Niyet Hadisini Bitirirken

“… Kimin hicreti Allah’a ve Resûlü’ne olursa onun hicreti Allah’a ve Resûlü’nedir. Kimin hicreti elde edeceği dünyalığa veya evleneceği bir kadına olursa onun hicreti kendisine hicret etmiş olduğu şeye olur.” 1

Bazı İslam âlimleri: “… Kimin hicreti evleneceği bir kadına olursa…” kısmına bakarak niyet hadisinin Ümmü Kays ile evlenmek üzere hicret eden kimse hakkında söylendiğini kitaplarında kaydetmişlerdir.2 Ancak –Allahu âlem- doğru olan bu hadisin özel bir vurud/geliş/söyleniş nedeni yoktur. Çünkü hadis konusunda bir iddiada bulunulacak ise buna açık bir şekilde işaret eden rivayetler olmalıdır. Bu konuda sahih bir rivayet bulunmamaktadır.

• Hadiste Peygamberimiz, Allah ve Resûlü’ne yapılan hicretin mükâfatı olarak bir şey söylemedi, “… onun hicreti Allah’a ve Resûlü’nedir.” dedi sadece. Niçin böyle büyük bir amelin ecrini zikretmedi?

“Çünkü…” demiş bazı İslam âlimleri: “… Allah Resûlü böylece yapılan amelin büyüklüğüne işaret ediyor ve ısrarla onun üzerinde duruyordu. Yani, ‘Sen Allah ve Resûlü’ne hicret ettikten sonra gerisini düşünme. Sen Allah’a hicret etmişsin, sıradan, dünya meliklerinden birine değil. Hicretinin karşılığı, hicret ettiğin Rabbin azametine yakışır olacaktır.’ “

• Peygamber (sav) niyet hadisinin sonunda neden hicret konusuna değindi?

“İslam’da meşru amellerde mükâfat niyete bağlıdır.” Hicret bunun örneğidir. Kim Allah’a hicret ederse alacağı karşılık farklı, dünyalığa hicret ederse alacağı karşılık farklıdır. Diğer tüm İslam’ın vacip kıldığı, müstehap kıldığı ve hatta mubah kıldığı amelleri hicrete kıyas edebilir, niyetin etkisi ve önemini görebiliriz.

• Bir insanın şeriatın meşru kıldığı bir mal, meta elde etmek üzere yolculuk yapması şeriat tarafından yasaklanmamıştır. Hatta sahabilerin hayatında uzun süren ticaret yolculukları yapıldığını görüyoruz. Ancak Peygamber (sav) bu hadisinde bir vakanın tahlilini yapıyor: Allah rızasından başka gayeler ile hicret edenlerin “Muhacir” olarak anılmaları ya da hicret sevabına erişmeleri beyhude bir beklentidir.3 Bunun ile beraber yasaklanan nedir? Kişinin dünyalık bir menfaat için yaptığı yolculuğu/hicreti “Allah için yapıyorum.” şeklinde insanlara yansıtmasıdır. Bu insan içi ile dışı bir olmayan, hak etmediği değeri bekleyen, iki yalan elbise giymiş4 bir zavallıdır.

“Kimin hicreti evleneceği bir kadına olursa…”

Nebi, bizlere dünyalığa hicret eden kimsenin alacağı karşılığın dünyalık olduğunu söylediğinde aslında bunun içerisine “kadınlar” da girmiş oldu. Lakin kadınları özel olarak zikretti. Çünkü “Kendimden sonra erkekler için kadınlardan daha tehlikeli/zararlı bir fitne bırakmadım.” 5 buyuruyor Allah Resûlü. Bir toplumun namus anlayışı bozulmuş, tesettür ahlakı kaybolmuş, cinsler arasındaki fıtri farklılıklar ele alınmadan “karma” bir toplum oluşmuşsa o toplum fitnelerin en çetinine tutulmuş, yolunu kaybetmiştir. Ne asıl varılacak yurt olan ahiret yurduna hazırlanabilir bu toplum ne de dünyası için adam akıllı projeler geliştirip ilerleme kaydedebilir. Allah Resûlü kadına hicret hususunu özellikle zikretmiştir ki akıl sahipleri ibret alıp fitne rüzgârlarının çekiciliğiyle meftun olmasınlar.

• Dünyalığa ve kadına hicret eden “Dünyanın çocukları” 6 bir taraf, Allah için dünyanın her nimetinden vazgeçebilen “Ahiretin çocukları” bir taraf. Ahirette kazananları hepimiz biliyoruz. Acaba dünyada kazananlar kim? Herkesin bir yorumu olacak tabii ki. İsterseniz biz kıymetli Nebimize soralım. Allah’ın salâtı ve selamı onun üzerine olsun. Cevap İmam Tirmizi’nin “Sünen”inde, İmam Ahmed’in de “Müsned”inde aktardığı şu rivayette:

“Kimin derdi ahiret olursa Allah onun işlerini derli toplu kılar, gönül zenginliği bahşeder. Artık (kendisi için takdir edilen) dünya (nimeti) muhakkak surette ona gelir. Kimin derdi de dünya olursa Allah işlerini de darmadağınık eder, fakirliğini iki gözünün arasına koyar/sürekli fakirlik endişesiyle yaşar. Netice olarak dünyadan da eline kendine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez.”

Yani, Allah için amel yapan, ahirete gözünü dikmiş olan müminler, dünyaya tutulmuşlardan daha “sağlıklı” bir şekilde dünyadan istifade edeceklerdir.

•••

Niyet hadisi hakkında yazacaklarımızı böylece bitirmiş olduk. Allah (cc) bizleri öğrendikleri ile amel eden sıdk ehli kullardan kılsın.

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

1 . Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud…

2 . Kıssa özetle şöyledir: Bir adam Ummu Kays adında bir kadına evlenmek için talip olur. Kadın Medine’ye hicret etmesi şartı ile onun ile evlenmeyi kabul eder. Adam da bu kadın ile evlenmek için Medine’ye hicret eder ve bundan sonra sahabe arasında “Muhaciru Ummu Kays/Ummu Kays’ın muhaciri” olarak anılmaya başlar.

3 . Burada bir yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için şuna değinmemiz gerekir: Burada kastettiğimiz bir insanın amelinde “temel” niyet olarak Allah rızasını bulundurmamasıdır. Şunu da vurgulamak gerekir ki İslam, meşru olan amellerde “temel” niyet olarak Allah rızası olduktan sonra amellerimizde “yan” niyetlerin bulunmasını yasaklamamıştır. Örneğin, Hac yolcuğu. sahabe iman ettikten sonra dediler ki: “Biz, iman etmeden evvel Hacca gittiğimizde ticaret yapıyorduk. Ama galiba İslam Allah rızasını emrettiği için ticaret yapmamız doğru olmaz.” İçlerinde hissettikleri bu sıkıntı üzerine Allah şu ayeti indirmiştir: “Allah’ın ihsan ve lütfunu elde etmek için (hac döneminde ticaret yapmanızda) bir sakınca yoktur.” (2/Bakara, 198) Böylece sahabenin kalbindeki sıkıntı bulutları dağıldı.

4 . “Kendisine verilmeyen ile doyan iki yalan elbise giymiştir.” (Müslim, 2129)

5 . Buhari, 5096

6 . Ali’nin (r.a) deyimi ile.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver