GETAT Dışı Tedaviler: Titreşim Tıbbı

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. Resûlü Muhammed’e salât ve selam olsun.

Getat içerisinde yürürlüğe giren ve sağlık bakanlığınca ruhsatlanan kliniklerdeki en yaygın uygulamaları önceki yazılarımızda tek tek kaleme aldık. Bu yazımızda ise Türkiye’de daha çok tıp doktorlarına yönelik olan, ruhsatlandırmaya alınmayan, tıbbi uygulama kapsamında değerlendirilmeyen “Titreşim Tıbbı”nı kaleme alacağız, inşallah.

Titreşim Tıbbı, bu yöntemi uygulayanlar tarafından geleceğin tıbbı olarak nitelendirilmektedir. Bu tedavi yönteminin etki mekanizması bir önceki yazımızda değindiğimiz “frekanslar” ile işlemektedir. Her ne kadar Türkiye’de çok bilinip yaygın uygulanmasa da dünyada birçok ülkede yıllardır uygulanmaktadır. Alışkın olduğumuz klasik yöntemlerin dışında bir mekanizmaya sahip olduğu için çok yakından bilmediğimiz bu yöntemi anlayamayabilir ve pratikte olabilirliğini pek idrak edemeyebiliriz. Bu sadece tıp camiası dışındaki insanların değil, neredeyse tıp doktorlarının bile büyük bir kısmının anlayıp kabul edebilecekleri bir yöntem değil… Dolayısıyla bu tedavinin hakkıyla anlaşılması ve tedavilerde oturaklı bir şekilde kullanılması belli ki zaman alacaktır.

Titreşim Tıbbı Nedir?

Canlı ve cansız olarak kabul edilen her şey enerji ile titreşir ve tüm bu enerjiler bir bilgi içerir. Fiziksel beden de bir enerji alanı ile çevrilidir. Bu alan bir bilgi merkezi olmasının yanı sıra son derece hassas bir algılama sistemi özelliği de taşımaktadır. Bundan dolayı, başkasının enerji bedeninden bilgi alabilmek de imkân dâhilindedir. Bedeni çevreleyen bu alan, iç ve dış deneyimler sonucunda zuhur eden olumlu ya da olumsuz hislerden kaynaklı duygusal titreşimleri de içinde barındırmaktadır. Bu sürecin neticesi ise kendini fizik bedende görünür hâle getirdikten sonra kişinin yaşantısını, deneyimlerini, travmalarını; kısaca biyografisini ve biyolojisini belirlemektedir. Aynı şekilde her bir düşünce, biyolojik sisteme geçer ve fizyolojik bir tepkiyi başlatabilir.

İnsanın kendisini sürekli yorgun hissetmesi, tükenmişlik hâli, fizik bedeninde bir şeylerin yolunda gitmediğine işaret etmektedir. Örneğin, güne hep yorgun başladığını söyleyen ve sürekli hâlsizlikten şikâyet eden bir kişinin, “enerjik olarak hasta” olduğu ve farkında olmadan enerjisini sürekli tükettiği söylenebilir. Çünkü insanın enerjisini hem duygusal hem de fiziksel anlamda gereksiz yerlere harcaması, kısa zamanda kendisini tüketmeyi de beraberinde getirmektedir. Duygusal enerjiler, son derece karmaşık bir süreç sonucunda, biyolojik bir maddeye dönüşmektedir. Bu bağlamda fiziksel beden de aslında çok iyi bir alıcıdır. Buna bağlı fizik beden de duygusal ve psikolojik etkileri algılayarak, hissedebilir ve fizik bedende görünür hâle getirebilir. Başka bir deyişle fiziksel bedenin herhangi bir bölgesindeki frekans yoğunluğunda meydana gelen bir değişiklik, bize hastalığın özellikleri konusunda bazı bilgiler sunabilir. İşte, bu noktadan hareketle yorumlamalarda ve müdahalelerde bulunan tıp sistemine “Titreşim Tıbbı” denilmektedir.

Biyorezonans Terapileri

“Biyorezonans Terapi” terimi (BRT), ilk kez 1987’de Brugemann Enstitüsü Tarafından “Hastanın Kendi Titreşimleriyle Tedavisi” olarak kullanılmıştır.

Günümüzde insanı frekans, yani titreşim boyutuyla değerlendiren, mekanizmaları hemen hemen aynı olan çok değişik cihazlar mevcuttur. Söz konusu BRT cihazları hem dünyada hem de Türkiye’de gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Bu cihazlar, canlı organizmayı elektromanyetik titreşimlerden oluşan bir sistem olarak görür ve cihazlar yardımıyla yapılan bu tedaviler, organizmada titreşim bazlı değişiklikler yapmayı amaçlar.

Biyorezonans terapileri; vücutta titreşimlerle değişimler oluşturan ve cihazlar yardımıyla uygulanan getat dışı tamamlayıcı tıp uygulamalarına verilen genel bir tanımdır. Yukarıda da değindiğimiz üzere, her maddenin kendine özgü bir titreşimi, dolayısıyla da bir dalga modeli vardır. Belirli hastalıklar, insanın kendine ait doğal titreşimlerinin bozulmasına yol açar. Sonuç olarak da normal olmayan bir dalga modeli ortaya çıkmış olur. Bu bozulmuş elektromanyetik titreşim dalgası, insan vücuduna yapıştırılmış elektrotlar yoluyla alınarak biyorezonans cihazına aktarılır. Bu bozuk olarak algılanan dalga modeli, biyorezonans cihazı yardımıyla ters çevrilip, güçlendirildikten sonra, hastanın bedenine geri gönderilerek elektromanyetik titreşim dalgası yeniden ayarlanır ve mevcut sorunun giderilmesine ciddi destek verir. Biyorezonans tedavisinde insan bedenindeki tüm sorunlar için değişik frekanslar yardımıyla vücutta bir denge sağlanabileceği ileri sürülmektedir.

BRT’de kullanılan elektrotlar genellikle birkaç katmandan oluşur, dünyanın manyetik alanına karşılık gelen bir alan kuvvetine sahiptir ve özel olarak hazırlanmıştır. Manyetik alan, vücut dokusuna tamamen nüfuz ettiği için sadece cildin yüzeyinden değil, aynı zamanda dokunun içinden de sinyaller alınır ve terapi cihazına iletilir. BRT cihazlarının ayırt edici özelliği, hastadan alınan ultra ince elektromanyetik titreşimleri uyumlu ve uyumsuz salınımlara ayırabilmesidir. Bu da demek oluyor ki bu cihazlar, sadece “uyumlu/sağlıklı” frekansları değil, aynı zamanda hastalığa neden olan etkenleri de tespit edip tanımlayabilir.

Peki, mekanik titreşimle iyileşme nasıl gerçekleşmektedir?

İnsan vücudunun tamamında bulunan dokularda, piezoelektrik etki denilen bir sistem mevcuttur. Piezoelektrik etki, aslında kristal yapıdaki maddelerin “mekanik bir baskı” durumunda ortaya çıkardıkları elektrik enerjisidir. Bunun en basit örneklerinden birisi, manyetolu çakmaktır. Çakmakta uygulanan mekanik baskı, elektrik deşarjı üreterek yanıt verir. Sonrasında oluşan kıvılcım da ateşi yakar. Vücudumuzdaki bu piezoelektrik yapı, içinde yaşadığımız fiziksel alandaki tüm mekanik olaylardan etkilenmekte ve “transduser” olarak adlandırılan algılayıcılarla sinir sistemi ile iletişim sağlanarak bir refleks geliştirilmektedir. Burada aslında anlatmak istediğimiz, mekanik etki ile vücutta bir takım iyileştirici etkilerin başlatılabileceğidir.

Özet olarak, BRT’yi anlamak için sırasıyla şu maddeleri gözden geçirelim:

  1. İnsan vücudunun içinde ve çevresinde fizyolojik elektromanyetik titreşimler vardır. Bu titreşimler, biyokimyasal süreçleri -hücresel düzeyde işlemleri- koordine eder ve onları güçlendirir.
  2. Fizyolojik elektromanyetik titreşimlerin yanı sıra toksin yükleri, yaralanmalar, enfeksiyonlar, kronik hastalıklar, yapılan ameliyat kesileri nedeniyle de her insanda patolojik olarak ortaya çıkan olumsuz titreşimlerde vardır.
  3. Fizyolojik ve patolojik salınımlar, tamamıyla hastanın kendi salınımları olarak adlandırılır.
  4. Hastanın kendi salınımları, vücudun yüzeyinden alınır ve bir iletken ile terapi cihazına iletilir.
  5. Terapiye dönüşen hastanın kendi salınımları, BRT cihazından hastanın vücuduna geri beslenir. İyileştirici etki terapi cihazında değil, hastanın kendi vücudunda gerçekleşir.
  6. Terapi salınımları, öncelikle hastanın vücudunda, patolojik salınımları baskılayarak veya azaltarak ve ikinci olarak da fizyolojik salınımları güçlendirerek terapötik bir etki sağlar.
  7. Biyorezonans tedavisinin amacı patolojik salınımları azaltmak veya ortadan kaldırmak ve aynı zamanda fizyolojik salınımları güçlendirmektir.
  8. Biyofiziksel enerji seviyesindeki iyileşmeler, genelde biyokimyasal süreçlerde normalleşme ve iyileşme yönünde gelişme ile takip edilir.
  9. BRT’nin temel amacı, bedendeki düzenleyici kuvvetleri aktive etmek ve onları, sağlığa geri dönüş için gereken ölçüde müdahale eden patolojik etkilerden arındırmaktır.

Hastalık Tespitinde Biyorezonans Cihazlarının Yeri

Tüm tedavilerde olduğu gibi doğru tedavinin uygulanabilmesi için vazgeçilmez ön koşul, doğru tanıdır. Genelde BRT denildiği zaman tedavi üzerine daha çok konuşulduğu için, hep söz konusu cihazların tedavi edici etkinliklerinden bahsedilmiştir. Ancak bu cihazlar hastalıkların tanısı konusunda da oldukça yardımcıdır. Bununla birlikte her zaman, koyulan tanının yanılma payını düşünerek hareket etmeli ve olabilecek ihtimalleri dikkate alarak tedavi planlanmalıdır.

Tanı koyarken test teknikleriyle ilgili olarak BRT’yi uygulayan doktor, kendisine en iyi görünen teknikleri uygulayabilir. Ancak tek bir test tekniğine bağlı kalınmamalıdır. Bununla birlikte, hastanın mevcut enerji durumunu mümkün olduğunca kaydeden test teknikleri çok faydalıdır. Test tekniği, tedavi sonucunda ortaya çıkan değişikliklerin kolayca tanımlanmasına izin vermelidir.

Biyorezonans tedavisiyle; eski yaraya bağlı olarak oluşan doku, ışın tedavisi, yara izleri ve enfeksiyonların vücutta oluşturduğu ve ”blokaj” olarak adlandırılan organ ve meridyen fonksiyonlarının dengesizlikleri iyileşebilmektedir.

Biyorezonansla ilgili; gıda alerjileri başta olmak üzere tüm alerjik hastalıklarda, yeme bozukluklarında, madde bağımlılık -sigara, alkol, uyuşturucu vb.- tedavilerinde, bazı psikolojik hastalıklarda, spor hekimliğinde, ağrı tedavisinde, bağışıklık sisteminde ve hormon sistemi dengesizliklerinde, akciğer hastalıklarında, mide ve bağırsak hastalıklarında, kas ve iskelet sistemi hastalıklarında, kronik toksin yüklenmesinde, iyileşmesi zor yaralar ve daha birçok durumda uygulayıcılar tarafından pozitif tecrübeler bildirilmiştir.

BRT Uygulamasının Uygun Olmadığı Durumlar

Öncelikle, kişide ağır cerrahi gerektiren travma olduğunda BRT uygulanmamalıdır. Bunun dışında akut inme (ani felç), kalp krizi, zehirlenme gibi insan hayatını tehdit eden durumlarda BRT uygulamak uygun değildir. Ayrıca organ naklinde ve beraberinde bağışıklık sistemi baskılayıcı ağır ilaçların kullanılması gibi durumlarda da uygun bir yöntem olarak kabul edilmemektedir. Özellikle gebeliğin ilk üç ayında BRT uygulamasından uzak durulmalıdır. Hatta tüm gebelik boyunca ertelenmesi, gebelik sona erdikten sonra yapılması daha uygun olur.

Hangi tedavi yöntemi olursa olsun; mucize etkiler, bedendeki tüm hastalıklara kesin çözüm gibi sunumlar tamamen reklam içeren ve doğruluk payı olmayan söylemlerdir. Tüm diğer tedavilerde olduğu gibi bu yöntemde de tek başına değil, diğer tedavilerle beraber destekleyici bir tedavi olarak uygulanmalıdır. Tedavinin etkinliği; cihazın doğru yer ve zamanda kullanımıyla, uygun tedavilerle kombine edilmesiyle, doktorun bilgisi ve tecrübesiyle yakından ilişkilidir.

Dualarımızın sonu, âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdetmektir.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver