Süt Dişleri Deyip Geçmeyin

Allah’ın adıyla.

Allah’a hamd, Resûl’üne salât ve selam olsun.

Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu,

Allah’ın (cc), üzerimizdeki nimetleri sayamayacağımız kadar çoktur:

“…Şayet Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız O’nun nimetlerini saymakla bitiremezsiniz…”[1]

Yalnız iki nimet diğer nimetlerden daha üstündür ve insanoğlu bu iki nimetin değerlendirilmesinde aldanmıştır.

Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur:

“İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: sağlık ve boş zaman.”[2]

İnsanların birçoğu ne yazık ki bu nimetleri kaybettikten sonra öneminin farkına varabiliyor.

Bundan yola çıkarak, Allah (cc) imkân ve fırsat verirse, sizlerle birlikte insan sağlığı üzerine paylaşımlarda bulunmak ve özellikle de kendi alanım olan ağız ve diş sağlığıyla ilgili önemli konular hakkında konuşmak istiyorum.

Bugünkü konumuz süt dişleri. Konunun ayrıntılarına girmeden önce şöyle bir soruyla başlayalım: Süt dişleri önemli midir, yoksa toplum içerisinde yaygın olan, “Bunlar zaten süt dişleri. Bir süre sonra dökülüp yerine daimi dişler gelecek, çok da önemli değiller.” algısı mı doğrudur?

Elbette süt dişleri önemlidir. Hem de çok… Bu nedenle süt dişleri deyip geçilmemelidir.

Gelin, birlikte bu önemli organımızın görevlerinden birkaç tanesini öğrenelim:

– Süt dişlerinin varlığı, çocuğun beslenmesini ve buna bağlı olarak büyüme ve gelişimini doğrudan etkiler.

Süt dişlerinin ağızda bulundukları dönem, büyüme ve gelişmenin en aktif olduğu dönemdir. Bu süreçte süt dişlerinde sorun olan çocuklar yemek yemeyi reddeder ve rahat beslenemezler. Bu durum da çocuk gelişimi için son derece zararlıdır.

– Süt dişleri çene kemiğinde sürekli dişler için “yer tutucu” görevi görürler:

Süt dişleri, daimi dişlerin sürme yolunun rehberi olurlar. Bundan dolayı süt dişleri çürüyüp zamanından erken düşen çocukların daimi dişlerinde çarpıklık, alt ve üst dişlerin birbirleriyle olan ilişkilerinde anormallik ve yüz iskeletinde bozukluk gibi ortodontik anomaliler görülür.

– Süt dişleri çene kemiğinin gelişimini stimüle eder.[3]

– Süt dişleri çocuğun dış görüntüsünü etkilediği için estetik anlamda da fonksiyonları vardır.

– Konuşmanın sağlanması süt dişlerinin başlangıç görevlerinden biridir.

Süt dişlerinin erken kaybı, özellikle “f, v, s, z” harflerinin söylenmesinde güçlük oluşturur.

– Süt dişlerinin sağlıklı olması, daimi dişlerin de sağlıklı olmasına yardımcı olur.

Süt dişlerin daimi dişlere göre mineral içeriği daha azdır. Yani bu durumun en basit yansımasıyla süt dişlerin kalınlığı, daimi dişlere göre daha azdır. Bundan dolayı süt dişlerinin tedavi edilmeyen çürükleri dişlerde kalmayıp altında bulunan ve henüz yapı taşlarını tamamlamamış olan daimi dişlerin çürümesine yol açabilir. Bu durumda daimi dişlerin damak dışına çıktığı ânda zaten çürük olduğu gözlemlenecektir.

Görüldüğü üzere süt dişlerinin çocuğun hem genel sağlığı hem de sonradan gelecek olan daimi dişlerin sağlığı üzerinde önemli etkileri vardır.

Diş Bakımı Nasıl Yapmalı?

Süt dişlerinin önemini öğrendikten sonra akla ilk gelen, bu dişlerin bakımı nasıl yapılmalıdır, sorusudur. Altıncı aydan itibaren bebeklik ve ileride çocukluğa geçiş dönemlerinde diş  bakımı nasıl yapılmalıdır, ne gibi tedbirler alınmalıdır? Gelin, bu sorunun cevabını birlikte bulalım.

Süt dişlerinin bakımını iki döneme ayırabiliriz: Doğumdan önceki dönem ve bebek dünyaya geldikten sonraki dönem.

Doğumdan Önceki Dönem

Çocuğun tüm gelişimi anne karnında başladığı gibi ağız sağlığı da bu dönemde temelleri atılan bir gelişim sürecidir. Tabii burada genetik faktörlerden bahsetmiyoruz; vurguladığımız asıl nokta, annenin ağız ve diş sağlığına ne denli dikkat ettiği hususu.

Annenin genel sağlığı ne kadar iyi olur ve bağışıklık sistemi ne denli kuvvetli olursa bebeğin gelişimi de o seviyede sağlıklı olur. İskelet yapısı ve ağız/diş sağlığı ebeveynlerden, ama özellikle anneden doğrudan etkilenmektedir.

Öte yandan, gebelik döneminin ilk ve son üç ayları diş tedavisi için uygun zamanlar değildir. İlk üç ay çocuğun gelişimine zarar verecek sonuçlara zemin hazırlama ihtimali doğurabilir. Son üç ayda ise ilerleyen gebelik nedeniyle annenin tedavi sürecinde rahat edememesi gibi sıkıntılar gözlemlenmektedir. Bu sebeple aslında her bireyde olması gerektiği gibi bir anne adayının da ağız bakımı çok iyi olmalı, hamilelik gerçekleşmeden önce diş hekimi kontrolleri düzenli olarak yaptırılmalı, ve olası tedaviler gecikmeden uygulanmalıdır.

Tüm tedbirlere rağmen hamilelikte diş tedavisi gerekli olursa en güvenli dönem hamileliğin ikinci dönemi olan on dört ila yirmi altıncı haftalar arasıdır.

Doğum Sonrası Dönem

Çocuğun süt dişleri çıktıktan sonra uygulanacak diş bakımını şu şekilde özetleyebiliriz: Altı ila on iki ay arasında temiz bir tülbent ya da gazlı bezle sabah ve gece beslenmeleri sonrası dişler, diş etine masaj yapılarak silinmeli; ara beslenmelerden sonra ise bebeğe su içirilmelidir. Bir ila bir buçuk yaş aralığında, ilk süt azı dişlerinin görülmesiyle yumuşak yapılı uygun bir fırça yardımıyla macunsuz şekilde fırçalamaya başlanmalıdır. Üç ila altı yaşları arasında süt dişlerinin tamamlanmasıyla birlikte çocuklara uygun diş macunları kullanılarak günde iki kez fırçalama yapılmalıdır. Altı yaş sonrasında ise florürsüz diş macunuyla[4] fırçalamanın yanı sıra çürük riski yüksek olan bireylerde diş ipi kullanımı da başlamalıdır.

Burada dikkat edilmesi gereken bir husus daha vardır, o da diş temizliğinin doğru bir şekilde yapılmasıdır. Diş fırçalamanın hangi dönemde hangi usulle yapılacağı, hangi yöntemin daha iyi sonuç verdiği araştırmalar sonucu gözlemlenmiştir. “Modifiye Bass Fırçalama Tekniği” olarak adlandırılan yöntem günümüzde en verimli fırçalama tekniği kabul edilmektedir ve çoğu hekim tarafından bu teknik önerilmektedir. Bu teknikte dişleri fırçalarken özellikle azı dişlerinden başlayarak, dişlerin bütün yüzleri -yanağa bakan dış yüzey, dile bakan iç yüzey ve çiğneme görevi gören üst yüzey- dairesel hareketlerle fırçalanır. Ön dişlere gelindiğinde ise kesici dişlerin yine her yüzeyi fırçalanır. Ancak burada dairesel hareketler yerine diş ile diş eti arasında kırk beş derecelik bir açıyla, diş etinden başlayıp dışa doğru düzlemsel olarak -tek yönlü- fırçalama yapılır.

Kullanılan fırçanın çok kalın olmamakla birlikte yumuşak kılları olması gerekmektedir. Diş etlerine masaj yapar gibi fırçalama yapılmalı ve çok sert fırçalamadan kaçınılmalıdır. Kullanılan fırça ortalama üç ayda, maksimum altı ayda bir değiştirilmeli; fırça kıllarının ulaşamadığı yerler diş ipiyle temizlenmelidir.

Son olarak değinmek istediğimiz konu, çürüklere neden olan bakteriler meselesidir. Genellikle çürük aktivitesi gözlemlenen çocukların oral florasında -ağızdaki doğal bakteri yapısında- “S.mutans (Streptokokkus mutans)” denilen ve çürük oluşumunu başlatan bakterilerin % 0,1’den daha az olduğu görülmüştür.

Bebekler bu bakterileri enfekte bireylerden, yani oral florasında bakteri olan kişilerden almaktadır. Bebeğe verilecek yiyeceklerin tadına ya da ısısına bakılması sırasında aynı kaşık veya başlıkla yiyeceğin bebeğe verilmesi sonucunda S.mutans bakterisi bebeğe bulaşır. Buna dikey geçiş denir. Bu noktada özellikle anne baba veya varsa bakıcı çok dikkatli olmalıdır. Aynı şekilde bu bakteriler çocuğun akranlarından da geçebilir. Çocuk, arkadaşının ağzından çıkardığı kaşığı veya yemeği, yalamakta olduğu dondurmayı paylaştığında bakteri geçişi olur; buna da yatay geçiş denir.

Beslenme

Bebeklerde ve çocukluk döneminde ailelerin beslenmeyle ilgili dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır: Bebeklerin, gelişebilecek boğulma vakalarına karşı biberonla uykuya dalmamaları gerekir, bununla birlikte biberonla uyumak, boğulmakla sonuçlanmasa da diş sıkma alışkanlığına zemin hazırlayacağı için kaçınılması gereken bir durumdur.

Bir yaşından itibaren de biberon kullanımı sonlandırılmalı ve çocuğa bardaktan içme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Çocuk, bardaktan içerek ve katı yiyecekleri çiğneyip öğüterek diş sağlığını, yutkunma becerisini ve tüm sindirim sistemini geliştirmiş olur.

Jelibon, şekerleme, lokum gibi yapışkan gıdalar ile besinlere şeker ilave edilmesi veya emziğin şekere bastırılması gibi beslenme alışkanlıkları, dişleri çürüğe daha yatkın hâle getirir. Bunlardan özellikle kaçınılması gerekir.

Hem yetişkinler için hem de çocuklar için kriyojenik -bakteriler tarafından parçalanan ve bu işlem sonucunda asit ortaya çıkan, nihayetinde de bakterilerin dişler üzerinde yapışmasına neden olan- gıdalar dikkat edilmesi gereken bir gruptur. Özellikle çabuk parçalanan ve kana karışan karbonhidratlardan olan şeker. Şeker tüketimi sonlandırılamıyorsa bile bu etkiyi en aza indirmek için yemek aralarında değil, yemeklerde şeker tüketilmesi önerilir.

Her bireyin bisküvi, cips gibi birçok katkı maddesi ve işlenmiş şeker içeren ürünlerden kaçınması; onun yerine sebze ve meyvelerin yapısında doğal olarak bulunan intrinsik (içsel) şeker tüketmesi gerekir.

Kalsiyum yönünden zengin olan peynir, süt ve süt ürünleri ile rafine edilmemiş hububat -beyaz un yerine tam buğday unu, yer fıstığı gibi çürük önleyici etkisi olan gıdalar tüketilmelidir.

Çocuğun Diş Hekimini Ziyareti

Bunun en ideal zamanı bebeğin ilk dişleri çıktıktan sonraki altı aylık dönemdir. Bu dönemde bebeğin beslenmesi, diş bakımı ve emme alışkanlığı hakkında bilgi edinerek, ortaya çıkacak olası problemleri daha başlamadan önlemek mümkün olacaktır.

Diş hekimi ziyaretinde hem ailelere hem de uzman hekime bakan bir yön vardır ki ailelerin bu konuda bilinçli olması önemli bir husustur. Çocuğun ilk diş hekimi ziyaretinde travmatik bir duruma sebebiyet verilmemelidir. Çocuk, bu ziyaretle ilgili olumlu şeylerle motive edilmeli ve korkutulmamalıdır. Rahat bir şekilde muayenehaneye giden çocuğa ağrılı bir işlem yapılmamalıdır. Rutinleşmiş bir işlem gibi hızlıca işini bitirmeye çalışan bazı sağlık kuruluşları hayat boyunca devam decek bir fobiye neden olmaktadır.

Bunun için çocuklar üzerinde ihtisas yapmış çocuk diş hekimi uzmanı tercih edilmelidir ya da gidilecek hekimle önceden bu konuda konuşmak gerekir.

Süt dişleri özelinde erken dönem diş sağlığıyla ilgili temel bilgileri sizlerle paylaşmaya gayret ettik. Tüm okuyucularımıza faydalı olmasını umuyoruz. Unutmamalıdır ki en iyi tedavi, hekime gitmeye ihtiyaç duymayacak şekilde ağız ve diş bakımını yapmaktır.

Selam ve dua ile…

 


[1]. 14/İbrahîm, 34

[2]. Buhari, 6412

[3]. Stimüle etmek, tıp dilinde sıkça kullanılan bir tabirdir. Bir aktivitenin başlangıç göstermesi için harekete geçirici faktör olmak manasına gelir.

[4]. Bilimsel araştırmalar, kontrollü florür kullanımının (günlük iki sefer dişleri florürlü macunla fırçalamanın) yetişkin bireylerde dişlere faydalı olduğunu ortaya koymuştur. Bundan fazlası, uzun dönemde bazı zararlı yan etkilere sebep olmaktadır. Gelişme çağında olan bireylerde ise (bebekler ve çocuklar) florürsüz macunların kullanılması önerilmektedir.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver