Ümmetin Evlatlarına Öğütler: “Sakın Rabbine Şirk Koşma!”

 

Allah’a hamd, Resûlü’ne salât ve selam olsun.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile başlıyor ve yalnız O’ndan yardım istiyoruz. Mutlak güç ve kaderi elinde bulunduran Rabbimizden, hayra muvaffak olmayı, hayır üzerine can vermeyi niyaz ediyoruz.

Değerli Kardeşlerim!

Ümmet içerisinde misyonunuz büyüktür. Sizler, bu davanın geleceği, dünyayı kuşatacak hakkın gür sesisiniz. Hakkı hak olarak, batılı da batıl olarak gösterip söyleyecek ümmetin davetçilerisiniz.

Sizler hakkı adaletle ayakta tutacak olan, her hak sahibine hakkı vermek için canla, malla mücadele eden mücahitlersiniz. Sizler ümmetin evlatlarısınız. Yolunuz uzun, yükünüz ağır, yol kesenleriniz çoktur. Tek yardımcınız, tek tevekkül ettiğiniz, Rabbiniz Allah’tır. Rabbim yardımcınız olsun.

Dava içerisinde almış olduğunuz konum ve misyonunuzun ağırlığının farkında olduğunuzu düşünüyoruz. Bizler bu misyonunuzu kolaylaştıracak, Rabbinize kulluğunuzu güzelleştirecek bazı noktaları Lokman’ın aleyhisselam oğluna yaptığı öğütler ile hatırlatmak istiyoruz.

“Lokman oğluna öğüt vererek (şöyle dedi): ‘Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma! Doğrusu şirk büyük bir zulümdür.’ ” [1]

Değerli Kardeşim!

Kendini Lokman’ın aleyhisselam oğlunun yerine koy ve Lokman’ı da babanın yerine… Sonra bu ayet üzerinde düşün. Öyle tefekkür et ki bu ayet seni ihya etsin, kalbine şifa olsun.

Öncelikle Lokman’ın aleyhisselam, kendi dinine tabi olmuş evladına, öğüt verirken tevhid ve şirk konuları ile başlaması dikkatini çekmeli. Oğlu Allah’a inanmasına ve içinde yaşadıkları toplumda birçok ahlaki sorun olmasına rağmen, Lokman: “Oğlum hırsızlık yapma, oğlum zina etme.” vb. nasihatlerde bulunmamıştır. Bilakis şirke karşı uyarmıştır. Elbette bu uyarı rastgele değil, bir hikmete binaendir. Bu hikmetleri düşün ve bulmaya çalış.

Burada şunları söyleyebilirim:

Şirk, (Lokman’ın da aleyhisselam belirttiği gibi) büyük bir zulümdür. İnsanı Rabbine karşı kâfir kılan, Rabbi gazaplandıran bir zulüm…

Şirk, Allah’a karşı atılan iftiraların en büyüğüdür. Öyle bir iftira ki bu iftiradan dolayı gökyüzü çatlayacak, yeryüzü üzerindekileri yutacak derecede öfkelidir.

Hakeza affı olmayan ameldir şirk… Merhameti her şeyi kuşatan Allah, ahirette şirk ehline merhamet etmeyecektir.

Allah şöyle buyurur:

“Allah kendisine şirk/ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Allah’a şirk/ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur.” [2]

Şirk, ehlini patladıkça alevlenen, yandıkça yok eden, karanlık cehennem ateşinde ebedî tutacak, yanıp kül olsa da Allah yeni vücut vererek azap etmeye devam edecektir.

Allah şöyle buyurur:

“Muhakkak ki kitap ehlinden inkâr edenler ve müşrikler/Allah’a ortak koşanlar, cehennem ateşindedirler ve orada devamlı kalacak olanlardır. İşte onlar, onlar yaratılmışların şerli olanlarıdır.” [3]

Evet Kardeşim!

Cehennemden kurtulmak için namazını, orucunu, zekâtını, sadakanı vb. salih amellerini Rabbine sunacaksın. Zannedeceksin ki “Dünyada yaptığım bu ameller, beni ateşten kurtarır, Rabbim beni bu amellerin vesilesi ile affeder.”

Ancak, Allah’a ortak koşmuşsan bu düşünce boş bir düşünceden öteye geçmeyecektir. İşlediğin şirk, bütün salih amellerini boşa çıkaracaktır. Bu konuda Peygamberimize bile tölerans yoktur. Kaldı ki bizlere olsun.

“(Ey Muhammed!) Andolsun ki, sana da senden önceki peygamberlere de şu husus vahyolunmuştur: Yemin olsun ki, Allah’a ortak koşarsan amellerin boşa gider ve hüsrana uğrayanlardan olursun.” [4]

“İşte bu Allah’ın hidayetidir, kullarından dilediğini ona iletir. Eğer onlar da Allah’a ortak koşsalardı kendileri için yapmakta oldukları amelleri boşa giderdi.” [5]

Değerli Kardeşim!

Umarım buraya kadar yazdıklarımızdan Lokman’ın aleyhisselam iman ehli oğlunu şirke karşı uyarmasının hikmetini anlamışsındır.

İşte sen de şirke karşı çok dikkatli olmalısın. Dikenli yolda nasıl hassas yürüyorsan tağutu düzende yaşarken o şekilde yürümelisin. İman etme ile iman üzerine sabit kalmanın farklı olduğunu bilmelisin. Kesinlikle Müslüman olman, seni dinde sabit kılmaz. Dinde sabit kalmanın, şirkten sakınmanın yollarını öğreneceksin ki ayakların kaymasın.

Öncelikle şirkin tanımını iyi bilmelisin. Toplumumuzda: “Şirk, Allah’ı inkâr etmektir.” diye bilinse de bu tanım doğru değildir. Şirk, Allah’a ait olan hakkın Allah’tan başkasına veya Allah ile beraber bir başkasına verilmesidir.

Bu tanımdan sonra: “Ben Allah’a ait olan bütün hakları veriyorum. Namazı Allah’a kılıyorum, orucumu Allah için tutuyorum.” dersen sana şunu hatırlatmak isteriz: Şirk bataklığı olan bu dönemde şirki çok genel düşünmelisin.

Örneğin, namazda Allah’a ortak koşmuyorsundur; fakat sevgide Allah’a ortak koşuyorsundur. Allah’ı her şeyden daha çok sevmen gerekirken kadını, parayı, evi, teknolojiyi, çocuğu daha çok seviyorsundur. Bu saydıklarımızla Allah karşı karşıya kalsa, bir tercih yapmak zorunda olsan tercihini dünya metaından yana yapıyorsundur veya kalbinde bunlara karşı bir meyil vardır. Sadaka vereceksin teknolojiye olan yatırımın engeldir, Müslümanlarla birlikte olacaksındır eşin veya işin engeldir. Bunlar için yaşıyor ve sadece bunlar için ölüyorsundur. Allah’tan çok bunları sevip, tercihini bunlardan yana koyduğun için senin şirkin de sevgidedir.

Allah şöyle buyurur:

“De ki: ‘Şayet babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, zevceleriniz, aşiretiniz ve kazandığınız mallarınız, kesada uğramasından (satışının durmasından) korktuğunuz ticaret ve razı olduğunuz (hoşunuza giden) evler, Allah’tan ve O’nun Resûlü’nden ve O’nun (Allah’ın) yolunda cihad etmekten size daha sevgili ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Ve Allah, fasıklar kavmini (topluluğunu) hidayete erdirmez.’ ” [6]

Değerli kardeşim!

Sen yalnızca Allah’a ibadet etmek için varsın. Her hâlinde Allah’ı tevhid et ve şirkten uzaklaş. Ancak Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmazsan Müslüman olursun. Ve ebedî saadeti elde edersin.

Rabbim, seni de bizleri de tevhid üzerine sabit kılsın ve şirke karşı bizleri korusun. Hakkı hak olarak görmeyi ve tabi olmayı, batılı da batıl olarak görmeyi ve ondan uzaklaşmayı nasip etsin. Allahumme amin.

Davamızın sonu; âlemlerin Rabbine hamd etmektir.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere…

Dua ve selam ile…

 

[1]        .     31/Lokman, 13

[2]        .     4/Nisa, 48

[3]        .     98/Beyyine, 6

[4]        .     39/Zümer, 65

[5]        .     6/En’am, 88

[6]        .     9/Tevbe, 24

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver