Bağışıklık Sistemi ve Beslenme

 

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a subhanehu ve teâlâ; salât ve selam, Rasûlü’nün sallallahu aleyhi ve sellem üzerine olsun.

Bağışıklık sisteminin etkin bir savunma yapabilmesi için olumsuz etkileneceği durumlara maruz kalmadan ve hastalıklarla mücadele etmeden önce dengelenmesini sağlamak gerekir. Sağlıklı, yeterli ve dengeli bir beslenme, bağışıklık sisteminin gelişmesinde rol alan en önemli faktörlerden biridir. Beslenme, vücudun direncine ve mikroplara etki edebilmektedir.

Hayatımızı idame edebilmek için gerekli enerjiyi besinlerden alırız. Yetersiz ve kötü beslenme durumlarında hâliyle bağışıklık sisteminin vücudumuzu savunma gücü zayıflar. Yorgunluk, travma, yanık, genel olarak hastalık durumlarında vücut daha çok enerjiye gereksinim duyar ve bu durumlar vücut direncinin azalmasına neden olur.

Beslenme yetersizliği özellikle çocukluk döneminde hastalıklara yakalanma ve hatta bazen ölümlere bile sebep olmaktadır. Yetersiz beslenme, enfeksiyonlara ve bunların komplikasyonlarına zemin hazırlamaktadır. Oluşan bu enfeksiyon da beslenmeyi bozar ve bağışıklığı azaltabilir.

Beslenmenin bağışıklık sistemi üzerinde en etkili olduğu dönem kuşkusuz henüz savunma mekanizması tam olgunlaşmamış olan yeni doğan dönemidir. Bu dönemde anne sütü, bağışıklık sisteminin tamamlanması ve olgunlaşmasında rol alan Allah’ın subhanehu ve teâlâ muazzam nimetlerinden birisidir.

Anne Sütü

Geleneksel olarak anneler doğumdan itibaren emzirmeye başladıkları hâlde büyük bir çoğunluğu çok kısa sürede anne sütü dışında farklı alternatiflere başvurmaktadırlar. Dolayısıyla böyle bir durum anne sütünden alınabilen faydaları azaltmaktadır. Anne sütünün öneminin tam olarak bilinmemesi veya farklı psikolojik durumlardan dolayı annenin bebeğini daha çok besleyeceği zannı ile yapay mamalara veya farklı alternatiflere başlanabiliyor. Bu durum anne sütünün giderek azalmasına ve çok kısa sürede sütün kesilmesine sebep olabilmektedir.

Anne sütünden optimum yarar sağlanabilmesi için normal doğumdan sonra bir saat içinde emzirilmeye başlanması ve bebeğin ilk 6 ay su bile vermeden tek başına anne sütü ile beslenmesi 6. aydan sonra uygun ve güvenilir ek gıdalara beraber 2 yaşına kadar emzirilmesi gerekmektedir.

Daha gelişimi tamamlanmamış olan yenidoğan döneminde bebek için anne sütü en ideal, doğal ve taze besindir. Daima temiz ve mikropsuzdur. Her an kullanıma hazır ve sindirimi kolaydır. Anne sütünü tam almış bebekler, alamayanlara göre daha zeki ve hastalıklara yakalanma riskleri daha az olur.

Normalde yiyecekler yendikten sonra vücuda enerji vermek için oksijenle yanarlar, yanma sırasında (oksitlenme) zararlı maddeler olan serbest radikaller oluşur. Vücutta çoğalan serbest radikaller, vücudun tüm hücre ve organlarına zarar vermeye başlarlar.

Yapay mamalar veya diğer farklı alternatiflere ne kadar erken başlanır veya sıklığı artarsa bir o kadar çok serbest radikallere maruz kalır ve bu da istenmeyen durumlara yol açar. Anne sütünün sindiriminde hücre ve organlara zarar verecek serbest radikaller oluşmaz. Bundan dolayı anne sütünü ilk bebeklik döneminden itibaren tam almış çocuklar alamayanlara göre, serbest radikallere daha az maruz kalması ve bu da vücutta başta bağışıklık sistemi olmakla beraber bütün sistemlerinin olgunlaşarak tamamlanması anlamına gelir. Emzirmenin tamamlanması demek, annelerin sadece ilk aylarda emzirmeleri değildir. Allah’ın subhanehu ve teâlâ Bakara suresi 233’te “Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını 2 tam yıl emzirirler.” ayetinde belirttiği gibi 2 yıl boyunca emzirilmeleridir.

Emzirmeyi tamamlamış bebeklerin zihinsel, fiziksel ve ruhsal gelişimleri de düzenli olur. Bu bebeklerin aynı zamanda ileri yaşlarda görülebilecek damar sertliği, tansiyon ve çağın hastalığı olan obezite gibi hastalıklara karşı riskleri azalmış olur.

Bir sonraki yazımızda bağışıklık sistemine destek adına; ‘Anne sütü faydaları, besleme önerileri ve daha önce yapılmış aşıların içeriğindeki metal ve kimyasalların vücuttan atılabilmesi için tavsiyeler’ konularını biiznillah ele alacağız.

Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a subhanehu ve teâlâ hamd etmektir. 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver