Kirli Kalpleri Tevbe Paklar

KİRLİ KALPLERİ TEVBE PAKLAR

Allaha hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.

Kıymetli Kardeşim, kalbinin kirlendiğini biliyor muydun?

Kirliliğin madde üzerinde olduğunu düşünmeye meyilli olsak da kalp, manevi olarak bedenin kirlendiği gibi kirlenir, katılaşır ve hastalanır.

Kalp, günahlarla kirlenir. Gözümüzle, dilimizle, kulağımızla, kalbimizle işlediğimiz günahlar kalbi kirletir. Bu kirlenme yavaş yavaş olur. İlk etapta her günahla birlikte siyah bir nokta kalbe yerleşir. İkinci günahta da ikinci nokta kalbe yerleşir. Artık her günahla noktaların sayısı artar. Arttıkça kalpteki kirlilik de artar. O kadar ki artık kalp ölecek seviyeye gelir ve kullukta yapması gereken işlevi kaybeder. Hakkı hak, batılı batıl olarak göremez. Tam zıddı olur. Batılı hak olarak görmeye başlar ve onun için mücadele eder. Hakkı da batıl olarak görür ve ona karşı mücadele eder.

Yaşadığımız coğrafyanın vakıası buna örnek değil midir? Bugün insanlara İslam’ı anlatmaya başladığımız zaman Allah Resûlü’ne söylendiği gibi kimisi yobaz kimisi gerici ve çağdışı kimisi de terörist diye hitap ediyor. İslam’a, bu söylemleriyle ön yargılı yaklaşıyor veya karşı geliyorlar. Toplumu, inandığı İslam’a karşı bunları söylettiren durum, kalplerinin günahlarla kirlenmesi ve işlevini kaybetmesidir:

“Kul bir hata işlediği zaman kalbine siyah bir nokta vurulur. Şayet günahtan vazgeçer, istiğfar ve tevbe ederse kalbi cilalanır. Böyle yapmaz da tekrar hatalara yönelirse siyah nokta arttırılır ve neticede bütün kalbini kaplar.”[1]

“Asla (onların söylediği gibi değil)! Bilakis işledikleri (günahlar), kalplerinde pas tutmuş (hakkı anlamalarına engel olmuştur).”[2]

Peki, kalbin manevi olarak kirlendiğini nasıl anlarız?

Evet, kalbin kirliliğini fark etmek çok önemlidir. Çünkü insan kirlendiğini fark ederse temizlenme ihtiyacı duyar. Kalbinin temiz olduğunu düşünen bir kimse onu temizlemek için bir mücadeleye girmeyecektir.

Kalbin kirliliğini fark etmeye gelince, bunu uzuvlarımızın bozukluğundan anlayabiliriz. Nasıl ki kalp, hasta olduğunda diğer organlarda bozukluk başlıyorsa manevi olarak da durum aynıdır. Kalbi kirli olan, gözünü harama bakmaktan alıkoyamaz; dilini kötü kelamdan, gıybetten, nemimeden alıkoyamaz; kulağını kötü seslerden, kendisini ilgilendirmeyen konulardan uzak tutamaz. Bunu fark ettiğimizde bilmeliyiz ki kalbimiz kirlenmiştir. Temizlenmeye ihtiyacı vardır.

Allah Resûlü (sav) bizlere bu ölçüyü şöyle bildirmiştir:

“Şunu da bilin ki insan vücudunda bir et parçası vardır. O düzgün olursa bütün beden düzelir, o bozuk olursa bütün beden bozulur, âzalar ona tabidir. Dikkat edin, o et parçası kalptir.”[3]

Kalbini ıslah etmek ve temiz hâle getirmek isteyen kişilerin en önemli işi, uzuvlarının muhasebesini yapmaktır. Gözünü, dilini, kulağını ve diğer uzuvlarını koruma altına aldığı zaman kalp, temizliğini koruyacaktır. Aksi durumda ise kirlenmeye devam edecek ve sorumluluğu artacaktır:

“Bilgin olmayan şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp (gördüğünden, duyduğundan, niyetlenip azmettiğinden) bunların hepsinden sorumludur.”[4]

Kalp kirliliğinin zararları nelerdir?

Hepimiz Allah’a (cc) kul olmak için yaratıldık ve dünyada var oluşumuzun asıl sebebi budur. Kalbin kirliliği kulluğumuza zarar verir, Rabbimiz ile aramızda kalın duvarlar oluşturur.

Hakeza hak ve hakikate karşı gözlerimizi kör, kulaklarımızı sağır, kalbimizi mühürlü kılar. Allah’a (cc) karşı sorumluluklarımızı yerine getirmemize engel olduğu gibi amellerimizden tat almamıza da engel olur. Namaz kılmak, zikir yapmak istersin, ancak kalbin kirlendiği için bu ameller sana ağır gelmeye başlar.

Kalbin kirliliği sadece Allah’a (cc) karşı sorumluluklarımızda pürüz çıkmasına sebebiyet vermez. Davamıza, ailemize, kardeşimize, komşumuza karşı sorumluluklarda sorun yaşamamıza da sebebiyet verir.

Kıymetli Kardeşim, kalbin kirlendiyse ne yapmalısın?

İnsan bedeni kirlendiği zaman onu güzel bir şekilde yıkar, sonra kokular sürerek onu üzerine elbise giyilebilecek en güzel hâle getirir. Kalp de kirlendiği zaman yıkanmalı, temizlenip kullanılır hâle getirilmelidir.

Kalbin yıkanması ve pak hâle getirilmesi ise tevbeyle mümkündür. Günahkâr kul, Allah’a (cc) yönelmeli ve pişmanlıkla, yalvara yakara, kalbi korku dolu bir hâlde bağışlanma dilemeli, dilinden istiğfarı düşürmemelidir. Kul üzerine düşeni yaptığında, Rabbimiz kullarına karşı merhametli olan ve kulu bağışlamayı seven Ğafûr’dur. O, kulunu bağışlayacak, kalbini temizleyecektir:

“Ey iman edenler! Allah’a nasuh bir tevbeyle (günaha dönmeme azmiyle) tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz, kusurlarınızı örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Nebi’yi ve beraberindeki müminleri rezil etmeyecektir. Onların nuru önlerinde koşup (parıldar). Sağlarından (amel defterlerini almışlardır). Derler ki: ‘Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, günahlarımızı bağışla. Çünkü sen, her şeye kadîr olansın.’ ”[5]

“Kul bir hata işlediği zaman kalbine siyah bir nokta vurulur. Şayet günahtan vazgeçer, istiğfar ve tevbe ederse kalbi cilalanır. Böyle yapmaz da tekrar hatalara yönelirse siyah nokta arttırılır ve neticede bütün kalbini kaplar.”[6]

Tevbeyle ilgili birçok nas zikredebiliriz. İnşallah ileriki yazılarımızda bu nasların üzerinde durmuş olacağız.

Rabbim bizleri günahının farkında olan, bağışlanmak için mücadele eden, kalbi pak olan kullarından eylesin. (Allahumme âmin.)

Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdetmektir.

Bir sonraki yazımızda görüşme ümidiyle…

 


[1]. Tirmizi, 3334; İbni Mâce, 4244

[2]. 83/Mutaffifîn, 14

[3]. Buhari, 52; Müslim, 1599

[4]. 17/İsrâ, 36

[5]. 66/Tahrîm, 8

[6]. Tirmizi, 3334; İbni Mâce, 4244

Önerilen makaleler