) ayetine binaen, Allah’ın subhanehu ve teâlâ takdir ettiğine karşı ne kadar faydalı gıdalar tüketilirse ve tedbirler alınırsa da hiçbir şey fayda vermeyeceğini bilmelidir. Yapılan tüm tedbirler sonucunda tevekkül ederek şifanın Allah’tan subhanehu ve teâlâ olduğuna iman etmelidir.

Ebu’d Derda radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: “Allah hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç var etmiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın.” (Ebu Davud)

“Bağışıklık Sistemi ve Aşılar” eksenli yazı serisini bitirdik, bizleri buna muvaffak kılan Allah’a subhanehu ve teâlâ hamd olsun. Bir sonraki yazımızda biiznillah; çağın hastalığı kabul edilen “Obezite ve Beslenme” konularını değerlendireceğiz.

Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver