Kardeşimden Bana Bir Tutam Nasihat

 

Herhangi bir sıkıntıyla karşılaştığında, canının sıkılıp ruhunun daralmaya başladığını hissettiğin ânda hemen namaza koş.

İtikadında yakîn üzere ve yaşayışında zahidlere benzer ol ki; kalbin ve bedenin rahat etsin. Çünkü yakîn ve zühd (biiznillah) kurtuluş vesilesidir.

Her kim dünya işlerinde gamlanıp kederlenmeyi arttırırsa hiç beklenmediği bir ânda dertler vadisinde helâke müstahak olur.

Tüm ülkenin tapusu senin üzerine kayıtlı olsa ve ülkedeki her bir kafir, kölen ve cariyen olsa dahi ‘Hayır, Vallahi Rabb’im bana Firdevs cennetinde bir kırbaçlık yahut bir baston miktarı kadar ikramda bulunsa benim için çok daha hayırlıdır…’ diyebilmen yakînin tâ kendisidir.

İlmin hayırlı ve faydalı olanı bildiğinle amel etmen, sonra da bildiklerini ehil ve talip olana öğretmendir. Bunların dışında ilim, kişi için altından kalkamayacağı çok ağır bir yük ve vebaldir.

Güzel sözlü ve mütebessim bir müslüman, arkadaşları nazarında onlara (bu özelliklere sahip olmadığı hâlde) ikramlarda bulunandan daha sevimli olur.

Tecrübe sahibi bir ağabeyi yahut bir ilim ehlini, şaşırıp taaccüb etmek maksadıyla değil, ders almak ve öğrenmek için dinle.

İnci değerlidir, hikmet ise inciden çok daha değerlidir. Domuzların boynuna inci gerdanlık takılmadığı gibi hikmet de, haktan yüz çeviren şirk marabalarına verilmez.

Kötü komşu; metal, beton yahut bir kaya parçasından daha büyük bir ağırlık verir. Kötü arkadaş da öyle…

Hikmetin en büyüğü ve en kolay elde edilebileni, gerekmedikçe sükût etmektir. Sükûtu muhafaza etmede başarılı olanlar ise oldukça azdır.

Kalpler birbirinden soğuyup uzaklaşınca göz göze ve diz dize yakın olanlar arasında dahi mesafe açılır. Öyle ki birilerine ‘işittirmek’ için artık yüksek sesle konuşup zaman zaman bağırmaya başlarlar.

Cihada çıkmadan önce ihlas üzere çokça salih ameller yap ki yardım olunasın. Çünkü mücahidler; silah, mühimmat, plan ve taktikle beraber, düşmana karşı ancak salih amelleriyle savaşırlar.

İstişarede bulunmadan iş yapma. İstişarede bulunabileceğin mümin, muttaki, akıllı, tecrübeli, kıskançlıktan uzak ve hevasına tabi olmayan dostların olsun.

Dinlediğin sözler önemli olabilir. Bundan daha da önemli olanı, o sözlerin arkasında kimin olduğudur.

Tevhidi ve şirki bilirsen; İslamî meselelerde hüküm verme hususunda Rabbanî olmayan endişelerin ve yanıltıcı duygusal atmosferin senin üzerinde ciddi bir etkisi olmayacaktır.

Bizzat kendi rızasıyla ve şuurlu bir şekilde Allah’ın indirdiklerini terk ederek tağutun hükmünü kabul edip ona başvuranların, esas itibarile puta tapanlardan hiçbir farklarının olmadığı konusunda asla tereddüde düşme.

Çağdaş tağutî düzenlere yoldaş, gönüldaş ve maraba olmanın çok tehlikeli ve ağır bir yükümlülüğü vardır. Uhrevî neticesi ise ebedî azaptır. Vahidu’l Kahhar olan Allah’a subhanehu ve teâlâ kul olmakta ise gücün nispetince mesuliyetler ile uhrevî hayatta bitimsiz esenlik ve saadet yurduna vâris olmak vardır. İşte kurtuluş ve kazanç yolu…

İlmin afeti unutmaktır. Günahlar da unutmanın en önemli sebeplerindendir.

Müminlerden, karşılaştığın erkek veya kadın herbir ferdi kendinden daha faziletli say. Çünkü sen kendi öz nefsini çok iyi tanıyorsun. Karşılaştığın müminlerin hâlini ise tam olarak bilemezsin.

İnsanlara va’zu nasihatlerde bulunup da kendi nefsini unutan kimsenin hali; etrafını ısıtıp aydınlatırken cızırdayarak yanan yaş odunun misali gibidir. Nihayetinde ise ondan sadece bir avuç kadar kül kalır.

Bazı insanların hâline şaşırmıyor musun? Her halükârda hayır üzere olduklarını zannederler. Fakat amellerini ifsat eden şeylerin farkına bile varmazlar.

Hâlen içerisinde bulunduğun zorluk, darlık ve elemin çok da uzak olmayan bir zamanda kolaylık, genişlik ve sevince dönüşeceğine dair kanaatin her daim kuvvetli olsun. Sana, suçsuz olduğu hâlde uzun yıllar zindanda hapsedildikten sonra Mısır’da iktidar sahibi olan Yusuf’un aleyhisselam misali yeter…

Kur’an ehlinden ol. Gözlerinle, kulaklarınla ve dilinle kendini Kur’an’a ver. Kalbin onunla meşgul olsun, ruhun onunla aydınlansın ve zihnin onunla berraklaşsın ki, nefsinin dünyaya bağlanmasından korunabilirsin.

Allah subhanehu ve teâlâ katında en faziletli topluluk birbirlerini Allah için sevenlerdir. Onlardan da en faziletli olanı karşı tarafı fisebilillah en çok sevendir.

Malından infak et. Sakın ola ki yapacağın infakla malının azalacağı endişesine kapılma.

Eğer hak ve hidayet yolunda afiyet üzere olup Allah’a subhanehu ve teâlâ çokça şükredenlerden isen, bu, içerisinde şer olmayan büyük bir hayırdır.

Nefsinin Allah katındaki durumunu/konumunu öğrenmek istiyorsan Allah subhanehu ve teâlâ için yapman ve yapmaman gereken amellerine bir bak…

Hakkı söylemek sükût etmekten hayırlıdır. Bâtıl konuşmaların yapıldığı bir mecliste sükût etmek, bâtıl konuşmalara iştirak etmekten daha hayırlıdır.

İçerisinde Allah’ın subhanehu ve teâlâ sevgisinden ve Allah’ın sevgisine ulaştıracak amellere rağbetten başka şeyler bulunan bir kalbin arınması, gökkuşağını yakalamaya çalışmak misali mümkün değildir.

Müminin hâli diğer insanların hâlinden başkadır, öyle de olmalıdır. Çünkü herbir insan bambaşka şeylere yönelirken o (mümin) sadece Allah’a yönelir.

Namazına büyük bir önem ver ve özen göster. Çünkü namaz, eğer kişiyi her türlü masiyetten men etmiyorsa onu Allah’tan subhanehu ve teâlâ uzaklaştırmaktan başka bir şeye yaramaz. Namaz kıldıkları hâlde tağutî düzene can ve güç veren ‘inançlı’ müşriklerin hâli ibret olarak sana yeter.

Amellerine dikkat et ve akibetini iyi düşün. Görüyorsun ki koyun meraya salınıp otlatılır, sonra bıçak bilenir, sonra fırın (ateşi) kızıştırılır…

Sen ölülerin sadece mezarlıklarda, serin toprağın bağrında günahlarının ve hatalarının esiri olarak yatanlardan ibaret olduklarını mı zannediyorsun? Oysa şehirlerde, beldelerde, köylerde ve dağlarda canlı cesedi, ölmüş kalbinin mezarı hâline gelmiş nice ben-i adem var.

Kur’an-ı Kerim okuduğun müddetçe günah ve masiyetlerden de uzak kalıyorsun demektir. Kur’an okuduğun hâlde günahlardan uzaklaşmıyorsan o hâlde Kur’an-ı hakkıyla okumuyorsun.

İlim talep etmeye başladıktan sonra yakın bir zamanda hal ve davranışlarında, konuşmalarında ve bakışlarında tahsil ettiğin (faydalı) ilimin güzel eserleri görülmeye başlamalıdır.

Bir topluluk içerisinde dalâlete ve fitneye zemin hazırlamak istemiyorsan, onların arasında iken bir başkasıyla fısır fısır fısıltıyla konuşmaktan sakın.

Eğer sözlerinin de amelinden sayıldığının şuurunda değilsen günahların çoğalacaktır.

Bir kuyuda hapsedilmiş, unutulmuş, yalnızlaştırılmış ve terkedilmiş olsan dahi sakın ola ki Er-Raûf ve El-Vedûd olan Allah subhanehu ve teâlâ hakkında su-i zanda bulunma.

Nefsininin ayıplarını mikroskobik hassasiyetle gör. Fakat kardeşinin ayıplarına karşı âmâ gibi ol. Çevrende ilim, hikmet ve hilm ehli arkadaşlarının olması senin için büyük bir bahtiyarlıktır.

Bil ki Allah’ın yardımı kulun niyeti ile orantılıdır. Niyetin hayr ve ihlas üzere ise Allah subhanehu ve teâlâ seni (er ya da geç) yardımsız bırakmayacak ve hiç beklemediğin bir vakitte olmadığın yerlerden yardımcılarla destekleyecektir. Eğer niyetin tamamen hayr olursa Allah’ın yardımının da tamam olacağından kuşkun olmasın.

Sende ma’rûfa yönelten ve masiyetten sakındıran bir lemme, bir duygu mevcut ise, yüce Allah’ın subhanehu ve teâlâ haklarında hayırlar murad buyurduğu kullardansın.

Allah’ın subhanehu ve teâlâ sana verdiği kuvveti, sıhhati, dinçliği, imkânı, fırsatı O’na subhanehu ve teâlâ itaat için kullanıyorsan Allah’ın rahmeti, yardımı, koruması, ikramı ve ihsânı üzerinden hiç eksik olmasın.

Hürriyetinin kısılması, rızkının daralması ve ibadetlerinde gevşeklik göstermen dünya hayatında bedeninin karşılaştığı cezalardandır. Ömür boyunca karşılaşabileceğin en büyük cezalardan biri de kalbinin kasvetlenmisidir.

Senin yüzüne karşı öveni yer ve onu bu işten vazgeçir. Gıyabında seni çekiştirene asla itimat etme. Sen, sen ol. Nefsinin vâsisi başkaları olmasın.

Günlük hayatta sıradanlaşan masiyetlerden birini gördün mü, o masiyetten ve onun fail ve müsebiblerinden derhal uzaklaş.

Eğer kendi günahlarından emin isen, başkalarının günahlarını kınayıp onların masiyetlerinin telâşına düşebilirsin!

Hayatında en önemli derdin, günahların olsun. Bu derdinin devâsı çokça istiğfardır. Dertten kurtulmuşun şifâsı ise samimi/nasuh tevbedir.

Her nerede olursan ol, attığın her bir adımınla ya bir sevap yahud bir günah almakta olduğunu unutma.

Bugün insan için en çok gıpta edilecek şey; bedeni kabristanda istirahate çekilmiş, azaptan emin kılınmış ve cennete vâris olan mümindir.

Sözlerini amellerine vurup ölçtüğünde doğrulardan olup olmadığın apaçık ortaya çıkacaktır.

Kur’an’ın ve Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem sünnetiyle; hak konusunda ihtilafa düşmekten, Allah’tan subhanehu ve teâlâ bir hidayet olmadan hevâya tabi olmaktan, dalâlete düşmekten, kalbinin şüpheli meselelerde eğilmesinden ve çağımızın davetkâr fitnelerine düşmekten Allah’a sığın.

Hidayet, ihlâs ve takva üzere yaşıyorsan, başkalarının senin hakkında söyledikleri (kil u kal) sana zarar vermesin.

Günümüzün insanları yapraksız diken gibidir. Sen Rabbanî endişelerle tenkit etsen, karşılığında onlardan sövgü alırsın. Onlardan yüz çevirsen dahi sana zarar vermek için seni gözetler ve terk etmezler. Sen de onlara karşı Allah’a tevekkül et ve daima muteyakkız ol.

Gizlide, açıkta, tenhâda ve toplumda Allah’tan subhanehu ve teâlâ hayâ etmeyi, her nerede olursa olsun insanlardan utanmayı tercih et.

Akıllı kimse için başkalarına muhtaç ettirmeyecek kanaatkârlık, ömürünü törpüleyip kalbini işgâl altında tutacak zenginlikten çok daha sevimli ve hayırlıdır.

Takva mescitleri, kerem sahibi müminlerin toplandığı meclislerdir.

Yaptığın iyilikler eğer sana geçmişte yapmış olduğun kötülükleri tamamen unutturuyorsa o hâlde aldanıyorsun, demektir.

Her gördüğünde sana yüce Allah’ı subhanehu ve teâlâ hatırlatan bir kardeş, her karşılaşmanda sana bin liralık harçlık verenden daha hayırlıdır.

Hiç hesap etmediği ve talebi de olmadığı hâlde yolu ilim meclisine düşen cahil ile hikmet ehlinin yanındaki sefih, kendilerini ateş çukuruna düşmüş zannederler.

Şüphesiz ki Allah subhanehu ve teâlâ, hakkı muvahhid ve muttakî müminlerin kalplerine ve dillerine emanet etmiştir.

Doğruların dilinden hak ile karşılaştığında hakkı kabul et ve senden mal, emek yahut vakit ayırman talep edildiğinde cömert ol. Şüphesiz ki yüce Allah subhanehu ve teâlâ cömertliği ve cömertleri sever.

Mümin kardeşine gıyabında yaptığın duanın aynısıyla melekût âleminden sana da mukabelede bulunulduğunu unutma!

 

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver