Boşluktan Hayat Dolu Hayata

Allah’a hamd, Resûlü’ne salât ve selam olsun.

Kemalist bir ideolojiye sahiptim. Lise son sınıfta, lise arkadaşımın vesilesiyle araştırmalara başlamıştım. Bilgisayar başında çok fazla vakit geçiriyordum. Bilgisayar oyunlarını bırakmamla birlikte dinimi araştırmaya başlamıştım. Önce Kemalizm putunu yıktım, daha sonra internetteki araştırmalarım ve Allah’ın lütfetmesi sonucu Mâide Suresi’nin 44. ayeti ve demokrasiyle ilgili söylemlerle karşılaştım. İnternette tanıştığım kişilerle bu meseleleri tartışıyordum. “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kâfir midir? Demokrasi ile şeriat getirilir mi?” gibi bazı sorular sürekli zihnimi kurcalıyor, araştırıyor, ama tam olarak mutmain olmuyordum. Çevremdeki bazı etkenler hakkı görmeme engel oluyordu. Hem arkadaş çevrem hem kafama takılanları sorduğum kişiler AKP yanlısı, yavaş yavaş şeriatın geleceğine inanan kişilerdi. Kemalist bir aile içerisinde büyüdüğüm için öğrendiklerimi gizliyor, aileme anlatmıyordum. Kendi hâlimde yaşıyordum. Yaklaşık bir iki sene böyle devam etti. Daha sonra internetten tanıştığım ve bu meseleleri konuştuğumuz bir arkadaşım Halis Hoca’nın, “Sigara içmek haram mıdır?” isimli bir videosunu attı. Sigara kullanmıyordum, lakin videoyu dinledim. Hocanın hitabeti, delille konuşması çok hoşuma gitti. Bunun akabinde Hocanın videolarını izlemeye başladım.

Hocamızla ilk tanışıklığım, “Sigara İçmek Haram mıdır?” videosuyla olmuştu. Bu videolarla Hocaya karşı içimde bir sevgi oluşmuştu. Daha öncesinden yaptığım araştırmalarda da karşıma çıkmış olabilir, lakin Hocamızı ilk olarak bu videoyla idrak ettim.

Birkaç ay içerisinde de arkadaşlarla ziyaret etmek istedik. İstanbul’da olduğunu öğrenince çok şaşırmıştık. Doğu şivesi olduğundan, o bölgede yaşayan bir hoca zannediyorduk. 2015 başlarında Tevhid Dergisinde yapılan seminerlere katılmaya başladım ve ondan sonra da hiç bırakmadım. Gittiğim ilk gün zihnimden hiç çıkmaz, ara ara hatırlarım; yeri tam bilmeyişimiz, sakallı bir abinin peşine takılıp kesin oraya gidiyordur, diye takip edişimiz… Velhasıl soru cevap faslından sonra ayaküstü ders çıkışında hocamızla tanıştım. Bazı sorularımı sordum… “Bu dini gizleyerek yaşayabilir miydik? Dinimizi açıklamamız mı, yoksa gizlememiz mi gerekiyordu?” Çünkü tevhide yakın birkaç kişiden aldığım nasihatlerde, aileme önce Allah’ı sevdirmem, ondan sonra tevhidi anlatmam gerektiği söylenmişti…

İçinde yaşadığım toplum; şirk ve masiyetle dolup taşan bir toplumdu. Çevremde, yakınlarımda çok fazla haramlar vardı. Bulunduğum yeri terk etmem, dinimi muhafaza etmem üzerime farzdı. Müslim bir toplulukla dinimi muhafaza etmek için, dinimi daha iyi yaşayabilmek için Tevhid Dergisine gidip gelmeye başladım. Tek derdim salih bir topluluk arasında olup dinimi muhafaza edebilmek, Allah’ın rızasına uygun bir hayat biçimi ortaya koyabilmekti. Tevhidin kısımları da dâhil birçok meseleyi, dergiye gelip gitmeye başladıktan sonra öğrendim ve fehmettim, Allah’a (cc) hamdolsun.

İman edip Tevhid Dergisiyle tanıştıktan sonra hayatımda çok fazla şey değişti. Aslında baştan sona hayatım değişti, diyebilirim. Bir yaşam biçiminden bambaşka bir yaşam biçimine adım attım. Farklı gündemler zihnimi meşgul etmiyordu. Tek hedef vardı. Bize gösterilen tek hedef: Allah’ın dinine hizmet edip, bu dini müşriklere ulaştırarak Rabbimizin rızasını kazanmak. Yaklaşık bir sene boyunca seminerlere, faaliyetlere katılmak için özel çaba gösterdim. Hamdolsun; haramlardan, masiyetlerden uzak, Allah’ın (cc) rızasına daha uygun bir mekânda bulunma fırsatı edindim. Zamanımın tamamı boş şeylerden soyutlanıp Allah’ın rızasını elde edebilecek işlerle doldu. Kısacası bomboş bir yaşamdan, hayat dolu bir hayata geçiş yaptım.

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.

Önerilen makaleler

İlk Yorumu Sen Yap

Cevap Ver