Covid-19

Merhaba,

Tanıştığıma memnun oldum.

Ben Covid-19.

Hayır, lütfen!

Ama uzaklaşmasanız benden…

Kötü bir niyetim yok.

Lütfen, ama size gerçekleri anlatacaktım!

Teşekkür ederim, evet, anlayışınızdan ötürü.

Dediğim gibi,

Ben Covid-19.

Aslında siz bana Koronavirüs diyorsunuz, fark etmez.

Ben Koronavirüs ailesinin yeni üyesiyim.

Biliyorum, sizi biraz korkuttum.

Farkındayım.

Ama çok korktunuz ya…

Haklısınız.

Virüs tabii. Ciddiye alınmalı.

Bilgisayarda bile olunca virüs programı kuruyorsunuz.

Neyse, demem o ki

Çin’de misafir oldum, hemen her eve uğramışlığım oldu.

Aslında onları uzun zamandır ziyaret etmek istiyordum, ama nasip bu zamanaymış!

Oradan İran’a, İtalya’ya, Kaliforniya’ya, Suud’a, sonunda sizin güzelim memleketiniz Türkiye’ye uğradım.

Başlıca uğradığım yerler buralar, ama gezmediğim yer kalmadı.

Sağ olsunlar pek kıymet verdiler!

Geldiğim için birçok programlarını iptal ettiler.

Hatta şaşıracaksınız, milyonlar beni evlerinde bekledi.

İlgilerine teşekkürümü yine buradan arz edeyim.

Aslında uzun zamandır davet ediyorlardı.

Nasip işte! Nasipten öte köy olmazmış.

Ha, unutmadan, ekibimizle beraber gittiğimiz misafirliklerde bakan-bürokrat-yönetici düzeyinde de ziyaretler yaptık.

Sağ olsunlar, evlerini değil sadece, gönüllerini açanlar da oldu!

Bu arada medyadaki spekülasyonlara pek inanmayın.

Efendim neymiş işte, Çin’de illegal bir hayvan pazarında, yarasalardan…

Yaa, size ne?

Biz zaten ziyarete gelecektik. O da vesile oldu belki?

İstemiyorsanız dönelim yani.

Misafir böyle mi karşılanır?

Celalleniyorum ama insanlar da hadlerini bilsinler!

Devletten, medyadan, tüm kitle iletişim araçlarından, bireysel muhabbet ve muamelelere kadar her gün bizi davet eden siz değil miydiniz?

Diğerlerini boş verin de, siz Türkler pek misafirperverdiniz.

Size ne olmuş yahu?

Görmeyeli bozulmuşsunuz.

Pek kıymetli bir resûl vardı, Muhammed Peygamber,

Allah’ın selamı üzerine olsun.

Hatırladığım kadarı ile sizi uyarmıştı.

Yanlış mıyım?

Ne demişti?

Aynen efendim, “Fuhşiyat bir kavimde yayılırsa orada adını yeni duyduğunuz marazlar türer.”

Bizi davet etmediniz mi sizler?!

Hani, efendim, fuhşiyatın âlâsı sizde yok muydu?

Devlet yönetiminde Allah’ın söz hakkı olmayacak, bireysel hayatta Allah’a kota konmayacak mıydı?

Allah semada olacak, yerde öz(ü)gür (!) insanlar söz hakkına sahip olmayacak mıydı?

Eee?

Oturup da efendim, devlet-millet el ele mektup yazacak hâliniz yoktu ya!

Eskiden ateş yakar, dumanla haberleşirmişsiniz.

Bizim ki de o misal…

Lafı uzattım ama,

Ee, teşekkürler efendim.

Çok naziksiniz.

Devam edeyim o hâlde.

Ziyaretimizden evvel, bazı ülke yöneticileri vardı.

Unuttum, Kur’ân onlar için ne derdi?

Firavun mu?

Tabii, olabilir de başka bir tabir vardı:

Ta.. Taği.. Taa..Tağut. Hah, Tağut!

Bu tağut isimli yöneticiler bazı şeyler söylediler:

“Kimse artık karşımızda duramaz.”

“Milletimizin gücünün üzerinde güç tanımıyoruz.”

Aslında sebebi ziyaretimiz biraz da buydu.

Bi diplomatik ziyaret yapalım dediğimizde hemen bunu sormayı düşünmüştüm.

Hayır, hayır efendim.

Sormadım. Çünkü utandım biraz.

Bu sözü söyleyenler biz gittiğimizde kuzu gibi olmuşlardı.

Anlayamadım nedendir?

Dünyanın kaç bucak olduğunu mu öğrenmişler?

Anlayamadım, özür dilerim.

Biz mi?

Yok efendim, o koca devlet tağutlarının bizden çekinmeleri ya da korkmaları gerçekçi değil.

Bakmayın böyle durduğuma.

Toplu iğnenin milyon kat küçüğüyüm.

Ciddi olamazsınız!

Gerçekten korktular mı dersiniz?

Vay be, biz neymişiz efendim…

Neyse konumuza dönelim.

Geçenlerde bir virüs arkadaş izletti.

Kısa bir video.

Virüsler video izler mi diye sormayın, rica ederim.

Mazlum bir çocuk, ailesini kaybetmiş,

Varı yoğu elinden alınmış.

Cennet hayalleri kuruyor, yemek için.

Orada ekmek var diye.

İçim acıdı.

Son sözü pek etkilemişti beni: “Sizi Rabbime şikâyet edeceğim.”

Acaba o çocuğu tanıyanlar/hatırlayanlar var mı?

Yavrucağın şikâyet ettiği insanları da ziyaret etmek istiyorum aslında uzun zamandır…

Umarım nasip olur.

Efendim, uzattım.

Sonda bazı diyeceklerim var:

Anladığım kadarı ile bizi misafir etmek istemeyenler var.

Üzüldüm.

Ama kim olduklarını ayırt etmemiz mümkün değil.

Şöyle yapalım:

Siz kendinize Müslüman diyorsunuz.

Aslında Müslüman ülkelere biz kolaylıkla gidemeyiz.

Buraya geldiysek demek ki…

Kızmayın efenim.

Lütfen, sakin olun.

İslam mı yazıyor anayasanızda?

Nedir devletin ismi?

Neee?

Dinsizlik mi?

E o zaman siz de bi zahmet şaşırmayın.

Kızmasanız, fikrimi beyan ediyorum efendim.

Hürriyet-i Efkâr yok mu sizde?

Siz, bilirsiniz.

Dinlemek istemiyorsanız.

Tamam, buraya kadar sabırla dinlediğiniz için çok teşekkürler.

Görüşürüz,

Gönlünüzde bize azıcık yer varsa…

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver